Normalleştirdiklerimiz
Çok normalleştirdiklerimiz bize bizim bile farkında olmadığımız zararları veriyor ve biz bunu göremiyoruz.
Hepimiz belirli bir çevrenin, geleneğin içine doğarız. Büyürken kişiliğimiz, düşüncelerimiz hayat tarzımız da bu çevre ve geleneğin etkileri ile şekillenir. Ananelerimiz, o çevre dolayısıyla sahiplendiğimiz inançlar, konuşma tarzlarımız aynı zamanda kimliğimizi oluşturur. Herkesin farklı çevre ve kültürün içine doğması dolayısıyla da çevremizde insan çeşitliliği ne kadar fazlaysa kültürel zenginlik de o ölçüde fazla olur.
Kültürler arasında oluşan bu farklılıklardan çoğunlukla mutlu oluruz çünkü yeni yaşam tarzları ve farklı gelenekler görmek, tanımak bizler için de bir zenginliktir. Çevremizdeki insanlarda farklı alışkanlıklar gördüğümüzde bunu kabul edebiliyor ve bizim için çok uygun değilse dahi çevremizden ve kültürümüzden farklı bir çevre ve kültüre sahip olduklarını bildiğimiz için bunları daha kolay tolere edebiliyoruz. Bu yazıya başlamama sebep olansa dışarıdaki farklılıklara açtığımız pencereleri kendi içimize açmayışımız. Farklı kültürler kabullenebiliyoruz çünkü zaten onları kafamızda ‘farklı’ adı altında bir kategoriye koyup ötekileştiriyoruz bir yerde. Ama kendi kültürümüzden, kendi inancımızdan bildiğimiz; kendi çevremizden kabul ettiğimiz insanlara farklılıkları yasaklıyoruz çoğunlukla haddimiz olmadan.
Ananelerimiz, inançlarımız, yaşam tarzlarımız elbette çok önemli ve kıymetlidir. Fakat bunlar bazılarının geçmişteki yanlışları da beraberlerinde taşıyıp günümüze getirmiş, getirebilecek olduklarını göz ardı etmemiz gerektiğini göstermez. Hazır paket hâlinde bize sunulan şeylere sorgulamadan inanmak, hayat tarzı olarak benimsemek kendimiz için yapabileceğimiz en büyük kötülüklerden biriyken neden kendi zihin eleğimizden geçirmeyi inkâr edip oldukları gibi kabul ediyoruz ve eleğinden geçirenleri yargılıyoruz? "Böyle gelmiş böyle gider, eski köye yeni âdet, büyüklerimizin varmış bir bildiği" gibi kalıp cümlelerle hayatta kendi potansiyelimizi kısıtlıyoruz bir yandan.
Bazılarımız gerçekten hazır paket olarak aldıklarıyla yaşantısına devam etmekten çok mutludur ve rahatsızlık duymuyor olabilir, sorgulamak veya yeni bir yorum getirip getirmemek onlar için belki çok da önemli değildir. Anlaşılabilir bir şey bu. Ama herkes geleni olduğu gibi kabul etmek zorunda değil, olduğu gibi hayatına taşımak zorunda değil, farklı yaklaşımlara saygı duymalı hatta bunları farklı yaklaşım diyerek de ötekileştirmemeliyiz. Kendi bakış açılarını gizlemek zorunda bırakacak kadar sizden birisi ‘imiş’ gibi yapmak zorunda bırakmamalıyız. İnsanların hayatlarını kolaylaştırmak için düşündüğü sorguladığı ve kendince benimsediği düşüncelerini baskılarımız nedeniyle daha da zor bir hâle sokuyoruz çoğu zaman farkında bile olmadan. Her şeyi çok da normalleştirmemek gerekiyor aslında çünkü çok normalleştirdiklerimiz bize bizim bile farkında olmadığımız zararları veriyor ve biz bunu göremiyoruz.