Rutinlerin Boğuculuğu ve Değişim
Rutinlerden sıyrılma isteği ve değişimin zorundalığı üzerine.
Eskiden hatırlıyorum da; rutinlerimi çok severdim. Hayatımda değişiklik olsun istemez, bir gün bile farklı bir “plan” ortaya atılırsa istemeye istemeye katılırdım. Önem verdiğim rutinlerim, değişimi sevmeyen ve cesaretsiz bir yapım vardı. Hala cesaretsiz bir yapım olsa dahi rutin sevgim biraz azalmış gibi geliyor.
Yaşamın şartlarından mıdır yoksa içerisinde bulunduğumuz zorlu dönemden midir bilinmez, kabuğumdan çıkmak için sabırsızlanıyorum. Hayatım boyunca istemediğim değişimler için can atıyorum. Devamlı yolda olmak, öğrenim sağlamak, keşfetmek, gönül gözümü açmak ve mutlu olmak istiyorum. Okuduğum, yaptığım ve yazdığım her şey beni memnun etse de lakin; bazı şeylere karşı çok öfkeliyim. Günden güne büyüyen bu öfkenin yatışması için ne yapmam gerek bilemiyorum. Her gün kaçıp gitmek, kurtulmak ve rutinlerimden bir nebze de olsa uzaklaşmak istiyorum. Ya da belki de bana gerekli şey rutinlerimi farklı alanlarda icra etmektir, bilemiyorum.
Şöyle de bi şey var tabii; insan ulaşamayacığını daha çok istermiş. Bu sebepten midir bilinmez ama içimdeki kuş özgürlüğünü çok arıyor. İçimdeki kuş kendini çok hapsetti ama hissediyorum ki kafesini açmasına çok az kaldı.