Olimpiyatlarda Trans Sporcu olması ne kadar adil?
Olimpiyatlarda trans ve interseks sporcuların katılımı, adalet ve eşitlik konularında önemli tartışmalara neden oluyor.
Olimpiyatların Tarihçesi
Antik Olimpiyatların başlangıcı M.Ö. 776 yılında Yunanistan'da Olimpia kentinde başladı. Bu oyunlar Yunan Tanrısı Zeus adına düzenlenirdi.
Modern olimpiyatlar ise Antik Olimpiyatların mirasını canlandırmak amacıyla 1896 yılında Fransız Baron Pierre de Coubertin öncülüğünde başlatıldı.
4 yılda bir düzenlenen Olimpiyat Oyunları'nda din, dil, ırk ayrımı gözetilmeksizin tüm sporcular biraraya gelir. Bu spor şöleninde kurallara bağlı kalarak, dürüstçe ve kardeşçe bir yarışın içine girilir. Peki olimpiyatlar gerçekten adil ve dürüst mü?
Trans Sporcuların Olimpiyatlara Katılımı
Trans sporcuların Olimpiyat oyunlarına katılımı 2004 yılında Uluslararası Olimpiyat Komitesi'nin (IOC) Trans bireylerin belirli şartları yerine getirerek yarışmalara katılmalarına izin vermeleriyle başladı.
IOC, trans sporcuların katılımına dair kurallarını 2015 yılında güncelledi. Bu kurallar, cinsiyet geçiş süreleri ve hormon seviyeleri gibi belirli kriterlere dayanıyor. IOC, trans bireylerin testesteron seviyesi belirli bir seviyenin altındaysa kadınlar kategorisinde yarışmasına izin veriyor.
Olimpiyat Oyunlarının ilk trans kadın sporcusu Laurel Hubbard 2020 Tokyo Olimpiyat Oyunlarında halter dalında katılmıştı. Spor kariyerine erkek olarak başlayan 43 yaşındaki Yeni Zelandalı sporcu Laurel Hubbard 30'lu yaşlarında cinsiyetini değiştirdi.
Uluslararası Olimpiyat Komitesi'nin trans sporculara yönelik kriterlerini karşılayan Hubbard, kadınlar kategorisinde yarışmaya hak kazandı.
Hubbard, Olimpiyat Oyunları'na katılan bir trans kadın olarak tarihi bir ilke imza attı.
Hubbard'ın destekçileri onun Olimpiyat Oyunları'na katılmasının kapsayıcılık ve ve trans hakları açısından bir zafer olduğunu düşünüyor.
Eleştirilerse Hubbard'ın erkek olarak edindiği fiziksel gücün kadın rakiplerine karşı orantısız bir üstünlük sağladığı iddiasında yoğunlaşıyor. Hubbard Olimpiyatlarda bir başarı elde edemese de 2017 Dünya şampiyonasında gümüş madalya kazanmıştı.
Hubbard, Uluslararası Olimpiyat Komitesi’ne (IOC) ve Uluslararası Halter Federasyonu’na oyunlarda yarışmasına izin verdikleri için teşekkür etmişti.
Şimdi de 2024 Paris Olimpiyatlarında Imane Khelif isimli boksörle ilgili cinsiyet tartışmaları devam ediyor. Kimileri onun interseks olduğunu kimileri onun kadın olduğunu ama testosteron seviyelerinin yüksek olduğunu söylüyor. Uluslararası Olimpiyat komitesi İmane Khelif'in Kadın olduğunu ve ve kadın olarak doğdunu söylemiş. Bu tartışmalar sürerken Khelifle karşılaştığı müsabakanın 46. saniyesinde maçtan çekilme kararı almıştı. İtalyan boksör Angela Carini "Hayatımda hiç bu kadar sert yumruk yemedim" demişti. Gözyaşları içinde ringi terk eden boksör, o sıra kendisini teselli eden Cezayirli Imane Khelif'i görmezden gelmiş, elini sıkmayı reddetmişti. Ertesi gün Carini, "Bunu yapmak istemezdim" diyen Carini, "O an çok sinirliydim. Olimpiyat hayalim duman olmuştu," dedi ve "Rakibim için de üzgünüm. Eğer Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) onun dövüşmesinde herhangi bir beis görmediyse bu karara saygı duyuyorum." diye ekledi.
Khelif'in daha önce 2023 Dünya Boks Şampiyonası'ndan "cinsiyet uygunluk testleri de dahil olmak üzere" çeşitli testleri geçemediği spor kamuoyunca tartışılmaya başlanmıştı. Maçın sonunda IOC Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) Khelif'in trans değil interseks olduğu yönünde açıklama yaptı. Bu şekilde ki tartışmalar olimpiyatlarda ki adaleti ve eşitliği sorgulatıyor. Bana göre eğer birinin cinsiyeti hakkında bir belirsizlik varsa Uluslararası Olimpiyat Komitesi trans oyuncular için ayrı bir kategori açabilir. Böylece bu kadar tartışmaya gerek kalmaz ve daha adaletli bir çekişme olur düşüncesindeyim. Sonuçta kadınların erkeklere göre fiziksel açıdan daha güçsüz olduğu bir gerçek ve bu tip bir karşılaşma adaletli değil. Imane Khelif gibi daha bir çok tartışmalı sporcu var. Bunlar Olimpiyatların adaletine gölge düşüren olaylar ve bir an önce çözüm bulunmalı.