Ölümcül Güzellik II: Ayak Bağı Olarak Moda

Güzellik standartları için ne kadar ileri gidilebilir? Ölümcül güzellik olarak "Ayak Bağı" modası ve kırılan ayak parmakları...

Moda, kimi zaman hayatımıza renk ve güzellik katan bir olgu olsa da kimi zaman ayak bağı olabiliyor. Soyut bir benzetme olarak değil, tüm somutluğuyla bir ayak bağından bahsediyorum burada. Küçük ayaklara duyulan ilgi bildiğimiz bir durum olsa da bu kadar eski ve sadist bir geçmişe sahip olduğu pek bilinen bir şey sayılmaz. 10. yüzyıl civarında ortaya çıktığı tahmin edilen “Ayak Bağlama” geleneğinin ne zaman bittiği de net bilinmiyor. 1912’de yasaklanmış olmasına rağmen bazı kırsal bölgelerde devam ettirildiği bilinen bu geleneğin tamamen son bulması ise ancak 1950’lerde yaşandı. Çin’de tarihsel bir güzellik göstergesi olan küçük ayaklar aynı zamanda sosyal bir konum göstergesiydi de. Küçük ayaklara sahip olmak; kadınların erkekler tarafından arzu edilmesini sağlıyor, evlilik yapmalarını kolaylaştırıyordu. Ayrıca kadınların erkeklere bağımlı olmasının bir simgesiydi.

Çin’de çok eskiye dayanan ve bin yıl boyunca devam eden ayak bağlama modasında da korse yazımda olduğu gibi ölümcül bir güzellik anlayışı çıkıyor karşımıza. Kadınların ayaklarını küçük tutmak için kumaşla bağlamaları, kemiklerini kırarak ayağın büyümesini durdurmaları gibi şeyler gördüğümüz bu gelenek; parmak düşmesinden, sakat kalmaya ve hatta ölüme kadar giden sonuçlar doğuruyor.

Kadınlar, çocukluklarından itibaren bezlerle ayaklarını bağlayarak lotus şekli vermeye çalışıyordu. Bu sıkı bağlamalar, dokuların ölümüne, dolaşımın durmasına, parmakların kırılmasına sebep oluyordu. Bazen parmaklar düşüyor, bazen kangren oluyorlardı. Bu durum aslında bir yandan da moda endüstrisinin acımasız ve sadist yüzünü ortaya koyuyor. Şimdilerde işler daha yumuşak bir hal almış olsa da, eskiden bu yana estetik algısı, bizi öyle bir köleliğe mahkûm ediyor ki uğruna sağlığımızdan hatta canımızdan vazgeçiyoruz.