Olumlu Düşünmenin Gücü
Hayatınızı Değiştirmenin Sihirli Yasası Olumlama Tekniği
Kendi kendimize konuştuğumuz anlar farkındalığımızın az olduğu ve en savunmasız olduğumuz zamanlardır. Ağzımızdan çıkan ya da düşüncelerimiz yoluyla dile getirdiğimiz cümleleri evren dediğimizi unuttuğumuz anda bir şekilde karşımıza çıkarır. Evren adeta bir sünger gibidir bir hışımla söylediğimiz cümlelerin gerçekliğine olan inancımız ne kadar yoğunsa ve ne kadar anlam çıkartıyorsak bize olumlama şeklinde geri dönüt sağlar. Olumlama, pozitif bir bakış açısı ve ifadelerle kendimizin bir üst versiyonunu ortaya koymak ve dünyaya bakış ve düşünce tarzımızı değiştirmeyi hedefe alır. Olumlamaların ilk önceliği kendimizde eksik gördüğümüz ya da sahip olmak istediğimiz bir şeyi kendimize çekmektir. Fakat kendimize çekmek istediğimiz şeye ilk olarak kendimizin ve bilinçaltımızın inanması gerekir. İçinizde asla ya olmazsa, ama pek de olacak gibi değil tarzı cümlelere kapılırsak olumlama tam bu noktada gerçekleşmez. Çünkü duygularımızın ve düşündüklerimiz tam bu noktada örtüşmesi gerekir. Değinmemiz gereken bir diğer nokta ise olumlu cümleleri nasıl aktardığımızdır. Mesela , sizi zorlayacak olan bir sınava giriyorsunuz ve inşallah düşük not almam gibi bir cümle kurdunuz. Yanlışşşş!!! Tamamen hatalı bir cümle. Bu cümleye bakıldığında buram buram gerginlik ve negatiflik kokusu yayılıyor. İşte biz bu nasıl anlıyorsak ve yansıtıyorsak evrende anlıyor ve sonucunda istediğin notu alamadığın için kendini cezalandırıyorsun. Oysaki, kelimelerle oynayıp "kendime güveniyorum ve yüksek not alacağıma inanıyorum" desen ve bu cümleye inansan aslında her şey istediğin gibi rayında gidecek. Hayatından sıkılıp benim istediğim hayat bu değil tarzı düşünüp harekete geçmezsen geçmiş olsun negatif duygu ve düşünceler seni esir almış. Yine aynı şekilde zekana ve potansiyeline güvenmeyip yaparım herhalde gibi bir cümle kurarsan o yarı güvendiğin potansiyelin seni yarı yolda bırakır ve hayal kırıklığına uğrarsın. Sonuçta kendisine güvenmeyen bir adama zekası nasıl yardım etsin ki? Ama bu düşüncelerini değiştirip sınırsız bir potansiyelim var ya da istediğim hayatı yaratabilirim deyip taşın altına elini koyarsan işte o zaman kimse seni tutamaz. Olumsuz düşüncelerin ve inançların hiçbir zaman ucu bucağı gözükmez. Bir insanın yanında ne kadar çok hastalıktan bahsedilirse o kişi hasta olmasa bile psikolojik olarak kendini hasta hissetmeye o kadar yatkın olur ve işin kötü yanı buna kendini de inandırdığı için gerçekten hasta olur. Bunun en güzel örneklerinden biri Uncontrollably Fond dizisinde görüyoruz.
Başrolümüz Kim Woo Bin hasta ve bir kaç aylık ömrü kalmıştır. Tek istediği şey sevdiği kadınla sorunsuz bir kaç ay geçirmektir. Ancak hastalığı izin vermez sürekli bir baş ağrısı ve burun kanaması yaşar. Ve dizinin sonunda da başrolümüz sessiz sedasız bir şekilde uykum var diyerek sonsuzluğa gider. Kim Woo Bin oynadığı dizinin başrolünü iyi canlandırmak için ne kadar çok içten ve inanarak oynadıysa kendisine de doktorlar kanser teşhisi koymuştur. Kim Woo Bin iyileşeceğine inancı tam olduğu için tedavisi yanıt verip iyileşmiştir. Burada da gördüğümüz üzere her şeyin başlangıcı düşüncelerimizi doğru yönetip inanmak aslında. Yani tüm bu paragraftan anlıyoruz ki evren bizim için , bizim dileklerimizi olumu olumsuz ayırt etmeden gerçekleştirmek için var ve biz bu dileklerimizi dile getirip söylediğimizde evrenin sadece ekmeğine bal sürmüş oluyoruz. Hayat olumsuzluklara takılacak kadar çok kısa takıldığın o negatif cümleler aslında ucu bucağı gözükmeyen bir denizdir. Ve yine burada sana çok iş düşüyor çünkü seni ancak sen karaya çıkartabilirsek eğer birisi yardım eli uzatırsa negatif sularda yüzmen an meselesidir.