Osmanlı Türkçesi

Kısaca Osmanlı Türkçesi.

Osmanlı Türkçesi, Osmanlı İmparatorluğu’nun hakim olduğu yerlerde kullanılan Arapça-Farsça karışımı olan yazı dilidir. 13. Yüzyıldan 20. Yüzyılın başına kadar kullanılan bu yazı dili Türkiye Türkçesi’nin gelişme sürecinde Eski Anadolu Türkçesi diye adlandırılan ilk dönemi de içine alır. Kronolojik sıralamasına ve gelişimine bakacak olursak:

1. Eski Osmanlıca: 13. yüzyıldan 15. yüzyılın ortalarına kadar.

2. Klasik Osmanlıca: 15. yüzyılın ortalarından 19. yüzyıla kadar.

3. Yeni Osmanlıca: Tanzimat döneminden 1908'e kadar.

Osmanlı halkının kullandığı bu alfabe  Dîvânu Lugâti't-Türk’te, Kutadgu Bilig'de, Ali Şîr Nevaî’nin Muhakemetü'l-Lugateyn’inde ‘’Türk tili, Türkî'' olarak geçmektedir. Fakat zamanla bu yazı diline “lisan-ı Osmani”, “Osmanlı lisanı” denmiştir. Bu duruma en çok ve sert şekilde karşı çıkan Şemsettin Sami, bu dilin Türkçe olduğunu savunmuştur.

''Söylediğimiz lisan ne lisanıdır ve nereden çıkmıştır? Osmanlı lisanı tabirini pek de doğru görmüyoruz çünkü bu unvan Selâtin-i Osmaniye’nin birincisi, fatih-i meşhurun nam-ı âlilerine nisbetle müşarünileyhin tesis etmiş oldukları bir devletin unvanıdır. Hâlbuki lisan ve cinsiyet müşarünileyhin zuhurundan ve bu devletin tesisinden eskidir. Asıl bu lisanla mütekellim olan kavmin ismi “Türk” ve söyledikleri lisanın ismi dahi “lisan-ı Türkî”dir. Cühela-yı avam indinde mezmum addolunan ve yalnız Anadolu köylülerine ıtlak edilmek istenilen bu isim intisabıyla iftihar olunacak bir büyük ümmetin ismidir.''

19. yüzyılda standart bir yazı dili ihtiyacını beraberinde getirmiştir. Türkçenin güçlendirilmesi ve yazı dilinin Türkçe konuşma diline yaklaştırılmasına ilişkin talepler Şinasi, Ali Suavi, Ahmet Vefik Paşa gibi yazarlarca dile getirilmiştir. Bu yüzyılın sonlarına doğru oluşan Türkçülük akımı ise bu dilin Türkçe olarak adlandırılması gerektiğini sert şekilde savunmuştur. Osmanlı yazı dilinin şekillendiği yüzyıl 15. Yüzyıl sayılabilir.16. yüzyıla gelindiğinde klasik şekline kavuşmuştur. 19. Yüzyılda evrime uğramış ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasından sonra Harf Devrimi ile tamamen ortadan kalkmıştır. Her ne kadar günümüzde kullanılmasa da Türk tarihinin yaklaşık 1000 yıla yakın dönemi bu yazı diliyle kağıda aktarıldığı için araştırmacı, edebiyatçı ve tarihçilerin bilmesi gereken önemli bir konu halini almıştır.