Othello ve Kıskançlık Üzerine
Sonu gelmeyen bir kıskançlık gerçek sevgiyi yok edebilir mi?
Othello bir kıskançlık trajedisidir. Shakespearenin bu oyunu ilk defa 1604te oynanmıştır.
Kıskançlık genelde bir sevdiğimiz bir kimsenin başkası ile ilgilenmesi sonucu takındığımız olumsuz bir tutum olarak bilinir. Bu oyunu değerli kılan sadece kıskançlık değildir. Evrensel olmasını sağlayan bu sonu gelmeyen kötülüğün gerçek sevgiyi yok edemeyişidir.
Othello kendinden yaşça küçük olan Desdemonaya aşık olur. Ama Desdemonanın babası bu birlikteliğe karşıdır ve evlenmelerini istemez. Ama iş işten geçmiştir. Brabantino yani Desdemona’nın babası Othello’ya “O babasını aldattı seni de aldatabilir,” der. Bu cümlenin esas anlamını Othello çok sonra anlayacaktır. Oyunda kötülüğün temsilcisi Iago’dur. Onun kötülüğünün belli bir sebebi yoktur. Kendince sebebi Othello’nun daha önceden karısını sevdiğini düşünmesi ve Cassio’nun olduğu konumun kendi hakkı olduğunu düşünür. Othello’yu manipüle etmeye başlar. Onun Othello’nun kulağına fısıldadığı şüpheli fikirleri sonucunda Othello ve Desdemona arasındaki bu aşk sarsılır. Othello bir içsel çatışma yaşar. Bu fısıldamaların kurbanı olur.
Othello bu kıskançlık yüzünden hem kendine hem de sevdiklerine zarar verir. Desdemona’yı öldürdükten sonra kendi eylemlerinin sonuçlarıyla yüzleşir. Bu durum onun içsel çöküşünü simgeler. Sonuç olarak Othello’da kıskançlık insana dair karanlık bir yönü temsil eder. Kıskançlık aklı karartır ve insan zaaflarının esiri olursa kendi sonunu hazırlar.