Oturma Hastalığı

Üşengeçliğin diğer adı

Hayatımızda öyle anlar olur ki ansızın bir boşluğa düşeriz. Dizlerimiz derman bulamaz, aklımız fikir. Öylece oturur kalırız bir kenarda. Ellerimizde ne bir kitabın sayfası kırışır ne de iki satır mürekkep kurur. Zihnin bile arkasında kalmış ufacık bir yerde sabit, sadece var olmaya çalışırız. Büyük çoğunluğumuza tanıdık gelecektir bu durum. Bizzat sık sık girip çıktığım bu buhrana ben “Oturma Hastalığı” diyorum. Siz farklı isimler verebilirsiniz. 

Lütfen yanlış anlamayın zira kastım depresyon gibi rahatsızlıklar kesinlikle değil. Şayet kendinizi gerçekten kötü hissediyorsanız lütfen profesyonel birinden yardım alın. Benim bahsettiğim “Oturma Hastalığı”, bir rahatsızlık değil hayatımızın bazı evrelerinde ortaya çıkan bir ruh haletidir. Söz gelimi bazen yapmak istediğimiz çok fazla şey vardır fakat hangisine başlayacağımıza bir türlü karar veremeyiz. Bazen de çok ama çok önemli bir kararın arifesinde, başka şeylere odaklanamayız ve günlük sorumluluklarımızı aksatmaya başlarız. Aklımız böylelikle sorumluluk almaktan kaçınır. Zaten bedenimiz de bu tembelliğe dünden razıdır. İşin sonunda bir köşeye oturur kalırız.

Peki bu “Oturma Hastalığı”nın çözümü nedir? Cevap benim için oldukça basit: Bilmiyorum. Fakat çabalamaktan da geri durmuyorum. Nitekim insanın hayattan zevk aldığı işleri yapması gerçekten çok önemli. Bunları çıkarttığımızda ise ne yazık ki elimizde çok alternatif kalmıyor. Kocaman dünyada, kalabalıkların içerisinde küçüldükçe küçülüyor insan. Belki lezzetli yemekler yemek belki sevdiklerinizle vakit geçirmek belki de sadece kısa kısa yürüyüşler yapmak bile insana iyi hissettirebilir. Her an sizi uyutmaya ve yaşamaktan alıkoymaya çalışacak olan “Oturma Hastalığı”na, boyun eğmeyin. Üşenmeyin. Hayatı yaşamak için bir lahza olsun kaybetmeyin. Zira hayat, “Yaşadım diyebilmek” için bile yaşamaya değerdir. 

Kapak fotoğrafı: Another Crab's Advanture (Bilgisayar Oyunu)