Karanlık Kardeşlik: Oyun Dünyasının Gölgesinde Sessizlik ve Karanlığın Yükselişi
Sessizlik ile karanlık bir birlik içerisinde midir yoksa karşıt olan iki şey midir? "Oyun Dünyasının Karanlık Yüzü: Dark Brotherhood"
Bugün sizlerle birlikte The Elder Scrolls V: Skyrim oyununda bulunan "Karanlık Kardeşlik"in ünlü bir cümlesini inceleyeceğiz: "Karanlık yükselir, sessizlik öldüğünde".
Sessizlik ve Karanlığın İlişkisi: "Karanlık Yükselir, Sessizlik Öldüğünde"
Öncelikle sessizlik kelimesinin kökü “ses”tir. Ses kelimesinin kökeni Türkçe'dir ve “kulağın duyabildiği titreşim” anlamına gelir. Sessizlik kelimesi de buradan türemiştir ve gürültü olmama durumudur. Kulak tarafından herhangi bir titreşim hissedilmez.
Sessizliğin ölmesi, sesi beraberinde getirir ve bunun sonucunda karanlık yükselir. Peki ya karanlığın yükselmesi nasıl ele alınabilir? Aslında burada tekrar “sessizlik” kelimesine dönmek gerekir çünkü sessizlik genellikle huzur veren bir şey olarak, olumlu bir durumu anlatırken kullanılır. Fakat karanlık bu şekilde değildir. Karanlık, huzursuzluğu ve zorlu durumları belirtir.
Sessizlik ve Ölümü: Peki Sessizlik Durumunda Olmak Hangi Zamanlarda Gerçekleşen Bir Şeydir?
Aslında gündelik hayata baktığımızda, toplumumuzu gözettiğimizde sessizlik durumunu yaşadığımızın farkına varırız. Nasıl mı? Birçok şeye ses çıkartmadığımızı ve onları olduğu gibi kabullendiğimizi fark ederiz. Bunu bir atasözü ile dahi gösteririz aslında: “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın.” Tabi ya, bizlere dokunmasın da gerisi neden sorun olsun ki? Peki ya dokunduğu durumunu varsayalım, ses çıkartabilecek miyiz peki? Bana kalırsa çıkartamayacağız çünkü sessizliğin bittiği noktada, onu ölüme sürüklediğimiz anda karanlık yükselecektir ve insan karanlığa gömülecektir. O yüzden sessiz kalacaktır, kendisi için.
İnsan Neden Sessiz Kalır?
İnsan kendisi için sessiz kalacaktır diyoruz fakat neden? Korkuyor mu, yoksa bastırılıyor mu? Duyguları ya da birileri tarafından esir mi alındı? Yoksa konuşmaya üşeniyor mu, ya da konuşmayı sevmiyor mu? Konuşmayı nasıl sevmez ki, insanoğlu sosyal bir varlık ve iletişim kurarak hayatınızı idare ettirebilir durumda. Bir arada yaşıyor ve ilişkiler kuruyor. Neden konuşamadığımızı tam olarak açıklayamıyor olabiliriz, ama üzerimizdeki baskıyı kesinlikle hissederiz.
Yoksa bu baskıyı hisseden bir tek ben miyim? Belirsiz, beni huzursuz eden ve korkmamı neden olan bir şey olduğunu fark edebiliyorum. Öyleyse beni, bizleri sessiz kalmaya mahkûm eden de karanlığın ta kendisi olabilir mi acaba? Belki de karanlık, hem sessizliği sağlıyor hem de o sessizlik bozulduğunda kendini gösterip bizi içine hapsediyor. Hiç düşündün mü?
Sessizliğin Ardındaki Korkular: Neden Susuyoruz?
Susuyoruz çünkü konuşmaktan korkuyoruz ve bir güç tarafından susmamız gerektiğine inandırılıyoruz. Bu güç, karanlığın ta kendisi olabilir mi? Sessizlik bozulduğunda üstümüze çöken ve bizi sadece kendi istediği şekilde konuşmaya zorlayan şey. Bu şekilde düşünmeme neden olan şey, bizlere dayatılan ve öğretilen normlar ile yaşamamız ve bunların dışına çıkmaya korkuyor oluşumuz. Hiçbir şeye ses çıkartamıyoruz ve çıkarttığımız zaman da ayrık bir kişi olarak damgalanıyoruz. Damgalandığımızda dışlanıyor, zorlu durumlarla karşı karşıya kalıyoruz. İnsanoğlu böyle bir şeyi kaldıramaz çünkü sosyallik ile yaşar; sosyal olmayan insan hayatını sürdüremez. Bu normları belirleyen şey, daha öncesinde bahsettiğim karanlık olamaz mı peki? Kendi adaletini getiren, yükselen ve içine çeken şey; karanlık. Çünkü karanlık, hayatın zorluklarına benzer. Belirsizdir ve çözülmediği sürece huzursuzluk verir.
Karanlık ve Aydınlık Arasında: Sessizlik mi, Sessizliği Öldürmek mi?
Peki ya karanlığı ne çözebilir? Bir aydınlık mı? Aydınlık nedir ki? Sessizliğin ölümü, aydınlığın ta kendisi midir yoksa? Tüm bunların başında bakmamız gereken şey, sessizlik kelimesi gerçekten sözlük anlamında kullanıldığı gibi bir şey olup olmadığıdır.
Bunun cevabını kendi düşünceleriniz doğrultusunda bulabileceğinizi düşünüyorum. Bu yazımı da arayışınızda sizlere bir ışık olacağını veya karanlığın içine daha da fazla gömeceğini düşünerek paylaşıyorum. Burada size "ışık" diyorum, fakat ışık nasıl bir şey acaba? Bunu hiç merak ettiniz mi? Aydınlığa götüren şey mi ışıktır? Herkes aynı ışığa mı sahiptir? Bana göre bu soruların ve daha nicesinin cevabı kendi sessizliğimizde; içinde bulunduğumuz karanlıkta yatmaktadır. Peki, sessizliği öldürerek karanlığa kavuşmak mı, yoksa sessizliği koruyarak karanlığın alçakta kalmasını sağlamak mı iyidir acaba…?
Bu serüven aracılığıyla baktığımız "Karanlık Kardeşlik" organizasyonu cidden bir karanlık içerisinde mi saklıdır, yoksa aydınlığa ulaşamadığı için mi sessiz kalmıştır...