Paylaşmadan Yaşayabiliyor Musunuz?

Sosyal Medya Hakkında

Sabah uyanıyoruz, gözümüzü açar açmaz elimiz telefona gidiyor. Kahvaltı yapmadan tabağını paylaşanlar, kahvesini yudumlamadan fincanın fotoğrafını çekenler…Kitaplar bile okunduğu için değil, estetik durduğu için bir karede yer alıyor mutlaka. Güzel bir manzaraya denk geldiğimizde durup tadını çıkaramıyoruz, hemen fotoğraflıyoruz. Peki biz paylaşmadığımızda eksik mi hissediyoruz?

Sosyal medyadaki çoğu paylaşım yaşanandan ziyade yaşanmak isteneni yansıtıyor; insanlar çok mutlu, güçlü, aşık, üretken olduklarını kanıtlamak için binbir türlü paylaşımlar yapıyorlar. Halbuki o anları paylaşmak yerine gerçekten yaşamak da bir seçenek. Önce bir karakter yaratıyoruz – ‘’gezgin’’, ‘’kitap kurdu’’ ve benzeri, sonrasında ona uygun yaşamaya ve paylaşımlarımızla bunu pekiştirerek hissetmeye çalışıyoruz. Kısacası sosyal medyayı bir vitrin olarak kullanıyoruz.

Belki gerçek hayatta mutsuzuz, o gün yalnızız veya karamsarız fakat dijital benliğimiz hiç değil: o hep örnek, hep mutlu.

Yaşadığımız güzel bir anı paylaşmadığımızda sanki o anı yaşamamışız gibi hissediyoruz. İçimizdeki onaylanma arzusu belki buna sebep oluyor. Her zamankinden daha az beğeni aldığımızda neyin eksik olduğunu merak ediyoruz. Görünürlüğe her şeyden çok önem veriyoruz.

Fotoğrafını çekmeden yemek yiyemiyor, manzarayı önce ekrandan görüp sonra gerçeğine bakıyoruz. Bu artık bir alışkanlıkla açıklanamayacak boyutlarda bir bağımlılığa dönüştü diyebilmek mümkün.

Tabii ki bu her sosyal medya kullanıcısının aynı olduğu anlamına gelmiyor, bilinçli birçok kullanıcı var ve çok güzel içerikler paylaşıyorlar. Bazıları bu paylaşımları işiyle eşleştiriyor, bazıları da paylaşım yapıyor olmayı işten kabul ediyor. Çok öğretici, rehber hesap niteliğinde kaliteli kullanıcılara da denk gelebiliyoruz. Vurgulamak istediğim bu ince çizgiyi tutturmayı başaramayan ve kendi hayatlarıyla bir inatlaşma içerisinde olan kullanıcılar.

Kabul etmemiz gereken basit: Her şey görünür olmak zorunda değil. Bazen sadece o anı yaşamak daha kıymetlidir.

Unutmayalım ki insanlar gösterdiklerinden ibaret değiller, göstermeyi tercih ettikleri kadar onları görebiliriz sadece.

Paylaşmadan yaşamak hala mümkün.

Peki siz paylaşmadan yaşayabiliyor musunuz?