Platon’un Sokratik Diyalogları ve Sokrates

Sokrates'in kim olduğunu, felsefesini bildiğimiz en önemli kaynak Platon'un sokratik diyaloglarıdır.

Anlatılagelen bir hikayeye göre Herostratos adlı bir şöhret düşkünü, şöhret kazanmak için Efes Artemis Tapınağı’nı kasıtlı olarak yakar. Çıkan yangında yananlar arasında Sokrates’in de kaleme aldığı kitaplar vardır çünkü Sokrates kitaplarını tapınağa atmıştır. Hikayenin doğruluğu bir yana dursun, Sokrates felsefesi gereği kitap yazmaya karşıdır, yazdıklarınızı okuyan birisinin anlayıp anlamadığını veya ne anladığını bilemezsiniz. Bunun yerine Sokrates, bizzat olarak insanlarla karşılıklı olarak konuşmayı seçerek, canlı bir diyaloğu tercih etmiştir ve karşılıklı diyaloğun doğruluğuna olan inancından dolayı hiçbir yazılı eser bırakmamıştır.

 Felsefe tarihindeki en önemli filozoflardan birisi olan Sokrates hakkındaki bilgilerimize ulaştığımız en temel iki kaynak, ikisi de öğrencisi olan Ksenophon ve Platon’dur. Fakat iki ismin Sokrates hakkında söyledikleri şeyler farklılıklar göstermektedir. Kabul edilene göre ise Platon, Sokrates için çok daha önemli bir kaynaktır, diğer bir deyişle Sokrates hakkında Platon, daha doğru bir kaynak olarak kabul görür.

 Felsefe tarihindeki en büyük dönüm noktası belki de Platon ile olmuştur. Birçok konuda ilk kez sistemli ve düzenli şekilde yazan ve felsefenin sistematik dönemini başlatan isim odur. Platon’dan günümüze birçok eser ulaşmıştır fakat Platon’un yapıtlarının Platon’a ait olup olmadıkları ve yapıtların nasıl bir kronolojisinin olduğu oldukça önemli bir konudur ve bu konu için çalışan birçok bilim insanı bulunmaktadır. Hemen hemen tamamı diyalog biçiminde yazılan bu eserler gerek dil özellikleri gerek dönemin diğer eserleri ile karşılaştırılarak çalışılmış ve sonucunda sıralama ve gruplama yapılabilmiştir. Bu gruplamada konumuzu oluşturan Sokratik Dönem Eserleri’nin yanı sıra; Geçiş Dönemi Eserleri (Hocasının etkisinden sıyrıldığı kendine ait görüşleri geliştirmeye başladığı dönem.), Olgunluk Dönemi Eserleri (Platon’un tamamen özgün bir hal aldığı, Platon felsefesinin doruğa ulaştığı dönemdir.) ve Yaşlılık Dönemi Eserleri (Öğretilerini sorgulamaya, sınamaya giriştiği dönemdir) yer almaktadır.

 Platon genç yaşta tanıştığı hocasından oldukça fazla etkilenmiştir. Yapıtlarının tamamına yakınında baş konuşmacı olarak Sokrates karşımıza çıkar. Hocasının etkisinin en çok görüldüğü dönem ve hatta Sokrates’in Platonun düşüncelerini tamamen etkilediği dönem Sokratik Dönemdir. Platonun bu dönem eserleri de sokratik diyaloglar olarak anılır. Sokrates’in öğretisi Platon’un felsefesi için çıkış olmuştur. Yani sokratik diyaloglar Platonun başlangıcını oluşturur. Bunun yanında Sokrates’i öğrenebildiğimiz en önemli eserlerdir. Platon’un bu ilk eserleri Sokrates’i tüm canlılığı ile bize sunduğu, hocasının diyaloglarını anlattığı dönemdir. Platon’un bu diyaloglarında Sokrates tartışmaları ısrarla açan, diyalektik söylem içinde onu yönlendiren fakat bir sonuca bağlamayan bir kişiliktir. Fakat Platon’un son diyaloglarında Sokrates’i ideler öğretisi ile birlikte diyalektik söylem içinde konuları tartışan ve kesin sonuçlara varan birisi olarak göstermiştir. Belli bir farklılık barından iki Sokrates önemli derecede tartışılmıştır. Bir diğer öğrencisi olan Ksenophon ise Sokrates’ten Anılar eserinde Sokrates’i filozoftan çok ahlak öğreticisi gibi göstererek sofistlere karşı onun savunmasını yapmıştır. Yani Ksenophon’da Sokrates’i tam manasıyla çözebilmek mümkün değildir. Sonuç olarak Platon’un sokratik diyaloglarında ne derece kendi düşüncelerini ne derecede hocasının düşüncelerini yansıttığını tam anlamıyla bilmek mümkün değildir. Fakat sokratik diyaloglarının en önemli özelliği tartışmasız Sokrates’in büyük etkisidir. Platon’un sokratik diyaloglarında yalnızca öğreti gösterilir bunu geliştirme isteği yoktur. Bu diyaloglarda Platon’un ileride olgunluğa ulaşacak olan idea öğretisi ufak tefek görünümler dışında görülmez. Yalnızca erdem ve bilgi sorununun işlendiği bu diyaloglarda erdem(arete) kavramı çok sık karşımıza çıkar. İnductio (tümevarım) yöntemi kullanılarak ortaya atılan tanımlar geliştirilmeye çalışılır. Tüm sokratik diyaloglar olumsuz sonuçla biter ve çıkmaz ile karşı karşıya kalınır. Platon’un bu diyaloglarında amacı Sokrates’in felsefi kişiliğini bunun yanında karakterini tanıtıp Sokrates’i ölümsüzleştirmektir. Aslında sokratik diyalogların özellikleri Sokrates’in felsefesinin özellikleridir.

 Platon’un başlıca sokratik eserleri; Savunma, Kriton, İon, Lakhes, Kharmides, Euthypron, Lysis ve Devlet’in birinci kitabı olarak söylenebilir. Sokrates’in Savunmasına baktığımızda; gençliği baştan çıkarmak ve Atina’ya yeni tanrılar getirmeye çalışması ile suçlanmış ve idama mahkum edilmiş Sokrates’in idam edilişi aşamalarını bunun yanında Sokrates’in demokrasi üzerine konuşmaları geçmektedir. Bu örnekte de görüldüğü gibi Platon’un sokratik diyaloglarında temel amaç erdemi ve alt türlerini kesin tanımlara kavuşturmaktır.

 Platon’un sokratik diyaloglarının genel özelliklerinden bahsettikten sonra; Sokrates’in bu diyaloglarda nasıl bir düşünür portresi çizdiğine bakmadan önce Sokrates’in hayatına değinmek yerinde olacaktır. Çünkü özellikle de Antik Dönemde felsefenin bir yaşam biçimi olduğu açıktır. Yani filozofların yaşayışı felsefeleri hakkında bilgi veren önemli bir özelliktir.

 Sokrates ölüme mahkum edildikten sonra MÖ 399 yılında ölmüştür. Platon Sokrates’in Savunması yapıtında onun yetmiş yaşını aşmış olduğunu belirtir. Yani Sokrates MÖ 470 civarında doğmuş olmalıdır.  Babası heykeltıraşlık annesi ise ebelik yapmaktadır. Önce babasının işine girmiş bir yandan da sofistleri incelemeye çalışmış ve onların çok tehlikeli olduklarını anlamıştır. Sokrates bir okula bir çığıra bağlı değildir. Sokrates çarşıda, orada burada dolaşarak karşısına çıkan insanlarla konuşmuş onlara bir şeyler düşündürebilmeyi amaçlamıştır. Yani Sokrates kendisini dünyevi işlerden soyutlamış, arkadaşlarının yardımı ile geçinen, ailesine karşı ilgili olmayan, Atina sokaklarında çıplak ayaklarıyla gezen birisidir. Kendisini bedensel zevklerden soyutlamış; ölçülü, ılımlı ve nefsine hakim birisidir. Ölümüne kadarki zamanını bu şekilde insanlarla konuşarak geçirmiştir. Gençliği baştan çıkardığı ve Atina panteonuna yeni tanrılar getirmeye kalkıştığı öne sürülerek mahkemeye verilmiş ve zehir içirilerek öldürülmüştür. Mahkeme, geri adım atması  halinde onu idama göndermeyeceklerini söylese de o düşüncelerinden vazgeçmemiş, bunun yanında arkadaşlarının onu kurtarabilir durumda olmasına rağmen bunu da reddetmiştir. Doğru bildiklerinden ve öğretisinden müthiş bir ödev duygusuyla asla vazgeçmemiş ve ölmekten çekinmemiştir.

  Tek bir şey biliyorsam, o da hiçbir şey bilmediğimdir. (Sokrates, Sokrates’in Savunması). Platon’un sokratik diyaloglarından birisi olan Savunmada geçen bu söz bence Sokrates’in nasıl bir düşünür olduğunu gösteren en önemli deyişidir. Felsefenin kelime anlamına uygunluğu ve felsefenin ne olduğunu gösteren önemli bir noktadır. Felsefe yolda olmak, aşkla bilgiyi aramaktır. Sokrates’ de bu sözü ile hiç bitmeyen bu arayışı hiçbir şey bilmediğini dile getirerek aktarmıştır. Bilmediğini, bilmek için durmadan arayacağını anlatmıştır. Platon’un bu diyaloglarına bakıldığında Sokrates ile özdeşleşmiş bir yöntemin onu Sokrates yaptığını görürüz. Bu yöntem inductio yani tümevarım yöntemidir. Aristoteles bu konuya, ‘’Sokrates’e mal edilebilecek iki başarı vardır: tümevarımsal konuşmalar ve tanım.’’ (Aristoteles, Metafizik )diyerek dikkat çekmiştir. Sokrates bu önemli yöntemini, sadece insan hayatının sorunlarına uygulayarak bu konuda yöntemli bir çalışmayı başlatan kişi olmuştur. Bu yöntemi ile hayatla, ölümle, mutlulukla, iyi bir yaşam sürebilmeyle ilgili şeylerin üzerine konuşmuştur. Bu yönüyle de Sokrates’in Sofistlerin (Antik Dönem’de para karşılığında gençlere felsefe, güzel konuşma gibi konularda ders veren ve en ünlüsü Gorgias olan isimler) izinden gittiği görülür. Yani Sofistler de Sokrates de insan felsefesi özelinde bu yüksek konular ile ilgilenmişlerdir. Fakat çok net ayrıldıkları görüşler vardır. En başta sofistler, Protogoras’ın insan her şeyin ölçüsüdür sözünden de anlayabileceğimiz üzere relativst idiler. Yani onlara göre ne tümel bir gerçek ne de bir ölçüt vardır. Sokrates ise tam tersine üzerinde durulup düşünülürse tümel bir doğrunun bulunabileceğine inanmakta ve öğretisi bunun üzerine kurulu durumdadır. Sokrates’de tümeller tanımlara ulaşabilmek için vazgeçilmezdir. Aristoteles’in de dediği gibi bunu ilkin uygulayan Sokrates’tir. Platon’un sokratik diyaloglarında da görülecektir ki ahlak filozofu olan Sokrates’in üzerinde en çok durduğu konu ahlakı sağlam bir temel üzerinde sağlam bir bilgi olarak kurmak olmuştur. Bunu da erdemin ne olduğu, bir mi birden fazla mı olduğu ve öğretilebilir mi olduğu sorularını çözüme kavuşturarak yapmaya çalışmıştır. Sokrates e göre erdem bir varlığın doğasının, özünün getirisi olan şeye sahip olması bunun onda mükemmel şekilde bulunmasıdır. İnsanı kendisine konu almış Sokrates’in de ilgilendiği doğal olarak insani erdemdir. İnsani erdem ise insanın dünyevi zevklerden arındığı yalnızca insan olduğu haldir. Ona göre insanı diğer varlıklardan ayıran en temel şey de akıldır, bilinçtir. Yani Sokrates’e göre ideal insan, arınmış insan, bilinçli insandır. İnsanlığın ne aradığı sorusuna da Sokrates elbette ki mutluluk yani eudamonia der. Yani insanın ereği mutluluktur. Devamında da insan için en yüksek iyinin mutluluk olduğunu söyler. Bu mutluluğa engel olan şeyler kötü, mutluluğa varmamıza yardımcı olan şeyler ise iyidir. Mutluluğun kaynağı konusunda ise; elbette ki mutluluğun kaynağı bilgi, mutsuzluğun kaynağı bilgisizliktir der. Sokrates erdemi bir bütün olarak ele almıştır ona göre cesaret, haz gibi şeyler yalnızca farklı adlandırmadırlar ve sadece bir tek erdem vardır. Ahlak ile bilgiyi bir tutmasındandır ki kimsenin bile bile kötülük işlemeyeceğini söyler. Yani ahlak bilgiden gelir böyle olunca da bilinçli kişi kötülük işlemeyecektir. Sokrates, diyalog yoluyla insanlarla ortak bir sonuca varmaya çalışan birisidir. Karşısındakine sorular sorarak, karşısındaki kişinin verdiği cevapları da öne sürerek doğruya ulaşır. Böylelikle karşısındaki kişi vermiş olduğu cevaplardan dolayı çıkan sonuca elbette ki itiraz edemez. Bu diyalogları uygularken de ironi yapar. Sokrates konuşmaya başlarken kendisinin bir şey bilmediğini söyler. Karşıdaki tam tersine bilgili olduğuna güvenmektedir. İşte Sokrates’in ironisi yani alayı bu çatışma ortamında ortaya çıkar.  Sorular sorarak karşısındakini doğruya vardıran Sokrates’in en önemli görüşlerinden birisi de işte burada ortaya çıkar. Ona göre ruhta uyku halinde bulunan düşünceler vardır. Yani ruhta saklı doğrular vardır. İyi bir düşünme ile herkes için ortak olan bu doğrular ortaya çıkarılabilir. Sokrates buna örnek olarak hiç geometri bilmeyen birisine doğru soruları sorarak problemi çözdürmüştür. Sokrates’in nasıl bir düşünür portresi çizdiği konusunda son olarak önemli bir konuya daha değinmek gerekir. Sokrates içinde bir daimonionun barındığını söylermiş. Sokrates onu içindeki tanrısal ses sayarmış. Daimonion, Sokrates’e yapması gerekenleri değil de yapmaması gerekenleri söyleyen bir sesmiş. Nitekim Sokrates’in Atina’ya yeni tanrılar getirme iddiası bu iç sese dayandırılırmış. Yani mahkemeye verilmesinde bu iç ses çıkış noktası olmuştur. Ksenophon Sokrates’ten Anılar adlı eserine bahseder ki Aristophanes’in Bulutlar adlı oyununun da etkisiyle, Sokrates mahkemeye verilir ve devamında da ölüme mahkum edilir. Hayatı boyunca ahlak için için konuşan bu büyük filozofun ölümü de büyük bir ahlak dersi olarak hala anlatılmaktadır.

 

YARARLANILAN KAYNAKLAR

 A. Arslan, İlkçağ Felsefesi Tarihi 2, İstanbul(2006)

A. Cevizci, Felsefe Tarihi- Thales’ten Baudrillard’a, İstanbul (2017)

A. M. Mansel, Ege ve Yunan Tarihi, Ankara (2014)

Aristoteles, Metafizik, Y. Gurur Sev (Çev.), İstanbul (2017)

C. Çakmak- N. Yıldız- S. Uslu, İlkçağ Felsefesi, Eskişehir (2016)

H. Aydın, ‘’Gerçek Sokrates, Ama Hangisi?’’, Bilim ve Ütopya 183(2009) 56-63.

Ksenophon, Sokrates’ten Anılar, Candan Şentuna (Çev.), Ankara (1994)

M. Gökberk, Felsefe Tarihi, İstanbul (2018)