Portreye Yansıyan Gerçeklik: Dorian Gray
Çok sevmenin kibir ve narsizimle harmanlarak oluşturduğu sonun romanı.
Oscar Wilde, Viktorya çağındaki yaşamı boyunca eşcinsel yönelimi nedeniyle dışlanma yaşamış ve çağ dışı yaptırımlarla karşılaşmış bir yazardır. Viktorya dönemi İngilteresi'nde, eşcinsel bir aşkı konu alan eseri olan "Dorian Gray'in Portresi", toplum tarafından kabul edilememiştir ve büyük tepkiyle karşılanmıştır. Bu tepki, Wilde'ın hapse atılmasına ve cezası tamamlandıktan sonra Londra'yı terk etmesine yol açmıştır. Bununla birlikte, Wilde, eserinde psikolojik unsurları edebi bir dille ustalıkla harmanlayarak, derinlemesine incelenmeye değer bir eser ortaya çıkarmıştır. "Dorian Gray'in Portresi", kurumlar, soyluluk ve toplumsal adaletsizlik gibi konulara keskin bir eleştiri getirirken, psikolojik derinlikleriyle de okuyucuyu etkileyen bir başyapıt olarak ön plana çıkar. Bu roman, insan psikolojisinin karanlık derinliklerine inerek, güzellik takıntısı ve ahlaki çürümenin yıkıcı etkilerini ustalıkla işler.
Romanının ilk bölümü, romanın temel karakterlerini ve hikayenin temel olay örgüsünü tanıtmaya odaklanır.
İlk bölümde, Dorian Gray, genç ve yakışıklı bir adam olarak tanıtılır. Kendisi, Lord Henry Wotton adlı bir akrabası tarafından ressam Basil Hallward'a tanıtılır. Dorian'ın güzelliği, ressamı etkileyerek onun portresini çizmesini teşvik eder. Bu noktada, Dorian'ın gençliği, masumiyeti ve cazibesi vurgulanır.
İlk bölüm Dorian'ın Basil'in atölyesine gelip Lord Henry ile tanışmasıyla bitiyor.
İkinci bölümün başlarında Dorian'ın, Basil'in atölyesinde resminin çizildiği bir süre boyunca Lord Henry ile yakın bir arkadaşlık kurduğunu görüyoruz. Lord Henry, entelektüel ve provokatif bir karakterdir ve felsefi düşünceleriyle Dorian'ın zihnini etkilemeyi başardığını görüyoruz. Üstelik Henry ve Basil birbiriyle taban tabana zıt karakterleri olan iki dost.
Bu kısımda, Lord Henry'nin etkisiyle Dorian'ın güzelliğe olan takıntısı ve gençliğin geçiciliği konuşulur.
Dorian Gray'in gençlik takıntısı, insan doğasındaki kırılganlık ve güzellik arzusunun karmaşıklığını yansıtır. Dorian, gençlik ve güzellik arayışında, bu özellikleri sonsuza kadar koruyabileceğini düşünür. Bu takıntı, insanların gençliklerinin geçici olduğunu ve zamanın geçmesiyle birlikte yaşlanmanın kaçınılmaz olduğunu kabullenme zorluğunu yansıtır. Dorian'ın gençliğe olan saplantısı, insanların zamanın etkilerinden kaçmaya ve gençliklerini sonsuza kadar sürdürmeye yönelik içsel bir arzuya işaret eder.
Aynı zamanda, Dorian'ın gençlik takıntısı, dış görünüşün toplumdaki değerini vurgular. Dorian, toplumun gençliğe ve güzelliğe verdiği önemi fark eder ve bu değeri koruma arzusuyla kendini gençliğin cazibesine kaptırır. Bu, toplumdaki güzellik takıntısı ve dış görünüş endişesinin etkilerini eleştiren bir yönü de yansıtır.
Dorian'ın gençlik takıntısı, aynı zamanda insanın iç dünyasında ve ruhunda meydana gelen değişimleri de yansıtır. Gençlik, masumiyet, enerji ve hayata dair umutlarla ilişkilendirilirken, Dorian'ın gençliği koruma arzusu zamanla ahlaki değerlerinden uzaklaşmasına, günahlar işlemesine ve çürümesine yol açar. Bu, gençlik takıntısının sınırlarının ve tehlikelerinin altını çizer.
Üçüncü kısım, Harry'nin amcasını ziyaret etmesiyle ve Dorian Gray'in ailesi hakkında bilgi almasıyla başlıyor. Halasının evine gitmesiyle devam ediyor. Dorian Gray ile orada masada karşılaşıyorlar ve muhabbet dönüyor.
'' Delice bir sevda uğruna her şeyi terk edebilen bir kadın. Birkaç hafta sürebilen bir mutluluğun kalleşçe, tiksinti veren bir cinayetle sona ermesi. Aylarca dilsiz kalarak katlanılan çile, derken acılar içinde doğan bir çocuk. Anneyi ölümün alıp götürmesi,çocuğun yaşlı ve sevgiden yoksun bir ihtiyarın elinde kalması. Görünürdeki her kusursuzluğun ardında acılar vardı.Sıradan bir çiçeğin açması için bile çile çekmesi gerekiyordu.''
Dördüncü kısım, Dorian Gray'in, Harry'nin evine gidip onu beklemesi esnasında karısı ile tanışmasını ve bu vesileyle Harry ile aşk ve evlilik üzerine bir sohbet gerçekleştirmesiyle başlıyor. Dorian bu konuşma esnasında aşık olduğunu ama aşık olduğu kadın ile evlenemeyeceği için evlenmesinin imkansız olduğunu itraf ediyor.
'' Gülmüyorum Dorian, yani sana gülmüyorum. Bak yaşamımın en büyük aşk serüveni dememelisin, yaşamımın ilk aşk serüveni demelisin. Sen daima sevileceksin, hep aşka aşık olarak yaşayacaksın.''
Lord Henry'nin gözünde incelemeye değer tek konu insan yaşamıydı bu yüzden Dorian'ın aşkını dinlemek onun için heyecan vericiydi. O, deneyleri için bulunmaz bir fırsattı ve inanılmaz sonuçlar almasına katkı sağlayabilirdi. Bu bölüm, gecenin bir saati gelen telgraf ve üzerinde yazan şok edici sözlerle bitiyordu. Telgrafta, Dorian Gray ve Sibly Vane'in evlenmek üzere sözlendikleri yazılıydı.
Beşinci kısım Sibly Vane ve ailesinin Dorian Gray hakkında konuşmaları ve tahminde bulunmaları ile geçiyor.
Buraya kadar aslında kitabın ilk beş kısmında yer alan karakterlere ve olay örgüsüne kısaca yer verdim kalan bölümleri daha kısa bir şekilde geçeceğim ki kitabı okumak isteyen olursa hevesini kaçırmış olmak istemem.
Dorian Gray ve Sibyl Vane arasındaki aşk, "Dorian Gray'in Portresi"nin önemli bir unsuru ve dönüm noktası sayılabilir. Çünkü bu aşk hikayesi, birçok farklı yoruma açık olan karmaşık bir ilişkiyi temsil eder.
Dorian Gray ve Sibyl Vane arasındaki aşk, başlangıçta masum ve tutkulu bir şekilde başlar. Sibyl, sahne sanatlarında büyük bir yetenek olan bir aktristir ve Dorian, onun performanslarına hayranlık duyar. Zaten arkadaşlarına ondan bahsederken sürekli her gece girdiği rolleri anlatır. Kitabı okuyanların birçoğu aslında Dorian'ın Sibly'e değil onun girdiği rollerin gözünde canlanan şekline aşık olduğunu sayfaları çevirdikçe anlamıştır. Bu aşk, onun için yeni pencereleri ve farklı bakmayı sağlayacak bir kaynak niteliğindedir.
Ancak, Sibyl'in Dorian'a olan aşkı, onun performanslarının etkisini kaybetmesiyle birlikte çökmeye başlar. Sibyl'in performansları, Dorian'ın zihnindeki idealize edilmiş aşk algısını sarsar. O artık aşkının sahnedeki performanslarının dışında bir şey ifade etmediğini düşünmeye başlar ve hayal kırıklığına uğrar.
Bu noktada, Dorian Gray'ın karakterinde bir değişim meydana gelir. Sibyl'in hayal kırıklığına uğraması, Dorian'ın aşkını aniden kaybetmesine neden olur. Dorian, Sibyl'e acımasızca tepki verir. Bu, Dorian'ın iç dünyasındaki kötülüğün belirgin bir şekilde ortaya çıktığı bir dönüm noktasıdır. Aşkın yerini umursamazlık, kibir ve narsisizm alır.
Dorian Gray ve Sibyl Vane arasındaki aşk hikayesi, aşkın iki yönünü temsil eder. Bir yandan, safiyet, romantizm ve tutkunun güzelliğini gösterirken, diğer yandan, aşkın kırılganlığını, yanılgılarını ve çöküşünü yansıtır. Bu ilişki, insan doğasının karmaşıklığını ve aşkın duygusal ve psikolojik etkilerini vurgular.
'' Aşkımı öldürdün. Eskiden hayal gücümü canlandırıyordun. Şimdiyse, merakımı gıdıklamıyorsun bile. Zerre kadar etkilemiyorsun beni. Seni şahane oluşundan dolayı sevdim, emsalsiz bir yeteneğin ve zihinsel gücün vardı, büyük şairlerin hayaline can veriyor, sanatın gölgesini gerçek yapıyor, rüyaları ete kemiğe dönüştürüyordun. Bunların hepsini bir köşeye attın. Derinlikten yoksun bir aptalsın.''
Kız şaşkınlık içerisinde söylediklerinin gerçek olup olmadığını anlamaya çalışır. Oysa Dorian söylediklerinde son derece ciddidir. Oradan ayrılıp evine geçtiğinde ki bu evi gösteriş merakı uğruna yeni dizmişti gözleri portresine takılır. Portrenin yüzünü incelediğinde ifadesinde bir farklılık sezer, sanki ağzının şeklinde bir zalimlik var gibi. Bu zalimlik bir kızın kendisini öldürmesiyle sonuçlanmıştır üstelik. Evet,kitabı okumayanlardan özür dileyerek söylüyorum. Sibly, Dorian'ın zalimliği ve acımasız sözlerinin onun aşkına saplanması üzerine kendi canına kıyar.
Basil bir gün Dorian'ı ziyaret ettiğinde aslında bu zalimlikten nasibini alacağını bilmez. Dorian için endişelenirken, endişenin ta kendisi olacağından bi haberdir. Basil'in açık sözlüğü Dorian'ın sınırlarının üzerine basılmış hissiyatına kapılmasına sebep olur. Duygularının elinde oyuncak olmak istemediğini sıklıkla dile getiren bu adam halbuki dile gelmeyen, gelemeyen tüm kötü duyguların portresi olur. Basil kendi yaptığı tabloya bakmak isterken Dorian ona yüksek bir şekilde buna izin vermediğini söyler. İşte bir gün Basil o tabloyu tekrar gördüğünde gözlerine inanamaz. Dorian ise ona karşı sürekli büyüyen bir kin duygusuyla yaşıyordur. Bu son olur, Basil'i eline aldığı bıçakla öldürür.
Kitabın final bölümleri, Dorian Gray'in içindeki çürümeyi ve ahlaki çöküşünü yansıtan olaylarla doludur.
Son bölümlerde, Dorian'ın portresi giderek daha da değişir ve çürür. Portredeki yaşlanma ve çirkinlik, Dorian'ın günahlarının ve kötülüklerinin somut bir göstergesi haline gelir. Dorian, portresinin değişmesiyle beraber artık gerçek yaşlanmaya ve çürümeye maruz kalmaz. Bu durum, Dorian'ın gençlik takıntısı ve ahlaki değerlerden uzaklaşmasının vurgulandığı bir noktadır.
Sonunda, Dorian Gray'ın portresi, gerçek yüzünü yansıtır ve bu değişim Dorian'ın sonunu getirir. Dorian, portresini yok etmek ve eski gençliğini geri kazanmak için portreyi bıçakla keser. Ancak, Dorian'ın ölü bedeni bulunduğunda, portre tekrar eski haline döner ve gençliğini korurken Dorian'ın çürümüş bedeni yansıtılır.
Kitabın finalinde, Dorian Gray'ın çürümüş ve ahlaki olarak bozulmuş bir karakter olduğu vurgulanır. Bu, gençlik takıntısı ve ahlaki değerlerden uzaklaşmanın sonuçlarını acı bir şekilde gösterir. Dorian'ın trajik kaderi, gençlik ve güzellik arayışının tehlikelerini ve ahlaki çöküşün insan üzerindeki etkilerini anlatır.
"Dorian Gray'in Portresi"nin sonu, okuyucuya insan doğasının karmaşıklığını ve içsel çatışmalarını gösterir. Dorian'ın hikayesi, gençlik, güzellik, ahlaki değerler ve zamanın etkileri gibi evrensel temalar üzerinden insanın iç dünyasına bir ayna tutar.