"Prison Break" - 1

İzlediğim ilk yabancı dizi hakkında yazdığım yazının ilk bölümü.

Bir kardeş düşünün ki abisi için hapse girmeyi göze almış. Hapse girerken de noktası virgülüne kadar kaçış planını kurmuş. Hayatta olan tek ailesi için her şeyi göze almış, kariyerini düşünmeden çöpe atmış bir kardeş. Prison Break dizisinin ilk bölümü böyle diyebilirim. İzlediğim ilk yabancı dizi olan Prison Break hakkında birkaç şey yazacağım umarım beğenirsiniz. NOT: İlerisi spoiler içermektedir.

Dominic Purcell ve Wentworth Miller'ın başrollerini paylaştığı, Robert Knepper, Sarah Wayne Callies ve birçok oyuncunun rol aldığı benim gözümde bir başyapıt olan dizidir Prison Break. İlk sezonu bana kalırsa gelmiş geçmiş en iyi dizi sezonudur diyebilirim. Muazzam düşünülmüş ve kurgulanmış bir sezondu.

İlk sezonda hapis hayatını bize çok başarılı bir şekilde yansıtıyorlar. Aynı zamanda dışarıda olanların da yaşadıkları oldukça başarılı bir şekilde yansıtılmıştı. Hapisten kaçışın her basamağı güzeldi. Tabii bu yolda birçok aksilik de yaşandı ve bu aksiliklerin her biri çok başarılı bir şekilde yansıtıldı. Benim en gerildiğim nokta Michael'ın sırtının yandığı ve gömleğinin derisine yapıştığı sahneydi. Bunun yanında Sucre ile çıktıkları sırada muazzam bir hesaplama sonucunda duvarı patlatması da muazzamdı. Daha burada yazarken aklıma gelmeyen birçok sahne ve olay da mevcut tabii ki. İlk sezonun en nefret edilen karakteri şüphesiz Theodore "T-Bag" Bagwell karakteri olmuştur diye düşünüyorum.

İkinci sezon; hapisten kaçışın sonrasını anlatıyor. Fox River'dan kaçan ekibimiz hummalı bir yakalamacanın içine düşerler. Açıkçası pek de iyi olmayan bir sezondu. Belki iyidir de ilk sezon tarihin en iyisi olduğu için onun gölgesinde de kalmış olabilir, bilemiyorum. Bu dizinin fanları ya da izleyenleri bu sezonu pek beğenmez. Bu sezonda kimi karakterlerle vedalaşıyoruz. Bunun nedeni de haklarında yakalama kararı olması ve teslim olmayanların öldürülüyor olması. Ölen karakterlerden şüphesiz John Abruzzi'nin ölümü hâlâ aklımda ve herhâlde dizilerdeki en iyi ölüm sahnelerinden birisidir.

Üçüncü sezon biraz daha iyi bana kalırsa. Çünkü kahramanlarımız yine hapistedir ancak bu sefer roller değişmiştir. Michael hapse düşmüştür ve abisi Lincoln onu kurtarmaya çalışacaktır. Ancak bu kolay olmuyor çünkü bu hapishanede kural yoktur ve kesin bir vur emri vardır. Buna rağmen Michael'ın buradan da kaçması gerekir ve kaçarken de yanında birisini daha kaçırması gerekir. Gerilimi bol bir sezondur açıkçası. Ben beğenmiştim. Kendileri herhâlde dizinin en güzel ikinci sezonudur.

Dizinin resmi olmayan son sezonu (ki keşke tadında bıraksalardı) Michael'ın ikinci kez hapisten kaçması ile başlar ve bu sefer özgürlükleri için bir şey çalmaları istenir. Bu kesinlikle kolay olmayacaktır. Başarılı olmak isteniyorsa bir takım hâlinde çalışmaları gerekir. Bu da kolay olmayacaktır çünkü her birinin kendine göre sorunları vardır. Buna rağmen bu görev başarıyla sonuçlanır ve özgür olurlar. Dizinin finalinde ise Sara tutuklanır ve hapse gönderilir. Bunun üzerine Michael da Sara'yı kurtarmak için kolları sıvar. 4.sezon finalinde ise Michael, Sara için kendini feda eder ve hayatını kaybeder.

Dizinin ilk olarak çekilen 4 sezonu gayet yerindeydi. Keşke bazı şeyler tadında bırakılsa da efsane olarak anılmaya devam etseler.