Reading Slump Bitirici Kitap Önerileri
Gelin beraber sizi reading slump'tan çıkaracak kitaplara göz atalım. Keyifli okumalar!
Reading slump kavramı Türkçeye 'okuma tembelliği' ya da 'okuyamama dönemi' olarak çevrilir. Adeta kendisini 'kitap kurdu' olarak tanımlayan kişilerde görülen bir anda kitap okuyamama, okunulan şeyden hızlıca sıkılma durumu olarak ifade edilebilir. Kişi okumaya karşı bir direnç gösterir bu dönemde. Her okuma girişiminde dikkatinin dağıldığını ya da çabuk sıkıldığını fark eder. Dönemin uzunluğu kişiden kişiye göre değişiklilik gösterir. Bazen günlerce bazen de aylarca sürebilir. Bu dönemden çıkmak için ağır ve ağdalı anlatımı olan kitaplar yerine akıcı, sürekleyici, ilginizi çeken kitapları tercih etmenizi tavsiye ederiz. Gelin beraber sizi reading slump'tan çıkaracak kitaplara göz atalım. Keyifli okumalar!
1.Yu Hua, Yaşamak
1993 yılında Çinli yazar Yu Hua'nın kaleme almış olduğu ''Yaşamak'' adlı eser, Çin'de 1966-1976 yılları arasında gerçekleşen Kültür Devrimi'nde yaşanılanları köylü bir ailenin hayatı üzerinden anlatır. Farklı köy ve kasabaları gezerek insanların hayat yolculuklarını dinleyen anlatıcı günün birinde Fugui adında tarlasını sürmeye çalışan yaşlı bir köylüye rastlar. Fugui başlar acıklı ve dram dolu öyküsünü anlatmaya. Babasından kalan servet ile gününü gün eden Fugui'nin parasının bitmesi ile hayatı ters yüz olur. Sefillik ve acılarla dolu bir yaşamdır geçip giden. Ancak tüm bunlara rağmen, artık başka bir insandır Fugui. Yaşadığı acılarla var olmuştur adeta. Onu var eden şey acıları ve kayıplarıdır.
Yaşamak, Kültür Devrimi'nde Çin toplumunun yaşamış olduğu sosyal ve politik dönüşümleri, bireylerin yaşadıkları sıkıntı ve zorlukları akıcı üslupla anlatan çarpıcı bir roman. Bu eser, dönemin tarihi ve sosyolojisine dair bilgiler sunarken, aynı zamanda insanların o dönemdeki psikolojileri hakkında da fikir verir.
Konusu ve yazıldığı dönem itibariyle yayımlanmasının hemen ardından dönemin hükümeti tarafından yasaklanmış olan Yaşamak, şu anda Dünya çapında yankı uyandıran kitapların başında gelir. Akıcı, sade ve duru anlatımı ile 1-2 günde bitirebileceğiniz Yaşamak, reading slump'tan çıkmak isteyenler için bire bir!
'Yaşamın her şeyi kapsaması gibi, yaşamak da hayatı olduğu gibi kucaklar. Doğumları ve ölümleri, mutsuzlukları ve umutlarıyla.'
2. Jack London, Martin Eden
Amerikalı yazar Jack London tarafından 1909'da yazılan ''Martin Eden'' adlı roman, yazar olma hedefiyle yanıp tutuşan Martin Eden'ın hayatını konu alır. 20. yüzyılın başlarında Kaliforniya'nın Oakland şehrinde yaşayan Eden, yoksul ve eğitimsiz bir denizcidir. Kendisinden yüksek bir statüye sahip olan Ruth Morse'a aşık olması ile Martin, Ruth'un ait olduğu sınıfın beğenisini kazanmak amacıyla kendini eğitmeye ve geliştirmeye başlar. İdeali aşık olduğu kadını etkilemek için yazar olmaktır. Martin Eden'ın hayaline ulaşma yolculuğunda yaşadığı içsel sıkıntı ve bunalımları duru bir dille anlatır. Roman; bireyin toplumda bir diğer grup veya topluluk tarafından kabul görme arzusu, idealize edilmiş hayat, kişisel beklentilerin çatışması gibi konuları akıcı bir şekilde ele alır. ''Martin Eden'' Jack London'ın kendi hayatından da izler taşıyan, edebi açıdan büyük öneme sahip bir başyapıttır.
Uzunluğuna aldanmayın, olay örgüsüne öyle bir kapılacaksınız ki isteseniz de bırakamayacaksınız. Benden size bir tavsiye, yanınıza peçete almayı unutmayın!
''İçimde söylemek istediğim çok şey var sanki. Çok büyük şeyler. Bunları ifade etmenin yolunu bulamıyorum. Bazen bana öyle geliyor ki bütün dünya, bütün hayat, her şey içimde duruyor ve sözcüsü olmam için feryat ediyor. Hissediyorum… Ama anlatamıyorum…''
3. Dan Brown, Da Vinci Şifresi
''Da Vinci Şifresi'', Dan Brown'un 2003 yılında yayımlanan ve dünya çapında büyük ses getiren bir bilimkurgu romanıdır. Roman, Paris'teki Louvre Müzesi'nde işlenen bir cinayetle başlar. Cesedin etrafında çeşitli şifre ve semboller bulunur. Harvard Üniversitesi'nde semboloji profesörü olan Robert Langdon ve Fransız polis müfettişi Sophie Neveu, bu cinayet soruşturmasında birlikte çalışarak şifreleri çözmeye, olayın arkasındaki sırları ortaya çıkarmaya çalışırlar. Roman, zekice kurgulanmış bir hikayenin yanı sıra Hrıstiyanlık tarihi, Hz. İsa, tarikatlar ve mistik ayinler gibi temaları da işler.
Sürükleyici ve akıcı kurgusunun yanında entelektüel bir arkaplan vadediyor Da Vinci Şifresi biz okurlara. Kitap bittiğinde bu hikayeyi kurgulayan Dan Brown'ın zekasına hayran kalacaksınız. Bilimkurgu tarzı seviyorsanız düşünmeden alın ve okuyun derim.
"Hayat sırlarla doludur. Hepsini birden öğrenemezsin."
4. Michael Ende, Momo
Michael Ende'nin 1973'te kaleme aldığı ''Momo'' adlı eseri bir çocuk kitabıdır. Küçük bi kız olan Momo'nun başına gelenleri anlatır. Momo, bir gün şehrine gelen ''zaman hırsızları''yla karşılaşır. Bu varlıklar, insanların zamanlarını çalarak onları boş yere harcamalarına neden olurlar. Momo ise zamanın değerini ve kıymetini bilen bir kahraman olarak 'zaman hırsızları'yla savaşır. Çocukları ve yetişkinleri bu hırsızlara karşı uyarmak için çabalar. Momo'nun yolculuğunda dostluk, sevgi ve cesaret gibi kavramlar önemli bir yere sahiptir.
Hem güldüren hem de düşündüren bir kitap olan Momo, çocuklar için yazılmış olsa da 7'den 70'e okunması gereken bir kitap diye düşünüyorum. Yetişkinlerin de Momo'dan alacağı dersler olacaktır mutlaka. Her seferinde yetişkinler bilemez ya, biraz da çocuklara kulak vermeli!
“Herkes çok iyi bilir ki, bazen bir saatlik süre insana ömür kadar uzun gelirken, bazen de göz açıp kapayıncaya kadar geçip gider. Zamanın garip kısalığı uzunluğu, o saat içinde yaşanan olaylara bağlıdır. Çünkü zaman, yaşamın kendisidir. Ve yaşamın yeri yürektir.”
5. Aldous Huxley, Cesur Yeni Dünya
''Cesur Yeni Dünya'', Aldous Huxley tarafından 1932'de yayımlanan bir distopya romanıdır. Distopya, 'ütopya'nın zıttıdır. Ütopyalarda ideal ve mükemmel bir toplum tasvir edilirken (örn: Thomas More, Ütopya) distopya bozulmuş ve yozlaşmış bir toplum yapısını betimler. (örn: George Orwell, 1984). Bu distopyada olay 26. yüzyılda geçer. Bu toplum totaliter bir rejim tarafından yönetilir. Bireylerin tüm yaşamı 'mutluluk' ve 'haz' odaklıdır. Toplumda bireyler, kast istemi gibi sınıflara ayrılmıştır. Romanın ana karakterleri Bernard Marx ve John adlı iki kişidir. Marx, diktatörlerin yaratmaya çalıştığı dünyadaki baskı ve totoliter rejime direnmeye çalışan biriyken, John modern dünyayı anlamakta zorlanan biridir. ''Cesur Yeni Dünya'' özgürlük ve insan doğası ile ilgili bazı soruları irdeler ve onlara yerinde cevaplar verir.
Bakıldığında Huxley'in distopyasına o kadar da uzak değil gibiyiz. Haz ve hız odaklı yaşayan günümüz modern insanı artık her şeye ulaşabiliyor. Huxley'in zekice kurgulamış olduğu dünya insanı endişelendirmesinin yanı sıra geleceğe dair bir fragman niteliğinde!
''Her şeyin ulaşılabilir olduğu bir dünyada hiçbir şeyin anlamı yoktur.''