Resim Sanatı: Barok Dönem

Resim sanatında barok dönemine dair detaylar yazımda.

Resim sanatı binlerce yıldır farklı teknikler ve malzemeler ile birbirinden eşsiz bakış açılarına sahip ressamlar tarafından icra edilmektedir. Elbette bu muazzam sanatın da kendine özgü birçok farklı alanı ve dönemi var ve bugünkü yazımızda Maniyerizm akımından sonra ortaya çıkan Barok resim sanatını inceleyeceğiz.

Öncelikle bu döneme ismini veren Barok kelimesinin kökenine bir bakalım. Fransızcada “baroque “denilen 17 ve 18 yüzyıllarda Batıya özgü aşırı süslü sanat üslubu anlamına gelen bu kelime Portekizcede” büyük ve tuhaf şekilli inci” anlamına gelen barroco kelimesinden türemiştir. Peki bu kelimenin kökenini inceledikten sonra gelelim akımımızla olan bağlantısına. Barok dönem 16.yüzyılın sonlarında doğru İtalya’da doğan, kelimenin kökeninde de gördüğümüz üzere adeta isminin hakkını vermek istercesine ortaya gösterişli, göz kamaştırıcı ve duygu dolu eserlerin ortaya çıktığı bu dönemin ismine ev sahipliği yapar.

Barok resim sanatında genellikle; mitolojik ve efsanevi karakterler, görkemli hadiseler ve kutsal kişiler esas alınır. Her dönemde olduğu gibi bu dönemde de kendini belli eden ve isimleri dünyaya nam salmış bazı ressamlar var elbette. Bunlara örnek olarak verebileceğimiz ressamlar; Caravaggio, Rembrandt, Vermeer, Tintorette ve Bernini. Hepsi birbirinden değerli bu ressamlarımızdan ikisini biraz daha yakından inceleyelim.

Michelangelo Merisi da Caravaggio

1571 senesinin bir eylül günü merhaba demişti hayatına İtalyan ressamımız Michelangelo Merisi da Caravaggio. Çok mutlu bir ömre sahip oldu mu tam emin olmayarak, çok küçük yaşlarda ailesinin de ölümüyle birlikte pek de iç açıcı bir çocukluk geçirmediğini varsayabiliriz. Yaklaşık 38 yıl kadar İtalya'nın farklı şehirlerinde yaşayan ressamımız insanların duygu ve hislerini gerçekçi bir şekilde eserlerinde yansıtıp, eşsiz eserler kazandırmıştır sanat dünyasına. Barok sanatının önemli temsilcilerinden biri olarak karşımıza çıkan Caravaggio'nun en önemli eserleri arasında: Medusa, Judith Holefernesin Başını Keserken ve Aziz Matta'nın Çağrısı vardır. Önemli olarak adlandırdığımız Medusa resmini biraz daha yakından inceleyelim şimdi de.

Medusa

Yunan mitolojisinde adı çokça geçen; ona bakanları taşa çeviren, yılan başlı kadın olarak adlandırılan Medusa, Caravaggio'nun sanat eserleri arasında da yer almayı başarmıştır. 1596 yılında Medusa'nın kafasını resmettiği Caravaggio, halihazırdaki ününe ün katmıştır. Floransa'da yer alan bu eser gerçekten görülmeye değer.

Davut Golyat'ın Kafası İle

Bir diğer önemli eser olan Davut Golyat'ın Kafası İle'yi, 1599'lu yıllarda resmettiği söylenmektedir. Gerçekliği en acı ve duru haliyle, kullandığı ışıklama teknikleri sayesinde bizlere adeta ordaymışız hissini veren eşsiz bir eser sunmayı başarmıştır Caravaggio ve Roma'da sergilenen bu eserini görmek için Roma'yı ziyaret etmek sanat severler için mükemmel bir rota olmuş oluyor.

Caravaggio hakkında söylenecek, değinilecek çok nokta var fakat bunların hepsini maalesef tek bir yazıda anlatmak mümkün değil. Bilmemiz gereken bir önemli noktayı da söyleyerek yazımızın sonuna gelelim. 38 yıllık yaşamına yaklaşık 105 eser sığdırmayı başaran bu ressamımızın ölüm sebebi de bir süre muamma olarak kalmıştır; kimilerine göre öldürülmüş, kimilerine göre resimlerinde kullandığı kurşun sebep olmuş ölümüne ama biz bu "kimilerine göre'yi " bırakıp, sanat dünyasına kazandırdığı muhteşem eserlere odaklanalım ve onlarda gerçekliğin mükemmel dışavurumunu hissedelim .

Rembrandt Harmenszoon van Rijn

Barok döneminde adını duyurmayı başaran bir diğer ressamımız olan Hollanda'lı ressam Rembrandt Harmenszoon van Rijn, 1606 yılında maddi durumları pek de kötü olmayan bir ailede dünyaya gelmiş ve temel eğitimlerini aldıktan sonra hayatına büyük katkıları olan Jacob van Swanenburgh ile tanışacakları üniversiteye başlamıştır. Sanat yaşamına, eşsiz resim tekniklerine ve barok dönemine dair hemen hemen tüm bilgileri kazanmasında etkili olan Swanenburgh ve daha sonrasında ikinci öğretmeni olarak adlandırabileceğimiz Pieter Lastman ile tanışmasından sonra özellikle mitolojik, tarihi ve biraz daha İncil odaklı eserler üretmeye başladığı bir dönem olmuştur. Çeşitli ressamlar ile çalışmasının da ona katmış olduğu bilgiler ve tekniklerden sonra daha" bağımsız" olarak adlandıracağımız bir döneme girmiştir kendince. Elbette aldığı eğitimlerle beraber hocalarından etkilenmiştir ve 1626 yılında Lastman'in ele aldığı konulardan uzaklaşmayarak, kendine özgü bir şekilde yorumlamıştır ve işte önemli eserlerinden birkaçı: Gece Devriyesi, Savurgan Oğul'un Dönüşü, Danae ve Celile Denizinde Fırtına.

Gece Devriyesi

Işığı müthiş düzgün bir oranda kullanan Rembrandt, 1642 senesinde Gece Devriyesi eserini oluşturmuş ve bu güzide eser şu anda Amsterdam'da sergilenmektedir. Bu esere biraz daha yakından bakacak olursak bir grup askeri görevlinin, Yüzbaşı tarafından gece vardiyasında görevlendirildiğini görmekteyiz. Rembrandt her zaman gerçekliği tüm çıplaklığıyla sunmuştur eserlerinde ve bu eserinde de özellikle insanların yüzlerine baktığımızda kimisinde merakı, kimisinde korkuyu ve hatta çaresizliği görebiliyoruz.

Savurgan Oğul'un Dönüşü

Bir diğer göze çarpan eseri Savurgan Oğul'un Dönüşü, İncil'de geçmiş bir hikâyeden esinlenilmiştir. 1669 yılında tamamlanan bu eser St. Petersburg'daki Hermitage Müzesinde sanat severler ile buluşmaya devam ediyor. Resme daha dikkatli baktığımızda daha net bir şekilde görüyoruz çocuğun pişmanlıkla af dileyişini, babanın yüzündeki hüzünle oğlunu kucaklayışı ve etraftakilerin merak dolu bakışları ki çevresindekilerin diğer kardeşleri olduğunu biliyoruz ve babası her ne kadar çocuğu affetse de diğer kardeşlerin bundan pek de hoşnut olmadığı aşikar. Bu eserde Rembrandt belki de oğlunu affeden babayı, Tanrı'nın affediciliğin sembolü niteliğinde ortaya çıkarmıştır.

KAYNAKÇA

https://www.britannica.com/biography/Rembrandt-van-Rijn

https://www.caravaggio-foundation.org/biography.html