Robert Pattinson En İyi Rolleri Sıralaması

Robert Pattinson tahmin edilmesi zor kişiliği ile Holywood jönlerinden ayrılıyor, büyük olasılıkla çeşitli ve alışılmışın dışındaki performanslarını bu kadar etkileyici kılan faktörlerden birisi de bu. Harry Potter ve Ateş Kadehi'nde ilk büyük fırsatını yakalamasının ardından Alacakaranlık filmleriyle süper starlığa ulaşmıştı. Ancak böyle büyük rollerden sonra beklenilenin aksine sanat filmleriyle ilerlemeyi seçti ve festival filmlerinin ve indie film stüdyolarının favorisi haline geldi.

Robert Eggers ve Safdie kardeşler gibi yönetmenlerle çalışarak, bir yandan da Fransız yönetmen Claire Denis gibi Avrupa sineması ikonlarının filmlerinde yer alarak kendine oyuncu olarak bir kimlik geliştirdi. Bir süredir büyük stüdyo filmlerinden uzak duruyor olmasına rağmen yeni Batman filminde yer alacağının haberini duymuştuk. Şimdi de filmin çıkışı şerefine Pattinson'un en dikkate değer olduğunu düşündüğüm performanslarına dönüyor en iyi rollerini gözen geçiriyorum. Aşağıdaki liste Pattinson'un her rolünü kapsamıyor olsa da bence en etkileyici olanlarını içeriyor.

1. Good Time (2017)

Sınırlarda yaşayan ve takıntılı Connie Nikas karakteriyle, Pattinson Safdie kardeşlerin Good Time'ında kişisel görüşüme göre en iyi performansını sergiliyor. The Lighthouse ile benzer olarak bu noktaya kadarki kariyeri sadece bu filme bir önsözmüş etkisi yaratıyor ve The Devil All The Time ile beraber en nefret edilesi rolünü içeriyor. Good Time oyuncunun vizyoner yönetmenler ile bir araya gelerek sanatsal olarak başarılı ancak duygusal olarak kirli ve iğrenilesi bir rol ortaya koymasına olanak sağlıyor.

2. The Lighthouse (2019)

Birçokları Willem Defoe gibi usta bir oyuncu ile tek başına bir film sırtlama düşüncesi karşısında tökezleyecek olsa da, siyah beyaz psikolojik gerilim filmi The Lighthouse'da Pattinson Defoe karşısında ezilmemeyi başarıyor, hatta kendi performansını da akıllara kazıyor. The Lighthouse'daki performansı bütün acayip ve eksantrik karakterlerinin bir birikimi gibi hissettiriyor. Tuhaf karakterleri canlandırma sevgisi ile komedik zamanlaması bir araya gelerek takıntı, korku, öfke, delilik ve kafa karışıklığını toplayan bir portre sunuyor.

3. High Life (2018)

Claire Denis yönetmenliğindeki High Life hipnotik ve Pattinson'un sergilediği kişiliği kadar aldatıcı. Pattinson Monte'yi canlandırıyor. Monte ve kızı bir kara deliğe ulaşma amacıyla yola çıkan deneysel bir uzay görevinden tek hayatta kalanlar. Zor bir filmde bir o kadar zor bir rol ancak Pattinson her fiziksel detayı değerlendiriyor ve güçlü bir duygusal nüans sergiliyor. Monte'nin çevresindeki her şey yok oluşa işaret ederken bu çaresizlik Pattionson'un en usta performanslarından birisi ortaya koymasını sağlıyor.

4. The Rover (2014)

Avustralya çölünün kasvetli ve distopik arazisinde geçen Rover filminde Pattinson, tayfası tarafında arkada bırakılmış bir suçlu olan Rey karakterini canlandırıyor. Etkileyici fiziksel performansında Pattinson başta kötü olduğunu düşündüğümüz karakterini canlandırırken hiçbir detayı atlamıyor ve filmi çok daha üç boyutlu kılıyor.

5. The King (2019)

Pattinson'un The King'de ekrana çıkması bir saat sürse de yokluğunda sıkıcı bir tarihsel drama olan filme hayat getirmesi sadece birkaç saniyesini alıyor. Fransa veliahdı olarak performansı tam da gerekli miktarda delice ve sanki başrolü paylaştığı oyuncularla tamamen farklı bir filmdeymiş gibi hissediliyor. Belki de aslında filmin kendisi Pattinson'un ekrana çıkışından önce ve sonra bambaşka bir filme dönüşüyor.

6. The Devil All The Time (2020)

Pattinson'un canlandırdığı en nefret edilesi karakterlerden biri olan Vaiz Preston Teagarden, Tom Holland ve Bill Skarsgård gibi oyuncuları içeren Netflix yapımı The Devil All The Time'da filmin kötü karakteri. Tüm kariyeri boyunca film yıldızı imajından belki de en uzak olan karakteri canlandırdığı filmde normların dışındaki rollere olan sevgisini bir kez daha sergiliyor.

7. Tenet (2020)

Christopher Nolan'ın aksiyon filminde Pattinson Protagonist'in menajeri Neil'i canlandırıyor. Bu listede var oluşunun nedeni diğerlerinden ayrı olarak filmin içinde de filmden ayrı olarak kendine has havası olan bir performans olması. Aksiyon filmi içinde sırıtmıyor, ancak beklenilenden daha gizemli. Tabii ki Tenet'de ki diğer her şey gibi dudak uçuklatan setlerin gölgesinde kalıyor.