Sadakatsiz dizisi final bölümü üzerine
Volkan'sız yaşayamam diyen Derin'den, 'güneşi görsün ama gün yüzü görmesin' diyen Derin'e.
İki sezondur Çarşamba akşamları yayında olan Sadakatsiz dizisi geçtiğimiz Çarşamba akşamı final bölümünü yayınladı. Dizinin finali kimi izleyicileri memnun etse de kimilerinin de kafasında pek fazla soru işaretiyle yayın hayatını tamamladı. Ben de yüzeysel olarak kendi çapımda dizinin final bölümünü değerlendireceğim.
Öncelikle bu dizinin bir uyarlama dizisi olduğunu bilmeyen var mıydı bilmiyorum. İngiliz yapımı ‘Doctor Foster’ dizisinden uyarlamaydı Sadakatsiz. Ben açıkçası bu dizinin adını bile duymamıştım, Sadakatsiz dizisinin bu diziden uyarlama olacağını öğrenince hemen orijinal diziyi izledim –Diziyi çeşitli internet sitelerinde bulabilirsiniz-. 2 sezon 5’er bölümden toplam 10 bölüm zaten. Dizinin kısaca bizdeki ilk başlarına dönecek olursak fragmanları çok ses getirmiş ve ilgi çekmişti. İki sezondaki hikâyeden çok, final bölümünden bahsedeceğim; bölüm ilk etapta bir 20 yıl sonra sahnesiyle başladı. Arkada Asya’nın anlattığına göre biri ölecekti bu hikâyede, bunu zaten hepimiz baştan tahmin etmişizdir ve de kim olduğunu. Bölümün heyecanlı başladığını söyleyebilirim, Volkan Gönül hanım tarafından şikâyet edilip hapse gönderilir ve olaylar başlar. Derin de bunu yapanın annesi olduğunu öğrenince atlar arabaya ve sezon finali sahnesinde izlediğimiz uçurumun kenarına gider. Hadi bakalım, bir de Asya’yı arıyor yolda :) Şuna çok eminim ki onu orada bulabilecek tek kişiydi Asya. Derin artık iyice kendinden geçmiş, intiharın eşiğindeydi bayağı. Bu arada o sahnelerdeki ikilinin oyunculuğuna çok büyük hayran kaldığımı söylemeliyim ben de herkes gibi. Asya doktor ve bilgili olduğu için travma geçiren birine nasıl yaklaşılacağını da bildiğinden Derin’i bir şekilde ikna edip kurtardı oradan. Sonrası Derin 1 aylığına rehabilitasyona. Açıkçası baştan beri olması gereken de buydu, Derin’in gözünün açılması, öncelikle kendinin farkına varması ve uyanması lazımdı. O sahnenin devamında Gönül hanım’ın Asya’dan özür dilemesi ve gerçekten yaptıklarının da farkına varmış olması iyi bir adımdı. Hapisteki Volkan’a gelirsek daha da beter olsundu o adam gerçekten. Tüm dizi boyunca çoğunlukla ona, biraz da Ali’ye sövüp sayıp durduk. Haklı bir sitemdi bu. Her seferinde ‘beter ol Volkan’ dediğim oldu benim dizi ve bölüm boyunca.
Geleyim bölümün en güzel sahnelerinin olduğu yere, 1 ay sonrasında Derin’imizin iyileşip, uyanıp, gözünü açması ve gerçekleri görmesi. Biz bu sahneleri beklemişiz iki sezon boyunca. Welcome back Derin Güçlü! ;) Tabii ki ilk olarak yine Asya’nın kapısına gitmesi, ona teşekkürler etmesi senden hala nefret ediyorum ama öfkeli değilim, hafifledim, boşluktayım demesi. Evine gider gitmez de acil tarafından boşanma işlemlerini başlatmak istemesi, izlerken bir ‘helal olsun sana be Derin’ nidaları yükseltmedim değil ben de. Derin boşanma kararı vermişken şu harika replik de çok iyiydi; güneşi görsün ama gün yüzü görmesin istiyorum. Kesinlikle böyle olmalıydı bunun da sonu.
Ve o mezuniyet töreni sahnesi; asacağız bayrakları bekleyin. Asya’nın sırf oğlumun babası diye Derin’e dil döküp şikâyetlerini geri aldırtması, törenle aynı gün Volkan’ın hapisten çıkışı, bir kere insanda biraz utanma olur be Volkan’cım. O kadar şey yapmışsın, etmişsin, hala gidip olay çıkarıyorsun, gerçekten sana da yani ne desek çok boş hala. Yine gidip güzel bir anıyı berbat etmeyi başardın seni bir de ben tebrik ederim buradan. Devamında Derin’in elinde kanıt olmadığı için çok şanssızsın ama ben de seni aldattım repliğinde de şöyle bir anlam vardı; Volkan Arslan birey neymiş, kimse yaşattığını yaşamadan ölmüyormuş. -Mesajı aldığını da pek sanmıyorum ama- Sonra da hala Asya’ya evimize gidelim demesi yok mu? Yahu pes gerçekten! Çiçek gibi ilgi gösterince açılan, sevildikçe daha da neşe ve enerji saçan kadınları böyle delirtip sonra deli muamelesi yapıyorsunuz, bu sonlar size az bile.
3 ay sonrasına geliyorum şimdi, dizide benim en sevdiğim karakterlerden biri de Cavidan hanımdı kesinlikle. Dünya yansa umurunda olmayacak tek karakter Cavidan hanımdı resmen. Gönül’e herkes gider yine ben kalırım Gönül deyip gerçekten de bir tek onun kalması, Gönül’ün her zorluğunda yanında olması ve Gönül’ün de sonunda onu içten alması… Tekne sahneleri çok komikti bu arada, ondan sonra bir dünya turuna falan çıkmışlardır muhtemelen :) Demir ile Ali de İngiltere’ye bir gitmeliydi artık ki sonunda gittiler. Derin’in tamamen iyileşmiş olması ve twitter’da da dediğim gibi toksik ilişkiden kurtulup huzurlu ve sağlıklı bir ilişkiye başlaması beklediğimiz ve çoktandır olması gereken bir sahneydi. Asya’nın evi satıp gitmesi Volkan’ın da sürekli evin önüne gidip eski günlerini hatırlamak istemesi… Behlül’ler ölmez şekil değiştirir derken çok da haklıydı twitter kullanıcıları. Beter ol Volkan bir kez daha. Ve o 20 yıl sonrası sahnesi ve kafamızda kalan milyonlarca deli soru… En çok da merak ettiğim iki soru; Volkan nasıl ve ne zaman öldü, Asya evlendi mi kiminle oldu, sarı kafayla Nil’in çocuğu doğdu mu, Ceren bir başına İstanbul’da nasıl tutundu, Derya Kadir’le mutlu oldu mu? Bunun gibi daha birçok soru sayabilirim.
Hikâye genel olarak bilindik, klişe veya sonu tahmin edilebilir olsa da iki sezon boyunca aktı gitti ekranda. –onlardaki- 2 sezon 10 bölümlük bir diziden –bizdeki- 2 sezon 60 bölüm senaryo yaratabilen senaryo ekibini de överim buralarda. Kimi zaman klişelere düşse de, kısmen devamının, sonunun ne olacağını tahmin etsek de reytinglerde çok fazla düşüş yaşamadan iki sezonda diziyi bence zirvede bırakarak bitirdikleri için bir izleyici olarak ben tatmin oldum ve emeği geçen tüm herkese de minnettarım. Kamera önü-kamera arkası müthiş ekibe, diziyi mümkün kılan herkese bir izleyici olarak çok teşekkür ederim şahsen. Diziyi izleyip yazıyı buralara kadar okuyanlara da öncelikle teşekkür eder, isterlerse yorumlara kritiğe beklerim, biraz daha Asya över, Volkan çekiştiririz :))