Sadece Aşıklar Hayatta Kalır
Yüzyıllar boyunca insanların ruhunda misafir olmuş ruh eşleri.
"Bana dolanıklık teorisini anlat. Einstein'ın “uzaktan gerçekleşen olaylar eylemini”. Kuantum teorisi ile bağlantı var mı?”
-Hayır, sonuçta bu bir teori değil, kanıtlanmış. Dolaşık iki parçacığı birbirinden ayırıp ikisini de birbirinden ayrı yere koyduğunda evrenin iki ayrı ucuna da koysan birinde bir değişiklik yaptığında veya bir etkileşime soktuğunda diğeri de aynı şekilde değişir ve etkileşime girer.
-Evrenin iki ayrı ucuna koysan da mı?
-Evet"
Yönetmenimiz Jim Jarmusch'un kendi iç dünyasında sonsuzluk üzerine yayılan karakterleri üzerinde uzun bir yolculuğa çıkıyoruz öyle ki asırlar süren bir yolculuk. Karakterlerimizin yalnız, sakin, melankolik, bohem, karanlık ve tatminsiz bir vampir evreninde geçen hikâyelerine bir bakalım.
Karakterlerimizin yaşadıkları uzun ve sonsuz hayatları boyunca tarihi olaylara ve tüm felaketlere tanık olmaları eski dünya ile çağdaş dünya arasında somut olarak yaşam deneyimlemeleri ve teori de eleştirel bir şekilde dünyayı anlayabilmeleri beraberinde bir çok iç hesaplaşmayı ve kendi içlerinde derin bir sorgulamaya hatta buhrana teşvik ediyor.
Çiftimiz Eve ve Adam'ın sonsuz yaşamlarında yaklaşık 400 yıl boyunca karşılıklı aşkları hayatlarına ayrı ayrı ama bağlı olarak devam etseler bile devam etmiştir. Eve hayatını Fas'ın egzotik ve daha samimi bir limanı olan Tanca'da kendine özgü yarattığı küçük dünyasında kitaplar ve sanat ile vakit geçiriyor. Adam ise Detroit'te müzikleri ve içe dönük karanlık dünyasıyla tarih boyunca hayatta kalmanın dayanılmaz acısını hissetmektedir. Her şeyin üretildiği ve her şeyin tükendiği evrende kendi müziği bile bir süre sonra onda tatminsizliğe sebep olmaya başlamıştır. Çünkü her zaman daha iyisinin olduğu veya daha önceden yapıldığı bilgisine yıllarca sahip olması onun kusursuzluk ve biriciklik algısını tetiklemeye başlamıştır. İçerisinde bulunduğu bu durum sonuç olarak "olmamışlık" melankolisini derinden hissetmesine ve sorgulanmasına sebep olmuştur.
Evet asıl meselemize gelelim film tam olarak bu noktada bize bir şeyleri hem haykırıyor hem de derşn bir sessizlik içinde düşündürüyor. Vampir aşıklarımızın bu sonsuz girdap içinde yaşamlarında tüm deneyimlere doymuş, hatta gün boyunca okumalardan, müziklerden, toplumsal değişimden, yaşamdaki kısır döngüden ve yeni çağdaş toplumun yeni kurallarından sık sık feryat etmelerine rağmen yaşadıkları süre boyunca bir yerde bu kadar tezatlığın, sıkılmışlığın ve tatminsizliğin vampirlerin bile içinde bir noktada yalnızlık senfonisini dürtmüştür. Aşk onların dünyalarında ki derin duygusallığı tamamlayarak yüzyıllarca aşık olabilmenin var olabilceğini ve bize vaaayy be! dedirten derin bağlara sahip oluyorlar. Aşk her dönemde, dünyada hatta ölümsüz kalmaya karşı bile kişinin yaşamında tüm depresif ve olumuz durumlara rağmen insanın sahip olduğu iyileştirici ve etkileyici bir güç olmaya devam ediyor...
" Dolaşık iki parçacığı birbirinden ayırıp ikisini de birbirinden ayrı yere koyduğunda evrenin iki ayrı ucuna da koysan birinde bir değişiklik yaptığında veya bir etkileşime soktuğunda diğeri de aynı şekilde değişir ve etkileşime girer." Yüzyıllar boyunca insanların ruhunda misafir olmuş ruh eşleri... Aşkları klişelerin gerçekleri olmuş asırlarca süren ve bitmeyen. Aşkı sonsuz bir güce indirgeyip bizi gotik ve fazla sorgulayıcı bohem bir evrende kendi tarzında ağırlayan Jim Jarmusch'a sevgiler...
Bonus: Filmimizin girişi tam anlamıyla sanatsal bir görsel şölen. Tilda Swinton bize resmen göz kırpıyor. Filmin ikonik müzikleri ile birlikte sonsuz ve bohem bir dünyada doğru yolculuk ediyoruz.
https://open.spotify.com/playlist/0o5pfbBFqJqZhTTYiKfbZN?si=2dc42dbe95394bb4