Yanlış Hapı Yutmak

Feminizme karşı yanlış temeller üzerine örülmüş bir mücadele.


Günümüzde, Wachowski'lerin 1999 yapımı filmi Matrix’ten referansla dikkatleri üzerlerine çeken bir hareket ortaya çıktı: Red pill’ciler! Filmde Morpheus'un, Neo'ya sunduğu kırmızı ve mavi haptan referansla kendilerine bir yol çizen bu grup, kırmızı hapı alıp bir uyanışa geçmekten ve etraflarını saran dayatmalardan kurtulmayı hedefler.



Peki, onları uyutan düzeni nasıl tanımlıyorlar? Günümüzde geleneksel kadın-erkek ilişkisi değişmiş ve toplum, kadınların yararını gözeten bir hâle gelmiştir. Sistemin bütün çarkları, erkeği duygusal ve finansal açıdan sömürmektedir. Kadınların faydasına işleyen toplumda erkekler, geleneksel masküleniteyi yaşayamamakta ve betalaşmaktadır. Amaç, alfa olmak ve erkeklerin kendini gerçekleştirebileceği bir toplumu dönüştürmektir.


Madem toplum kadının çıkarına işliyor, biraz istatistiki verilere bakalım. International Labour Organization’ın (ILO) verilerine göre, dünya genelindeki çalışmak isteyen kadınlar, erkeklere göre iş bulmakta daha fazla zorluk çekiyor. Bu sorun, özellikle Kuzey Afrika ve Arap ülkelerinde belirgin; burada kadın işsizlik oranları %20'nin üzerine çıkıyor. Hem kadınlar hem de erkekler için güvencesiz istihdam yaygın olsa da, kadınlar belirli türdeki güvencesiz işlerde daha fazla temsil ediliyor. Erkekler daha çok kendi ekonomileri için çalışırken, kadınlar hane halkına veya akrabalarının işlerine yardım etme eğiliminde oluyor (ILO, 2022).


2022 yılında dünya genelinde yaklaşık 48.800 kadın ve kız çocuğu, eşleri veya diğer aile üyeleri tarafından öldürüldü. Bu da, ortalama olarak her saat, beşten fazla kadının veya kız çocuğunun kendi ailesinden biri tarafından öldürüldüğü anlamına geliyor (UN, 2022).


Küresel olarak, tahmini 736 milyon kadın—neredeyse her üç kadından biri—hayatında en az bir kez fiziksel ve/veya cinsel partner şiddetine, partner dışı cinsel şiddete ya da her ikisine maruz kalmıştır (15 yaş ve üzeri kadınların %30'u). Bu rakam, cinsel tacizi içermemektedir. Şiddete maruz kalan kadınlarda, şiddet görmeyen kadınlara kıyasla depresyon, anksiyete bozuklukları, istenmeyen gebelikler, cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar ve HIV oranları daha yüksektir ve şiddetin sona ermesinden sonra da devam edebilen birçok sağlık sorunu görülebilir (UN, 2022).


Kadın hakları mücadelesi, geçmişten günümüze sürdürülen ve bir miras niteliği taşıyan, genişleyen, değişen ve çağa uyum sağlanan canlı bir süreç olarak değerlendirilebilir. Kadın mücadelesi, patriyarka altında ezilen herkesi kapsayan bir varoluş ve hak mücadelesidir. Bu, kadınlar ve LGBTİ+ bireylerin, toplumda kendilerini görünür kılabilecekleri ve seslerini duyuracak bir alan yaratma mücadelesidir.


Çocuk yaşta evlilikler, eğitime erişimdeki eşitsizlikler ve LGBTİ+ bireylerin yaşadığı şiddet, iş bulamama ve hayatın her alanında karşılaştıkları eşitsizlik ve mağduriyetlerin verilerini ve örneklerini paylaşmaya kalkarsak, bu yazının sonu zor gelir. Ancak, bu bilgilere ulaşmak hiç de zor değil. Yeter ki kendimizi inandıracak bir hikâye yaratmak yerine, gerçeklerle yüzleşecek cesareti bulabilelim. Delüzyonunuzdaki sistemi inşa edenler, aslında sistemi değiştirmeye çalışanlardır. Günaydınlar dilerim.