Samimiyet

Samimiyetle atılan her adım iyiliğe götürür.

İnsanoğlu, çoğu zaman bulunduğu ortamda fark edilmek ister. Değer görmek, sevilmek, el üstünde tutulmak, insanın içindeki temel arzulardan biridir. Ancak bu arzular, insanın bulunduğu ortamdaki samimiyet ve değerlerle şekillenir. Kullanıldığını düşündüğü bir yerde kendisini huzursuz hisseder, menfaat göremediği bir durumda ise uzaklaşma eğilimine girer.

Samimiyet, nadir bulunan bir değerdir. İnsanlar arasında samimi ilişkiler kurmak, güven inşa etmek zaman alır ve özen ister. "Herkesle dost olma, herkesle samimi olma." öğüdü, bu samimiyetin değerini vurgular. Samimiyet içten gelir, yapmacık değildir. Allah'a bile samimi olamayan insanların insanlar arasında samimiyet kurmaları zorlaşabilir.

Allah rızası için yapılan her şeyin özel bir değeri vardır. Ancak bu, insanın kendi benliğini ortadan kaldırmak ve sadece Allah'ın rızası için hareket etmek anlamına gelir. Bu durum, kişinin içsel bir yolculuğunu ve nefsinin egemenliğini aşma çabasını içerir. "Ben senin için yaptım Rabbim." diyebilmek samimiyetin en derin huzurunu tatmaktır.

İnsanoğlu hayatında birçok şeyi yapar: sevdiği kişilere zaman ayırır, hediye alır, onlar için çaba sarf eder. Ancak sorulduğunda, insan kaç kişi için gerçekten kendisinden vazgeçtiğini düşünür? İşte burada Allah'ın kudreti ve yüce sevgisi devreye girer. Allah için adım atmak, kendisine samimi bir kul olmak, insanın içsel bir çaba ve sadakati gerektirir.

Cevaplar, her birimizin kalbinde gizlidir. İyi niyetli olabiliriz, ancak insan doğasındaki zorluklar ve nefsin egemenliği samimiyetin önündeki engellerdir. Her birimiz bu içsel mücadelede kendi yolumuzu bulmak, samimiyetle yaklaşmak için çaba sarf etmeliyiz.