Savaş Foto Muhabirliğinde Etik

Savaş Foto Muhabirliğinde Etik

Savaş foto muhabirliği savaşa ilişkin kanıt üretebilen bir “tanık” olarak kabul edilmektedirler. Ancak gazeteciliğin doğasında birçok etik sorun bulunmaktadır. Basın fotoğrafçılığında ki etik değerlere ve sorunlara bakmamız gerekirse ise; ilk olarak tarafsızlık, nesnellik ve gerçeklikten bahsetmemiz gerekmektedir. Bir diğeri ise günümüz teknolojisi ile birlikte artmaya başlayan fotoğraflara yapılan müdahalelerdir. Çekim sırasında, öncesinde veya sonrasında fotoğrafa yapılan bütün uygulamalar müdahale içermektedir. Fotoğrafların renk, kontrast ve parlaklığı gibi değişimlerde bulunmak medya kuruluşları tarafından etik olarak sorun olmazken, fotoğraftaki objeleri silme, obje ekleme veya objelerin yerini değiştirme etik dışı kabul edilmektedir. Etik dışı müdahalelerin olduğu fotoğraflar tespit edildiğinde ise gerekli yaptırım uygulanmaktadır. Buna örnek olarak, Pulitzer ödüllü freelance foto muhabiri Narciso Contreras’ın, 2013 Eylül’ünde Suriye’de çektiği fotoğraf gösterilebilir. Contreras, Photoshop programı yardımıyla kadrajdaki bir objeyi silmiş ve yerine başka bir arka plan görüntüsü yerleştirmiştir. Associated Press (AP) ise fotoğrafı fark etmeden yayınlamıştır. Bu durum anlaşıldıktan sonra AP bunu etik dışı bularak, Contreras’la ilişiğini kesmiş ve tüm fotoğraflarını arşivinden çıkarmıştır (Dailymail, 2014).

"Narciso Contreras’ın, 2013 Eylül’ünde Suriye’de çektiği fotoğraf. Sağ taraftaki fotoğrafta kamera silinmiştir."


Fotoğraflardan tarihin görsel parçaları olduğu için de tarafsız olmaları beklenir. Foto muhabiri, olayları fotoğraflar aracılığıyla herhangi bir müdahalede bulunmadan ve olabildiğince tarafsız olarak aktarma; sansür ve oto sansürle mücadele etme sorumluluklarını taşımaktadır (TGC, 2017). Ancak, fotoğrafçının çekim esnasındaki bakış açısından bulunduğu tarafa, editörlerin seçimine ve medya patronlarının onayına kadar birçok etken vardır. Bu etkenler ile birlikte fotoğrafta tam bir tarafsızlık sağlanamaz. Fotoğrafçıların bulundukları ortamdaki psikolojileri düşünülmeden direkt olarak onlardan "tarafsız" fotoğraflar beklemek büyük bir hataya düşmek olacaktır. Foto muhabirinin kendi duygu ve düşüncelerini, estetik yorumunu, deneyimlerini işe karıştırmadan savaş gibi insanlık dramı içeren bir ortamda nasıl çekim yapabileceği de tartışmalı bir konudur (Çubukçu,2005:59-60). Bunun dışında, savaş ve şiddet içeren görüntülerinin sürekli çekilmesi ve servis edilmesi başlı başına bir etik sorun olarak kabul edilmektedir.

Savaş sırasında ortaya çıkan fotoğrafların sansür, oto sansür, manipülasyon ve propaganda unsuru olarak kullanılması gibi etik dışı kabul edilen olguların savaş sürecinde sonuçları çok fazla görülmektedir. Özellikle savaşın devamlılığının sağlanması, tarafların manipüle edilmesi ve bunun bir sonucu olarak şiddet eğiliminin artması gibi durumlar bu etik dışı davranışların bir sonucudur. (Erol, 2017, s.12) Bu nedenle savaş muhabirlerinin öncelikli olarak etik kurallara çerçevesinde çekmiş oldukları fotoğrafların bu amaçla kullanılmasına karşı bir duruş sergilememeleri gerekmektedir. Fotoğrafların propaganda unsuru olarak kullanılmaması ve manipülasyona uğratılmaması fotoğrafçıların görevlerinden biridir. Dolayısıyla, bir savaş foto muhabiri için birincil etik sorumluluğun, savaştan değil “barıştan yana” bir foto muhabirliği yapmak olduğu söylenebilmektedir (Çubukçu, 2005:46). Fotoğrafların bu tür kırıcı ve ayırıcı kullanılmaması nedeniyle birçok etik kural belirlenmiştir.

Basın alanında belirlenmiş olan etik kodlar genellikle doğruluk, nesnellik, tarafsızlık ve denge gibi unsurları kapsamaktadır. Bu etik kodların uygulanış biçimleri farklılık gösterse de hatta bazen uygulanılmasa bile bu alanda görev alan kişilerin bilmesi gerekmektedir. Savaşta her iki tarafa eşit uzaklıkta durma yani tarafsızlık ilkesi benimsenerek uzlaşmacı ve barışçıl bir yol izlenilmelidir. Bu iki tarafa da ses olmaya çalışarak sağlanabilir. Doğruluk ilkesi ise, gerçeği çarpıtmadan ve müdahale etmeden insanlara aktarmayı içermektedir. durumunu özetlemektedir. Bu etik ilkeler doğrultusunda foto muhabirlik, oto sansür ve sansürle mücadele etmelidir.

Bu etik kodlar haricinde savaş fotoğrafçılığında bir başka etik sorun kanlı, aşırı şiddet içerikli, kısacası şok etkisi yaratabilecek fotoğrafların yayınlanmasıdır. Trajedinin fotoğraflanması insan üzerinde çeşitli etkilere yol açabilmektedir. Kanlı ve aşırı şiddet içerikli fotoğrafların bireylerde uyandıracağı öfke, haz, tiksinti, acı, üzüntü, duyarlılık, acıma gibi tepkiler, ideolojik, kültürel, sosyoekonomik, coğrafi farklılıklara göre değişmektedir. (Demirel, Uluç, 2017, s.77) Kan ve vahşet gösterilen fotoğraflarda bu fotoğraflardan kaynaklı oluşabilecek etkiler göz önüne alınmalıdır. Çünkü bu fotoğraflar eğer yanlış bir mesajla verilirse etkisi yeterince çarpıcı olmayacaktır. Bir farkındalık oluşturmak yerine normalleştirme algısı yaratabilir. Bir bakıma, özellikle haber ve savaş fotoğrafçılığında kan varsa manşet vardır fikri benimsenmiştir (Ersoy, 2014). Bu tutum ise etik kuralların çok dışındadır. Bu ucuz diye adlandırılabilecek fotoğrafçılığı yapmamak adına etik kurallara sıkı şekilde uyulmalıdır.