Sempatik Büyü

Büyünün Yasaları

Büyü, kökeni çok eski tarihlere dayanan ve birçok inanç sisteminde bahsolunan, insanların doğaüstü yöntemlerle dünyadaki olayları etkileyebildiğine inanılan uygulamalardır. Çeşitli sözcükler, semboller, yazılar, hareketler veya gereçler aracılığıyla gerçekleştirilen bu pratikler, günümüzde modern bilim tarafından reddedilmesine karşın birçok kesimin inançlarının bir parçası olmayı sürdürür. Bu kesimlerce oldukça karmaşık bir dünyası olduğu kabul edilen büyülerin, birçok farklı türü ve yöntemi bulunur. Bunlardan biri de sempatik büyüdür.

Nedir Bu Sempatik Büyü?

Taklit büyüsü olarak da geçen bu büyü türü temelde birbirinden uzak nesnelerin birbirini etkileyebildikleri anlayışı üzerinde şekillenir. Örneğin bir varlığın, bir zamanlar parçası olmuş şeylerle -dökülmüş saçları gibi- veya kendisine yakın olmuş nesnelerle arasında bir bağ olduğu inancından yola çıkılarak yapılan büyüler, sempatik büyüdür. Bunun yanı sıra sadece büyü yapılacak varlığı temsil etmesi amacıyla seçilen bir nesneyle de bu büyüyü gerçekleştirmek mümkündür.

Sempatik bağlara duyulan inançtan doğan bu büyü türünü daha iyi açıklayabilmek adına James George Frazer'ın yazdıklarını incelemek oldukça faydalı olacaktır.

Frazer'ın Sempatik Büyüsü

Sempatik büyü konseptinden ilk bahsedenlerden biri, Sosyal Antropolog James George Frazer'dır. Frazer, The Golden Bough kitabında sempatik büyüyü, benzerliğe dayanan ve temasa/bulaşmaya dayanan olmak üzere iki alt kategoriye ayırmıştır. Bu kategorilerden şu şekilde bahsetmiştir:

Büyünün dayandığı düşünce ilkelerini analiz edersek, bunların muhtemelen ikiye ayrıldığını göreceğiz: birincisi, benzerin benzeri etkilemesi; ikincisi, bir zamanlar birbirleriyle temas halinde olan şeylerin, fiziksel temas kesildikten sonra bile uzaktan birbirlerine etki etmeye devam etmesi. İlk ilkeye Benzerlik Yasası, ikincisine ise Temas veya Bulaşma Yasası denebilir. Büyücü, bu ilkelerin ilki olan Benzerlik Yasası'ndan, onu sadece taklit ederek istediği etkiyi yaratabileceği sonucunu çıkarır: ikincisinden, maddi bir nesneye yaptığı her şeyin, nesnenin bir zamanlar temas halinde olduğu kişiyi, ister vücudunun bir parçası olsun ister olmasın, eşit şekilde etkileyeceği sonucunu çıkarır. ¹

Temas/Bulaşma Yasası

Türkçe'ye Altın Dal ve kısaltılmış bir versiyonu Tabu ismiyle çevrilen kitabında Frazer, bu büyüye dair örnekleri ve kişilerin aldıkları önlemleri okuyucuya sunar. Saçın Tabulaştırılması ile Kesilen Saç ve Tırnakların Atılması bölümlerinde, vahşi insanın kendisiyle bedeninin parçaları arasındaki sempatik bağının, fiziksel bağ koptuktan sonra da sürdüğüne inandığını ve bu yüzden bu parçalara verilecek zararın doğrudan kendisini etkileyeceğini düşündüğünü anlatır. Frazer, geçmiş tarihlerde insanların, özellikle de soyluların, sempatik büyüye ne denli inandığını ve bu büyüden ne kadar korktuklarını kitaptaki şu anlatısıyla gözler önüne serer:

Frank krallarının saçlarını kesmelerine asla izin verilmezdi; çocukluklarından itibaren saçlarını uzatmak zorundaydılar. Omuzlarında süzülen uzun bukleleri yok etmek, tahta çıkma haklarından vazgeçmek anlamına gelirdi. Kötü kardeşler Clotaire ve Childebert, ölen kardeşleri Clodomir'in krallığını arzuladıklarında, küçük yeğenlerini yani Clodomir'in iki oğlunu ele geçirdiler; bunu yaptıktan sonra çocukların Paris'teki büyükannesi Kraliçe Clotilde'e bir makas ve bir kılıç taşıyan bir haberci gönderdiler. Elçi makası ve kılıcı Clotilde'e gösterdi ve çocukların saçlarının kesilip yaşaması ile kesilmeyip öldürülmesi arasında karar vermesi gerektiğini söyledi. Gururlu kraliçe, torunları tahta çıkmayacaksa, saçlarının kesilmesindense ölmelerini tercih edeceğini söyledi. Ve acımasız amcaları Clotaire tarafından öldürüldüler. ²

Frazer'ın Frank kralları üzerinden verdiği bu örnek ile ilkel kabilelerin saç ve tırnaklarla ilgili tabuları, sempatik büyünün Temas/Bulaşma Yasası ilkesine dayanan korkuyu ifade eder. Şayet insanın bedenine ait parçalar veya eşyalar büyücülerin eline geçerse, kurbanlarının ölümüne dahi neden olabilecek büyüler yapmaları söz konusuydu. Bu yüzden insanlar, bu büyüden korunmak için kestikleri saçlarını veya tırnaklarını özel ve güvenli yerlerde saklardı.

Benzerlik Yasası

Sempatik büyünün bir diğer ilkesi olan Benzerlik Yasası'nda, Temas Yasası'nın aksine büyülenmek istenen kişiye ait vücut parçaları veya eşyalar gerekmez. Kişiyi temsil edecek gereçler, büyü yapmak için yeterlidir. Kişiyle arasında bağ oluşturulan bu eşyalara uygulanan her şeyin, aynen kişinin başına geleceğine inanılır. Bu yönteme verilebilecek en iyi örnek ise Voodoo bebekleridir.

Voodoo bebekleri, büyülenecek kişiyi temsilen kullanılan aracılardır. Aradaki bağın dolayısıyla büyünün etkisini artırmak için çeşitli eşyalarla kişiselleştirme imkanı olmasına karşın zorunlu bir adım değildir. Temsilci olan Voodoo bebeğinin üzerinde yapılan işlemlerin tamamının, temsil ettiği kişiye etki ettiğine inanılır. Bebeğe iğneler batırmak veya bağlamak gibi çeşitli yollarla yapılan büyü, gerçek kişinin fiziksel veya zihinsel sağlığını etkileme amacı taşır.

James George Frazer'ın ortaya koyduğu bu ilkeler, sadece sempatik büyüyü değil tüm bu büyü inancı kavramını analiz edebilmek açısından önemli bir zemin sunar. Geçmişten günümüze dek derin kökleri ve karmaşık sistemiyle varlığını sürdüren bu inancın incelenmesi, kültürel ve toplumsal dinamikleri yorumlayabilmek ve insanlık tarihinin birtakım bölümlerini anlamlandırabilmek için önemli bir pencere açar.