Sessiz Gemi Şiirinin İmkansız Aşk Hikayesi

Sessiz Gemi şiirinin ölümü anlattığını düşünürdük. Halbuki imkansız bir aşkı anlatırmış. Yani dolaylı yoldan ölüm sayılır.

Bu blog yazımda Yahya Kemal’in Sessiz Gemi adlı şiirinin hikayesinden bahsedeceğim.

Öncelikle bu hikayenin kahramanlarına bakalım. Şiirin yazarı Yahya Kemal, o zamanlarda bahriyeli olan Nazım Hikmet ve de güzelliği dillere destan, aynı zamanda da Nazım Hikmet’in annesi olan Celile Hanım.


Celile Hanım 1900’lerde Osmanlı’nın meşhur bir valisinin oğlu Hikmet Bey ile evleniyor. 1916 yılında eşiyle arasında uyuşmazlıklar başlıyor. Bu sırada genç delikanlı Nazım Hikmet bahriyeli, şairimiz Yahya Kemal ise onun şiir hocası. Bu yüzden eğitim almak/vermek için Nazım’ın evinde buluşuyorlar. Gel zaman git zaman, zaten evliliği de kötü giden Celile Hanım ile Yahya Kemal arasında bir aşk filizleniyor. Sonunda eşi ile iyice kötü olan Celile Hanım boşanıyor.



Celile Hanım ve Yahya Kemal’in aşkı Nazım’ın öğrencisi olduğu Bahriye Mektebi’nde duyuluyor. Dedikodular almış başını gidiyor. Nazım Hikmet bu dedikoduları duyuyor ama bir şey diyemiyor. Hocalara saygı oldukça önemli o zamanlarda. Öyle ki Necip Fazıl, Yahya Kemal'e (o dönemde Yahya Kemal, Fazıl’ın da hocası) bu konuda iğneleyici konuştuğu için okuldan ceza alıyor.  Sonunda Nazım, hocasıyla nasıl konuşacağına karar veriyor ve yine bir gün derse girdiğinde hocasının ceketinin cebine şu sözlerin yazdığı bir not bırakıyor.

“Hocam olarak girdiğiniz bu eve, babam olarak giremeyeceksiniz.”



Yahya Kemal’in evlilik korkusu, genç Nazım’ın bu sözleri ile birleşince aşkın mutlu son ile bitmeyeceğini anlayabiliyoruz. Bu olaydan sonra Yahya Kemal, Celile Hanım’dan uzaklaşıyor ve evlilikten korktuğunu dile getiriyor. Sonunda Cemile Hanım, önce Heybeliada’da, daha sonra da Paris’te yaşamaya başlıyor.


Yahya Kemal ile son kez görüştükleri Sirkeci Garı’nda ona çiçek veren Celile Hanım, oradan Paris’e gidiyor.

Yahya Kemal, Celile Hanım’dan sonra vefat ediyor ve notları arasından kurumuş yaprağın ve notun olduğu bir zarf çıkıyor. Şöyle yazıyor o zarfta:

“Bu zarfın içindeki hatıra, 19 Ağustos 1930’da Sirkeci garında gece saat 10’da veda ettiğim aziz bir kadının göğsündeki çiçektendir… Koparıp verdiği bu ili yaprağı daima muhafaza edeceğim…”

İşte Yahya Kemal’in ünlü şiiri Sessiz Gemi, büyük aşkı Celile’nin vapurla adadan ayrılıp İstanbul’daki evine dönerken yaşadığı hisleri anlatıyor.


Not:

Bu büyük aşka rağmen Celile’nin, hapisteki oğlu Nazım için yardım istediği ama Yahya Kemal’in olumlu ya da olumsuz geri dönüş yapmadığı söylenir. Başka bir rivayete göre ise Celile Hanım kör olmuş, Galata’nın önünde imza toplarken Yahya Kemal önünden hızlıca geçip görmezden gelmiştir.

Aşk diye bir şey gerçekten var mıdır, varsa biter mi, yoksa bu hissedilenler ya da yaşananlar nedir bilinmez ama Yahya Kemal her şeye rağmen Celile Hanım’a bu şiiri yazmıştır. Daha sonra Müslüm Gürses, Hümeyra, Sertap Erener, Yaşar ve daha birçok sanatçı şarkısında bu aşkı anmıştır.

 

SESSİZ GEMİ


Artık demir almak günü gelmişse zamandan

Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.


Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;

Sallanmaz o kalkışta ne mendil, ne de bir kol.


Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,

Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli,


Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu!

Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu.


Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;

Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler.


Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden,

Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden.


YAHYA KEMAL BEYATLI