Sezonun En "GIRLY" Dizisi: Hasçelikler and the City
Erkek dünyasından, erkek medyasından sıkıldık! Mizahı kendi tekelinde zanneden erkekleri sinirlendiren isim, Sude Belkıs.
Son zamanlarda herkesin dilinde olan, kızların aralarında ortak bir dil yaratıp çok sevdikleri, erkeklerin neden bu kadar sevildiğini anlamadığı o dizi hakkında konuşmak istiyorum fakat bunu kadın-erkek perspektifinden ele almak istiyorum çünkü popüler olduğundan beri dizi hakkında yeterince yazıp çiziliyor, ben de bu yönünü ele almak istedim, çünkü bu konuda sosyal medya ikiye bölünmüş durumda.
Sude Belkıs 2020'deki Twitch yayınlarından beri takip ettiğim bir isim. Enerjik, şen şakrak, mizahı mizojin ve homofobik noktadan bizim tarafa çekip komik olmayı başaran, bu yüzden de erkeklerin gözüne çok batan bir isim. Özellikle bir kadının tek başına bu kadar mizahi içerik üretmesi, kadınlar tarafından bu kadar sevilmesi erkekleri sinirlendiriyor bir hayli. Çünkü erkeklere göre mizah onların tekelinde ve bir kadın mizah yapamaz.
Hasçelikler And The City şöyle başlıyor: Sude ve arkadaşları tanımadıkları birinin düğününe gitmek istiyorlar ve bunun için de kendilerine birer karakter yaratıp bunu doğaçlama bir şekilde oynuyorlar. Sonrasında bu karakterler çok seviliyor ve devam bölümleri isteniyor. Şu an ise en son 7. bölümü yayınlanan bir diziye dönüşüyor.
Bence bu kadar sevilmesindeki en önemli etkenlerden birisi bu kadar doğal ilerlemesi. Sude gerçekten çok iyi bir gözlemci ve bence biraz da kendi karakterlerini kendi içlerinde taşıdıkları için bu kadar iyi oynuyorlar ve doğaçlama replikleri sosyal medyada meme'leşiyor.
Peki erkeklerin neden bu kadar sevildiğini anlamadığı şey ne? Bence öncelikle hepimizden bir şey taşıyan karakter bizi diziye en çok bağlayan şey: Neslihan Hasçelik. Neslihan çok tatlı bir oversharing bağımlısı, muhafazakar bir ailenin en küçük kızı. Özellikle bu konumdaki kızlar onu çok daha iyi anlıyorlardır diye düşünüyorum.
Nesli o ortamda nefes almaya çalışan, kendine nefes alacak küçük alanlar yaratıp onlarla mutlu olan, aslında hepimizin zamanında olduğu ve şu an da içinde derinlerde bir yerde taşıdığı biri. İzlerken bu kadar kendimizi özdeşleştirmemiz, onu bu kadar anlamamız bundan kaynaklanıyor.
Gelelim Neslihan'ın kuzeni Buse'ye. Buse sanırım son bölümle biraz daha anlaşıldı. Aslında gıcık bir karakter olan, Neslihan'a sürekli kazık atan, gözü açık bir karakter Buse. 7. bölümü izlediğimizde ise hayatında en az bir kere kendi kendine deliren her kız Buse'ye farklı bir gözle bakıyor.
Ailemizin ablası Fatoş Hasçelik, aslında 6. bölümdeki rüyasına göre bence kendisine Fatma denilmesini tercih ederdi. Rüyasına baktığımızda düzenli bir işi ve kariyeri olmasını hayal ediyor ama hayat şartları onu şu an bulunduğu konuma itmiş. Lise aşkı Bedri'yle mutsuz bir evlilik sonrası yeni boşanmış, Neslihan'a çok düşkün, kardeşini koruyup kollamak isteyen ama zaman zaman da sıkan bir abla Fatoş.
Herkesin kolektif bir şekilde aşık olduğu karakter Caka ise sanırım hepimizin hayalindeki erkek. Sude'yi düşünüyor, ona kıymet veriyor ama sanırım hepimiz o zamanlarda Samet gibi "hayırsız" tiplere vurulmuş, Caka'ların değerini bilememişizdir.
Güncel TV dizilerinde toplumun gerçeklerinden uzak ağa/mafya hikayeleri konu alınırken bu kadar içimizden, bu kadar doğal karakterler izlemek herkese ilaç gibi geldi. Kızların kendi aralarındaki ortak dile ve ortak deneyimlere hitap eden, kendi hayatlarını izliyor gibi hissettiren; bu yüzden de kendilerini fazlasıyla özdeşleştirdikleri bu diziyi izlemeyi erkekler şiddetle reddediyor; izleyenler de övgülerle değil eleştirilerle dizinin ismini anıyor. Aslında onların anlamaması ve sevmemesi bizim daha çok sevmemizi sağlıyor olabilir.
Tamamen erkeklere, erkek duygularına, erkek diline, erkek zihnine hitap eden bir medya mevcutken kadınlara hitap eden bir diziyi izleyip kendi aralarında konuşmak kadınlara "girls girl" hissettiriyor. Umarım dizi çok uzun soluklu olur, Sude başka yetenekli kadınların da böyle özgün içerikler üretebilmeleri için onlara varlığıyla cesaret verir. Daha fazla böyle içerik görmek istiyoruz; erkek medyasından fazlasıyla sıkıldık.
Nesli'nin içindeki ne kadar kazık yese de koruduğu masumluğunu, Buse'nin yaşadığı değersizlik hissini yansıtış biçimini, Fatoş'un sırtındaki sorumlulukları görüyor ve onları anlıyoruz. Kadınları anlamaya çalışmayı reddeden, iç dünyamızdan bu kadar bihaber erkekleri de Hasçelikler izlemeye davet ediyoruz. GO GIRLS!