Şimdi ya da Asla
"Öldüğünde gözleri kapalı, gönlü ardına kadar açıktı..."
Hayatında yapamadığın ne varsa üç ay içinde gerçekleştirme şansın olsaydı ne yapardın? Tek seçeneğin var: Şimdi ya da asla...
Hayatımız boyunca faklı şeyler yaşamak, kısacık hayatlarımıza birçok şey sığdırmak isteriz. Bunun için belki zihnimizde belki yazarak sayfalarca uzayan giden listeler hazırlarız. Ancak çok azımız listemizdekileri gerçekleştirme şansı bulabilir. Bazılarımız buna imkan bulamaz bazılarımız ise zaman. Bu konuyu hem eğlenceli hem de dramatik bir şekilde işleyen güzel bir film önerim var sizlere bugün.
2007 yapımı The Bucket List (Şimdi ya da Asla) bizlere, bir yandan "hayat akıp giderken ben ne yapıyorum?" diye sorgulatırken bir yandan da zamanımızın ve elimizdekilerin kıymetini hatırlatan hayatın içinden bir film.
Başrollerinde Jack Nicholson ve Morgan Freeman'ın yer aldığı film; zıt karakterli ve farklı gelir seviyelerine sahip Carter Chambers (Morgan Freeman) ve Edward Cole'un (Jack Nicholson) yaşamlarının 3 ayını konu alıyor. Carter Chambers, tarih profösörü olmak isterken çok genç yaşta ağır sorumluluklar almak zorunda kalarak eğitimin yarıda bırakmış biri. Hayatının 45 yılını otomobil tamircisi olarak geçirmiş. Edward Cole ise hırslı ve gözü pek bir milyoner şireket sahibi. Bu iki yaşlı adamın tek ortak noktası ise kanser tedavisi görmeleri ve tedavi sürecinde aynı hastane odasını paylaşmak zorunda kalmaları. İlk anda birbirlerine pek ısınamasalarda Carter'ın yazdığı öte alem listesini Edward'ın okumasıyla derin bir dostluk bağının temelleri atılır. Edward'a göre bu liste öte aleme bırakılmamalı. Kısıtlı zamanları olsa da bolca parası olan Edward, Carter'ı da ikna eder ve listeyi hayata geçirmeye karar verirler.
Listede yer alan maddeler şunlardır;
· Sırf hayrına bir yabancıya yardım etmek
· Gözlerimizden yaşlar gelene kadar gülmek
· Haşmetli bir şeye şahit olmak
· Paraşütle atlamak
· Shelby Mustang kullanmak
· Dünyanın en güzel kızını öpmek
· Dövme yaptırmak
Ardından listedekileri gerçekleştirmek için kısa bir yolculuğa çıkarlar. Bu süreç, Carter'a ailesinin önemini tekrardan hatırlarken, Edward'ın ise hayatındaki tek önemli şey olan kızıyla barışıp bir araya gelmesine vesile olur.
Yolculuk esnasında Carter, Edward’a şu soruları sorar: Hayatta hiç mutluluğu buldun mu? Varlığın bir başkasına mutluluk getirdi mi? Böylece bu listenin, bu iki adamın yaşamlarında ulaşmak istedikleri ortak şeyi simgelediğini görürüz: Gerçek mutluluğu yakalamak…
Listede birçok madde olsa da ilk üç madde tüm yolculuğun ve kurulan bu dostluğun özünü gösterir bizlere. Böylece birbirlerini daha önce hiç görmemiş, farklı yaşam tarzlarına sahip bu iki adam sadece bir aradayken gözlerinden yaşlar gelene kadar gülüyor ve birer yabancı olarak birbirlerine hayrına yardım ediyorlar. Ve... her ikisi de haşmetli bir şeye şahit olacak şekilde Himalayaların zirvesinde dünyadaki hayatlarını noktalıyorlar.
Hayat, zaman su gibi akıp geçerken çok da anlayamadığımız çoğu zaman bize durup düşünme fırsatı vermeyen hızlı bir maraton aslında. Bu hayatı yaşmak bir macera iken nasıl noktaladığımız da bir o kadar önemli. Umarım hepimiz hayatımızı noktalarken Carter kadar huzurlu ve mutluluğu yakalamış; Edward kadar gözleri kapalı gönlü ardına kadar açık olabiliriz.
Filmi izlemenizi fikirlerinizi yorumlarda belirtmenizi heyecanla bekliyorum, iyi seyirler...