Sinsi ve Güçlü Bir Rakip: Depresyon
"Şafak ne kadar yakınsa gece de o kadar karanlık olur"
Saklamaya gerek yok, mutsuz anlar geçirmeyen bir hayat bile olmamıştır ki insanoğlu kendisini her daim mutlu zannetsin. Çünkü her gülümsenin altında hiç kimsenin bilemediği bir hüzün yatabilir. İnsanoğlu varoluşundan bu yana iyi veya kötünün arasında bir doğrultuda mekik dokumuş ve kimi zamanlar kendisini iyi, kimi zamanlar ise kötü hissetmiştir. Bu yaşanan kötü olaylar ve süreçler ise insanı bazen büyük bir depresyona kadar sürükleyebilir. Kaynaklarda depresyon kelimesinin tam olarak anlamına bakacak olursak, mental olarak sağlıksız olan bireyin çok fazla mutsuz ve anksiyetesinin yüksek olma durumunu ifade eder. Birey genel olarak kaygılı ve kararsız olur. Bu süreç çok uzun veya kısa sürebili. Bunun oranı tamamıyla bireyin yaşantısına göre farklılıklar gösterir. Bu sürece giren bireyler neredeyse hayatta yer alan birçok şeye ilgi ve alakalarına kaybederler. Bu durum bireylerin hayatlarını A’dan Z’ye her konuda etkileyebilmektedir. Örnek vermemiz gerekirse depresyona girmiş kişi eğitim hayatında başarısız olabilir, romantik ilişkileri bozulabilir, yanlış kararlar alabilir vb. Ayrıca, bazı kaynaklarda bahsi geçen bu durumların en ileri noktalarında oldukça kötü sonuçlara gebe olduğuna rastlanılmıştır. Bu sonuçların büyük bir bütünü ise strese bağlı saç dökülmesi, kan değerlerinin düşüşü, içe kapanıklık ve en acı olanı olarak bireylerin hayatlarına son verme istekleri, kariyerlerini ve eğitim seviyelerini hiçe sayma gibi şeyleri kapsar. Depresyon kavramını betimlemek isterseniz, depresyonu harika şekilde tanımlayan Elizabet Gilbert’in sözlerine göz atabiliriz. Bu tanım ise şöyle; “Ormanda kaybolduğunuzu hayal edin, bazen bunu fark etmeniz zaman alabilecektir. Bunu fark ettikten sonra kendinizi tekrar çıkış yoluna giden patikayı bulabileceğinize ve geri dönebileceğinize dair inandırabilirsiniz. Fakat bir bakmışsınız gece olana kadar bu yolu ararsınız, tekrar tekrar aynı yerlerden geçersiniz ve halen nerede olduğunuzu da bilemezsiniz Artık çoktan sizi kurtuluşa götürecek yoldan kilometrelerce uzaklaşmışsınızdır. Tüm bu uğraşın sonunda itiraf etme zamanınız gelmiştir. Artık kayboldunuz ve güneşin hangi yönden doğduğunu bile bilemiyorsunuz. “ Yazarın tanımlamasından depresyonun ne kadar sinsi ve savaşması zor bir rakip olduğunu açıkça görebiliyoruz.
Depresyona Girmenin En Büyük Nedenleri Nelerdir?
En çok göze çarpan ana unsurların başında insanların yaşadıkları büyük kayıplar, sağlık sorunları, maddi nedenler ve ilişki problemleri gelmektedir. Başından bu tarz kötü badireler geçen insanlar depresyona girerek kötü zamanlar yaşayabilmektedirler. Örnek olarak, birincil derece bir yakınını kaybeden bireyler birden tüm enerjilerini kaybedebilirler. Bu ilk zamanlar normal olarak görülebilir, anne veya babasını kaybeden bireyin üzülmemesi, hayatına rahat şekilde devam edebilme durumu çok nadirdir. Bu yaşanan üzüntü halinin uzun sürdüğü durumlarda kişinin hayatını etkileyecek raddelere kadar depresyon kavramının etkili olduğu durumları da görülebiliriz. Örnek olarak kişi iş hayatını aksatabilir, eski enerjisi ve hırsları olmadığı için romantik ilişki yaşadığı partneri tarafından terk edilebilir. Ailesiyle ve arkadaşlarıyla arası da bozulabilir. Bir diğer ana unsur da maddi nedenlerdir. Kişi, hayal ettiği ekonomik refaha ulaşamazsa stres ve kaygılı bir hayat sürebilir. Bunun neticesinde kendisi depresyonun içine çekilebilmektedir. Bu görece olarak somut bir kavramının eksikliğinden kaynaklandığı için maddi durumların düzeltilmesi halinde yukarıda verilen ilk örneğe göre daha kolay bir şekilde atlatılabilen bir durumdur. İstediği işi ve maaşı yakalayan birey hızlı bir şekilde kazandığı parayla mutsuz olduğu halinden uzaklaşabilmektedir. Ayrıca, ilişkisel problemleri neden olan faktörlerin içine alabilir ve inceleyebiliriz. Bireyler aileleriyle veya romantik olarak sürdürdükleri ilişkilerinde sorunlar yaşadığı zaman kendilerini depresif ve stresli bir halde bulabilmektedir. Buna örnek vermemiz gerekirse ailesel sorunlar arasında anne babanın istemediği ve kötü davrandıkları bir çocukluk dönemi, romantik ilişkide aldatılma, terk edilme gibi unsurlar ve partnerinden fiziksel şiddet görme gibi unsurları kapsar. Son olarak sağlık problemlerinin de bu konuyu etkileyebildiğine dair araştırma metinlerine rastlamamız mümkündür. Sağlıklı bir biçimde hayatını sürdüren birey yaşadığı sağlık problemlerinin ardından hayatına eskisi gibi devam edemez ve bu durum bireyin içinde mutsuzluk halinin başlamasına neden olur. Stresin artması bireyin depresyonun pençesine düşmesi gibi olgular ise bireyin daha fazla sağlığına dikkat etmemesini, doktoru tarafından ona önerilen tedaviyi uygulamaması gibi durumları da kapsayabilir. Ayrıca, ele alınan konuların arasına daha fazla unsurları ekleyerek depresyona neden olan unsurların yelpazesinin de büyütebileceğini söylemeliyiz.
Depresyonu Yenmek İçin Neler Yapmalıyız?
Rahat bir yaşam sürmek her bireyin hakkıdır ve bireyler sürekli stres, anksiyete içinde oldukları bir hayat sürdüremezler. Bunu sürdürmeye çalışırlarsa bunun sonuçları ağır olabilir. Bunu sağlamak için bireyler depresyonla savaş halinde olmalı ve gerekirse profesyonel destek de almalıdırlar. Kaynaklara göre, depresyonla en büyük savaşma unsuru bireyin içinde yaşadığı kötü hislerle yüzleşmesi ve bunları yenmeye çalışmasını gerektirir. Ayrıca birey onu mutlu eden şeyleri keşfetmeye de çalışmalı ve kendisini mutlu eden bu şeylere yöneltmelidir. Depresyona düşen bireylerin kaynaklara göre en büyük savaşma yollarından bir diğeri de spora yönelmek ve fiziksel sağlığını düzelterek güzel bir görünüm sağlamaya çalışmasını kapsar. Bunu başarabilen birey kendini daha iyi hissetmekte ve öz güveninin de artışıyla hayatına daha pozitif bir yoldan bakabilmektedir. Bu sporun içine meditasyon gibi unsurları da alabiliriz. Bazı kaynaklarda ise bireylerin kötü hislerden arınmak için bağlı oldukları dine yöneldikleri de görülebilmiştir. Herhangi bir inanca sahip olan bireyler için bu da es geçilemeyecek bir unsur olabilir.
Kayda değer bir diğer depresyonla savaş yöntemi ise arkadaşlarınızla ve ailenizle bağlantıda kalmaktır. Sosyalleşmek yapılan araştırmalara göre depresyonda olan bireylerin bu güçlü rakiple savaşmalarına oldukça fazla yardımcı olmaktadır. Birey kendini kötü ve yalnız hissettiği zamanlarda kendi kabuğuna çekilmemeli ve konuşabileceği birileriyle iletişime geçmelidir. Eğer depresyonun içinde kendini bulmuş iletişime geçmez içinde hissettiği duyguların eseri olabilecek ve daha fazla kendini kötü hissedebilecektir.
Aşk açısı çekme durumu da insanları depresyona sürükleyebilir. Uzun yıllar romantik bir ilişkide bulunan birey bir anda partnerini kaybedince büyük bir boşluğa düştüğü ve kendini kötü hissettiği durumları da yaşayabileceği olağan bir durumdur. Bazı araştırmalarda bireyler aşk acısına bağlı depresyonun önüne geçmek için hızlı bir şekilde yeni bir partner arayışına geçmesi gibi durumlarda kendilerini bulabilirler. Bu durumun negatif yanlarının olduğundan da bahsetmeliyiz. Şu örnekle bu durumun yanlış yanlarını size betimleyebilirim. Bir insan açken süpermarkete girerse daha fazla gereksiz alışveriş yapacaktır. Bir bireyde büyük bir boşluktayken yeni bir partner arayışına girerse gereksiz insanları hayatlarına alabilecektir. Bunun önüne geçmek için insanlar kendilerini iyileştirme sürecine girmeli ve kendilerini yenileme dönemlerinden sonra bu tarz arayışlara girmeleri daha yararlı olacaktır.
Sonuç
Ne kadar bu yazılanlar depresyon gibi hakkında binlerce makale yazılan bir konuyu sınırlamış olsada yazılan önerileri bazılarını kendinize alarak bu illet sayılabilecek rahatsızlıkla savaşmak için bir adım atmayı deneyin. Hayatın oldukça kısa olduğu ve zamanın çok hızlı bir şekilde aktığı hepimizce malum bir konu. Geçen zaman ve yıllar maalesef geri gelmeyecektir. Bu geçen zamanı iyi yaşamanın ise tamamıyla elimizde olduğuna inanın. Gerektiği yerlerde profesyonel destek almaktan da asla çekinmeyin. Kişisel ön yargılarımız sağlımızdan asla önemli değildir. Çünkü depresyonun birçok kötü sonuçları bulunmaktadır. Stephen Fry’a göre depresyonda olan birisini tanıyorsak onlara neden depresyondasın sorusunu asla sormamalıyız. Fry’a göre depresyon kötü durumlara karşı verilen doğrudan bir tepki değildir. Onun için depresyonu tanımladığı harika bir tanım bulunur. Depresyon adeta bir hava durumu gibidir. Sürekli değişkenlik gösterebilir. Onların yaşadıkları hisleri, uyuşukluğu, umutsuzluğu anlamaya gayret gösterin. Depresif insanlarla arkadaşlık kurmak çok zordur ama bu arkadaşlık süreci ve onların yanında durmanız yapabileceğiniz en iyi ve asil şeylerden de birisidir. Eğer sizde bu tarz kötü bir süreç geçirenlerdenseniz zamanla atlatabileceğinize dair inanıcınızı koruyun. Çevrenizde bu tarz süreçlerden geçen arkadaşlarınız da varsa destek olmaktan geri adım atmayın. Mutlu ve sağlıkla kalın.
Kaynaklar
Başoğul, & Buldukoğlu, Depresif Bozukluklarda Psikososyal Girişimler,
Bhowmik, Kumar, Srivastava, Paswan, Depression-symptoms, causes, medications and therapies,
Gazi Üniversitesi, Depresyon ve Kendine Yardım,
Goverment Western Australia Department, Information sheet- Vicious Cycle of Depression
Health.uark, Anxiety & Depression Reduction Workbook, Student Workbook, Counseling and Psychological Services, University of Arkansas
Helvacı, Hocaoğlu, “Major Depresif Bozukluk” Tanımı, Etyolojisi ve Epidemiyolojisi: Bir Gözden Geçirme,
Kafes, Yasin, Ali, Depresyon ve Anksiyete Bozuklukları Üzerine Bir Bakış
National Institute of Mental Health, Depression
National Institute for Health and Care Excellence, Depression in adults: treatment and management,
Rondon, Eduardo, Jose. Depression: A Review of its Definition
World Health Organization, Depresson and Other Common Mental Disorders,