Sisyphos :  Wisest and Most Prudent of Mortals

Did he raise both fists and say, "To hell with this, " and just let the rock roll? -Andrew Bird

Sisifos, yuvarladığı kayanın kendisidir. Sisifos, modern çağın insanının kahramanıdır. Sisifos, esasında absürt bir kahramandır. Bazı kaynaklara göre insanlığın en kurnazı ve hilekârı iken bazı kaynaklara göre insanlığın en bilgesi ve ihtiyatlısıdır. Sisifos, varoluş mücadelesinin temsilidir.

Tanrıları daima karşısına alan ve onlarla tartışmaktan, savaşmaktan geri durmayan Sisifos, bir gün Zeus’un sırrına ihanet ederek Zeus'un öfkesini kazanır. Bu duruma çok öfkelenen Zeus, Sisifos’un canını alması için ölüm meleği Thanatos'u gönderir. Sisifos, ölüm meleğini zincirlerle bağlar, bunun üzerine Zeus ile Sisifos mücadele eder ve sonunda Ölüler Ülkesine götürülen Sisifos bu durumu kabullenemez. Karısından ölümü üzerine cenaze töreni yapmamasını öncesinde isteyen Sisifos için yeryüzüne gitme şansı doğmuştur. Hades tören yapılmamasından rahatsız olmuş ve karısını cezalandırması için Sisifos’u yeryüzüne göndermiştir. Sisifos yeryüzüne gittiğinde tekrar cehenneme dönmek, o karanlıkta daha fazla kalmak istemediğini anlar. Birkaç yıl yeryüzünde yaşadıktan sonra tekrar yeraltı dünyasına gönderilir ve kaya yuvarlama cezasına çarptırılır. Sisifos kayayı yuvarlar ve sona doğru yaklaştıkça kaya tekrar başlangıca doğru düşer. Bu durum sonsuza kadar sürer. Sisifos, kayayı yuvarladıkça onu iyice tanır. Neresi sivri neresi yumuşak… Kayayı tanıdıkça zamanla bu duruma alışır ve adeta kayayla bütünleşerek kaya ile bir olur. Tanrılara göre bu absürt ve anlamsız cezadan daha iyi bir ceza olamazdı Sisifos için. Fakat Sisifos bütünleştiği bu kayayı yuvarlamaktan memnun ve mutludur. O tanrılara boyun eğmemiş, başkaldırısına sonsuza kadar devam etmiştir. Aslında Sisifos’un varoluşunun bir anlamı yoktur. Çektiği bu cezanın sona ermesi mümkün değildir. Onun bu cezanın bitmesine dair umudu bile yoktur lakin umutsuzluğuna rağmen bilinçlidir. Albert Camus, Sisifos'un bu korkunç işkenceden her şeye karşın bir zevk duyduğunu, bilincin verdiği sevinçle bir çeşit mutluluğa, umutsuzluğun mutluluğuna erişebileceğini ileri sürmektedir. Sisifos her şeye rağmen yaşamayı seçerek kendini özgür kılar, tanrıların verdiği cezadan bıkmadan kendi varoluşuna bir anlam atfeder. Bu anlam yaşamın ta kendisidir. Esasında yaşamakta diretmek cezayı kabullenmemektir çünkü her gün zirveye taşınan kaya Sisifos’un varoluş mücadelesinin temsilidir. Var olmak ise başkaldırmak, her şeye rağmen tanrıların gazabını hiçe saymaktır. Sisifos kayayı taşımaktan asla vazgeçmez, zirveye varamayacağını farkında olsa da tanrılara boyun eğmez ve her seferinde aynı azimle yoluna devam ederek tanrılara karşı daima başı dik durur. Sisifos absürt bir kahraman olarak anlamsız bir uğraşıyı öz bilinci ve çabasıyla başkaldırı ve varoluş mücadelesine dönüştürür. Bu mücadele aynı zamanda modern dünyanın insanının da mücadelesidir. Dünyanın kayıtsızlığı, hayatın sıradanlığı, zamanın monotonluğu gibi durumlar insanı varoluşsal sancılara doğru sürükler. Lakin modern insan da aynı Sisifos gibi umutsuzca yaşamayı seçerek yabancı, anlamsız ve absürt hayata karşı durur ve böylelikle onlarda bir başkaldırı içerisinde çabalarını sergiler. Camus’un dediği gibi “Yaşama umutsuzluğu yoksa, yaşama aşkı da yoktur.”

Sisifos’un hikayesinin trajik olmasının sebebi, onun bilinçli olması ve çabasından asla vazgeçmeyerek her gün aynı azim ve istikrarla devam etmesidir. Onun zirveye ulaşma gibi bir hayali ve umudu yoktur ki eğer umudu olsaydı bu bir işkence sayılabilir miydi? Bu çağın insanı her gün itinayla aynı şeyleri yaşar. İşe veya okula gider, eve döner, uyur ve tekrar aynı şeyler. Bir kısır döngü içerisindeki hayatlarına ölene kadar sürdürürler. Bu durumun bilincine vardıklarında ise hayat onlara sıkıcı,bunaltıcı ve anlamsız gelir. Yaşadıkları bu hayata karşı bir umutları yoktur ama yaşamaya devam ederleri. Modern hayatın da işkencesi de aslında budur.