Siyasal Kültür

Siyasi Kültür Nedir? Demokratikleşme ve Siyasal kültür Üzerine.

Bu yazımızda genel olarak siyasal kültürün ne olduğu, siyasi kültürü etkileyen faktörler ve bir ülkede var olan siyasi kültür ile demokrasi arasında nasıl bir ilişki vardır gibi temel sorulara genel olarak cevap aranacaktır.

Siyasi kültürü anlamak için öncelikle kültür kavramına genel kültürü tanımlamamız gerekmektedir. En genel tanımıyla kültür “toplumların öğrenme yoluyla nesilden nesile geçişkenlik gösteren yaşayış biçimleridir.” (Dikici, Bilgin & Sayarı, 2016, p. 103) Siyasal kavramı ise bir siyasal sistem içerisinde var olan tüm unsurları tek tek veya tümünü anlatmak için kullanılır. Parlamento, hükümet, kamu yönetimi, toplum, devlet gibi kavramlar siyasal kavramı içerisinde değerlendirilebilir. Siyaset ise kültürden bağımsız şekilde ele alınamaz. O halde siyasi kültür; bir toplumun, siyasi sistem içerisinde yer alan siyasi parti, iktidar, demokrasi, seçim gibi birtakım siyasal süreçlere veya kavramlara karşı olan davranışları, tutumları, yaklaşımları ve görüşlerinin tümüdür denebilir. (Öztekin, 2016.)

Toplumun siyasi konularda ve olaylar karşısında sergilemiş olduğu tavırlar, tepkiler ve davranışlar ile siyasi kültür arasında doğrudan bir ilişki vardır. Çünkü bireylerin veya toplumların siyasi meselelere ilişkin takındıkları tutumlar sergilemiş olduğu davranışlar belirli siyasal normlara yol açar. Bu durum özellikle topumun veya bireylerin siyasi kurumlara karşı göstermiş olduğu davranışlar bağlamında gözükebilir. Aynı yönde siyasi kurumlara karşı olan düşünceleri, görüşleri ve tepkileri de siyasi kültür içerisinde değerlendirilebilir. (Dikici, Bilgin & Sayarı, 2016) 

Siyaset bilimi açısından, siyasi kültür önemi toplumun veya bireylerin siyasal sisteme nasıl baktığının ölçülmesi açısından önem taşımaktadır. Örneğin yeni bir siyasal rejime geçiş olduğunda veya yeni bir siyasal sistem kurulduğunda toplumun buna karşı göstermiş olduğu tepki, tavırlar veya görüşler son derece önemlidir. Çünkü bir siyasal sistem toplumun desteği veya rızası olmadan ayakta kalması oldukça güçtür. Bu durum kamu hukukunda veya siyaset biliminde meşruiyet kavramı ile açıklanır. Bu kapsamda düşünüldüğünde, toplumun desteğini alan yani meşru kabul eden bir siyasal rejim veya siyasi sistem daha dayanıklı ve kuvvetli bir yapıya sahip olur. Buna karşın halkın rızası olmayan bir siyasal rejim ise daha zayıftır; halkın ayaklanması veya isyanı ile çökme ihtimalini barındırır. (Dikici, Bilgin & Sayarı, 2016) Bu kapsamda örneğin; ABD’de iki partili kapitalist başkanlık sistemi istikrarlı ve aksamaz bir şekilde devam ederken Afrika, Asya, Afrika veya Latin Amerika ülkelerinde yer alan çoğu siyasi rejim için bu söylenememektedir. Bunun temel nedeni sanayileşmenin yarattığı sonuçlar ile birlikte siyasi kültürün o toplumda yerleşmemiş olmaması ile ilgilidir. Yani bu ülkelerde var olan toplumlarda çoğulcu ve katılımcı demokrasi anlayışı tam anlamıyla benimsenmemiştir. (Öztekin, 2016)

Siyasal Kültürün Unsurları veya Oluşumunu Etkileyen Faktörler

Her toplumda siyasi kültürün oluşması, gelişmesi çeşitli unsurlar ve faktörler çerçevesinde gerçekleşmektedir. Toplumun siyasi kültürünün analiz edilmesi için bunların iyi analiz edilmesi gerekmektedir. Bu faktörler veya unsurlar birtakım teorilere veya bilimsel çalışmalara dayanılarak ortaya konmaktadır. 

Siyasi kültürün etkileyen temel faktörlerden biri ülkede yer alan toplumdur. Siyasi kültür ülkeden ülkeye, topumdan topluma değişiklik gösterir. Örneğin gelişmiş bir ülkede yer alan siyasi kültür bağlamında yapılan tartışma kuvvetler ayrılığı bağlamında olmaz. Çünkü siyasi rejim zaten oturmuştur. Buna karşılık gelişmekte olan bir ülkede ise kuvvetler ayrılığı tartışması yapılması oldukça muhtemeldir. (Oktay, 2017)

Siyasi kültürü etkileyen diğer bir faktör de toplumun yapısıdır. Bölünmüş toplumlarda belli meseleler üzerinde uzlaşma daha zordur. Oysa toplumun bölünmediği yani belli değerler üzerinde oydaşma olduğu toplumlarda(oydaşmacı) farklı toplum kesimlerinin uzlaşması çok daha kolaydır. Örneğin bölünmüş bir toplumda demokratik bir anayasanın yapılması konusunda uzlaşma çok daha zor olacaktır. (Özbudun, 2014)

Siyasi kültürü etkilen diğer bir faktör ise ideolojidir. Özellikle bireyin toplum içerisindeki sınıfsal konumunu gösteren sınıfsal ideoloji de siyasi kültürü etkiler. Siyasi süreçlere karşı gösterilen tepki ve tutumlarda; alt veya orta gelir grubunda sayılan bir birey ile üst gelir grubunda sayılan bir bireyin vereceği tepki çok farklılaşabilir. (Kışlalı, 2014)

Siyasi kültürü etkileyen diğer bir faktör ise eğitimdir. Özellikle insanların eğitim düzeyi artıkça veya azaldıkça siyasal sisteme karşı olan görüşleri, tepki ve tutumları değişebilir. Tabii burada kastedilmekte olan eğitim anlayışı çağdaş, bilimsel ve demokratik bir sistem içerisinde yer alan eğitimdir. (Öztekin, 2016)

Siyasi kültürün oluşumunda ve gelişiminde bireyin ailesi, sosyal ve siyasal çevresinin de büyük etkisi vardır. Bununlar birlikte siyasi kültür, özelikle ülkede yer alan siyasi sistemden veya siyasi rejimden bağımsız olarak düşünülemez. Ülkede yer alan siyasi rejimin niteliği de siyasi kültürün oluşmasında veya gelişmesinde başat rol oynar. Keza, kapalı sayılabilecek birtakım siyasal sistemlerde siyasal kültürün gelişmesine olanak yoktur. (Öztekin, 2016)

Siyasi kültürün gelişmesini sağlayan bir diğer etken ise küreselleşmedir. Özellikle bu günümüzde yani 21. yüzyılda çok fazla önem arz etmektedir. (Atılgan & Aytekin, 2012) Artık bireyler sadece kendi toplumundan etkilenmemekte; diğer ülkelerde yer alan kültürlerden de etkilenmektedir. Bunun temel sebebi ise teknolojik gelişmelerdir. Keza, habere veya bilgiye insanlar artık her an ulaşabilmektedir. Buna karşılık güçlü veya hegoman sayılabilecek birtakım ülkeler başka ülkelere ise kendi kültürlerini dayatabilir. Bu “kültür emparyalizmi” olarak açıklanmaktadır. (Kışlalı, 2014) 

Siyasi kültürü etkileyen diğer bir faktör ise ülkenin geçmiş, tarihi ve geçmişte yaşadığı önemli devrimler, toplumsal olaylardır. Tarih ve kültür arasında bir bağ vardır ancak tarih değiştirilemez; kültür ise yavaş yavaş değiştirilebilir bir niteliktedir. Siyasi kültür ile tarih bağlamına değinecek olursak; örneğin türk kültürünün kökenlerinde orta asya, İslam ve Anadolu kültürü ve Kemalist devrimin olmasından dolayı önemli bir etken olduğu iddia edilmektedir. (Kışlalı, 2014)

Sonuç olarak, siyasi kültürün oluşmasında ve gelişmesinde birçok unsur ve etken vardır denebilir. Siyasi kültürün iyi analiz edilmesi için ise her toplum özelinde bu unsur ve etmenlerin iyice değerlendirilmesi gerekir. Bu nedenle siyasi kültürün tespit edilmesi, araştırılması o kadar kolay değildir, zordur. (Shivey, 2021)

Siyasal Kültür-Demokrasi(Demokratikleşme) İlişkisi

Demokratikleşme en genel tanımıyla seçme ve seçilme süreçleri ile birlikte kişisel özgürlüklerin de uygulanması süreci olarak tarif edilebilir. Demokratikleşme aşamaları sırasıyla liberalleşme, geçiş ve konsolidasyon süreçlerinden oluşmaktadır. (Dikici, Bilgin & Sayarı, 2016)

Bir rejimin demokratikleşmesi sürecinin gerçekleştirilmesi için birtakım teoriler ortaya atılmıştır. Bunlardan biri modernleşme teorisidir. Bu kurama göre, demokrasinin varlığı için o ülkede mutlaka modernitenin olması gereklidir. Yani kilise cemaatinin hakim olduğu toplumlar; dar görüşlü kitle toplumları veya teba kültürünün hakim olduğu toplumlarda demokratikleşme olmaz. Çünkü bu toplumlar ile demokrasi anlayışı uygun değildir. (Dikici, Bilgin & Sayarı, 2016)

Demokratikleşmeyi açıklamak üzere ortaya atılan diğer bir teorisi ise tarihsel sosyoloji veya yapısalcılıktır. Bu teoriye göre, bir ülkede demokrasinin gelişmesi için o ülkenin kendine has birtakım olayları yaşaması veya birtakım koşullara sahip olması gerekir. Bu şartlara sahip olmayan ülkelerde ise demokratikleşme olmaz düşüncesine dayanan bir teoridir. Yani demokratikleşme bir süreç meselesi olarak algılanır. Örneğin; demokrasi ABD, İngiltere ve Fransa gibi ülkelerde kapitalist devrimler ile olmuştur. (Barrinton Moore, 2016) 

Gabriel Almod ve Sidney Verba’nın 1958-1963 yılları arasında yaptığı araştırmaya göre ise toplumlarda üç farklı siyasal kültür anlayışı birlikte bulunurlar. Bunlar biri dinsel siyasal kültür anlayışıdır. Dinsel siyasi kültür merkezi olmayan geleneksel yapıya uygun düşmektedir. Diğer bir siysal kültür çeşidi ise bağımlılık siyasi kültür çeşididir. Bu tür siyasi kültür ise otoriter ve merkezi bir siyasal yapıya uygun düşmektedir. Son olarak katılımcı siyasal kültür ise demokratik yapıya uygun düşmektedir. Bu üç tür siyasi kültür anlayışı her toplumda bulunmaktadır. Üç tür siyasi kültür anlayışının toplumsa bulunması ise dengeli ve uyumu sağladığı; demokrasinin iyi işlemesine katkı sağladığı iddia edilmektedir. Ancak demokrasiye uygun düşen siyasi kültür anlayışı katılımcı siyasal kültür anlayışıdır. Bu bağlamda bir toplumda dinsel veya bağımlılık siyasi kültürleri hakim olursa orada demokratikleşme olamayacağı belirtilmektedir. (Kışlalı, 2014)

Siyasi kültür ile demokrasi arasında ilişkiyi açıklamak için ortaya atılan diğer bir teorisi ise Tacquville ve Putnam tarafında ortaya atılan sosyal sermaye kavramı ile açıklanmaktadır. Sosyal sermaye, karşılıklı menfaater için koordinasyon ve işbirliğini kolaylaştıran şebekeler, normlar ve bireyler arası sosyal güvendir. Yani sosyal sermaye gönüllü işbirliği ve toplumsal güvenin oluşmasını sağlayan normlar; toplumdaki kişiler arası güven ağıdır. 

Tacquville, Amerikada demokrasinin son derece iyi işlemesini özellikle sosyal sermayeye dayandığını belirmektedir. Çünkü Amerika’da her yaştan, tipten, her kademeden insanlar dernek, sivil toplum örgütlerine katılarak sosyal sermaye oluşturmaktadır. Böylece sivil toplum demokrasiyi, sosyal sermaye ise siyasi kültürün gelişmesine olanak sağlamaktadır. (Toqueville, 2022)

Demokratikleşme ile siyasi kültürü açıklamak üzere yapılan çalışmalar, ortaya atılan teoriler genel olarak bu şekildir. Ancak bir demokraside siyasi kültür nasıl olmalıdır, ne olması beklenir üzerinde de durulabilir. 

Öncelikle demokratik bir ülkede siyasi kültürün ideal halinde hoşgörünün hakim olması gerekir. Toplumda var olan farklı gruplar kendin görüşlerini sunabilmeli; bu çeşitliliğe de hoşgörü gösterilmesi gerekir. İkinci olarak bireyler gerek oy kullanmak suretiyle gerekse siyasal süreçlere etkin rol oynayarak aktif katılım göstermesi gereklidir. Üçüncü olarak bireyler demokrasi hakkında bilgili ve bilinçli olmalı; tavır ve tutumlarını buna göre göstermelidirler. Dördüncü olarak bireyler devletin veya hükümetin yaptığı işleri olumlu görürse desteklemeli ancak ayrıyeten sorgulayıcı da olmalıdırlar. Ancak ne olursa olsun demokratik rejime olan soyut destek her zaman devam etmelidir. Tüm bunların olması ile birlikte mükemmel bir siyasal kültür ve demokrasi sağlanır. (Shivey, 2021)

Kaynakça

Atılgan, G. & Aytekin, E. A., 2012. Siyaset Bilimi. İstanbul: Yordam Kitap.

Barrinton Moore, J., 2016. Diktatörlüğün ve Demokrasinin Toplumsal Kökenleri. Ankara: İmge Kitabevi.

Dikici, Bilgin, H. & Sayarı, S., 2016. Karşılaştırmalı Siyaset. İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları.

Kışlalı, A. T., 2014. Siyaset Bilimi. Ankara: İmge Kitabevi.

Oktay, C., 2017. Siyasi Kültür Okumaları. İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları.

Özbudun, E., 2014. Türkiye'de Demokatikleşme Süreci. İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları.

Öztekin, A., 2016. Siyaset Bilimine Giriş. Ankara: Siyasal Kitabevi.

Shivey, W. P., 2021. Güç ve Tercih. Ankara: Serbest Akademi.

Toqueville, A. d., 2022. Amerika'da Demokrasi. İstanbul: İletişim Yayınları.