Şok Doktrini
Felaket sonrasında toplum üzerinde uygulanan sistematik baskı: Şok doktrini!
Geçmiş, bizi yaşayacaklarımıza karşı uyaran bir kavramdır. Önceki zamanlarda afet, savaş, ekonomik kriz gibi durumlarda yönetimlerin halkına karşı zalim bir tavır sergilemesi üzerine şimdi halk daha uyanık ve yönetime boyun eğmeyecek hale gelmiştir.
Şok doktrini çalışmalarını ilk olarak Cameron başlatmıştır. Cameron, hastalarının hafızasını silerek yeniden yazılabilir boş bir yazı tahtası haline getirilmesini istemiş ve buna göre çalışmalarda bulunmuş; uyku ve şok terapilerini birleştirerek hastaların hafızasını kendi istediği gibi şekillendirmiştir. Cameron’ın ardından Friedman, ekonomik şok terapisiyle toplumun yeniden tasarlanmış kapitalizmin en saf halini kabul etmesini sağlayacağına inanıyordu. Ona göre dünyanın özgürlük ve demokrasi çevresinde oluşabilmesi için krize, olağanüstü durumlara ihtiyaç vardı; bu krizler için de şok doktrininine.
Özellikle askeri diktatörlerin başında bulunduğu ülkelerde şok doktrini halk üzerinde fazlasıyla uygulanmıştır. Korku üzerine yeni ekonomiler oluşturulmuş, savaşlarla hakimiyet sahibi belirlenmiş ve yaşanan krizlerle halk yönetimin kuklası haline getirilmiştir.
Şok doktrini, bir felaket sonrasında toplum üzerinde uygulanan sistematik baskı olarak tanımlanmaktadır. Halkı olağanüstü, dehşet verici bir olayla karşı karşıya getirdikten sonra vurguna uğratmak ve sonrasında istenilen hale sokmak için vazgeçilmez bir yöntem olmuştur. ABD’de yaşanan ekonomik kriz öncesi halkın bu olayların farkına vararak herhangi bir şok durumuna uğratılmadan bu gibi durumlara engel olmaya çalışmasıyla “şok doktrini” terimi açıklanmaya ve herkesçe öğrenilmeye başlamıştır. Halk tarafından farkına varılmadığı veya dillendirilmediği sürece kullanılabilecek olan bu yöntemin halka çok hissettirilmemesi dışında uygulanması imkansız gibi görünüyor.