Sorgulayan Oluşumunun Yansımaları: II. Meşrutiyet Dönemi Yazının Yükselen Roman Anlayışları Çerçevesindeki Duruşu

II. Meşrutiyet rejimi bağlamındaki toplumsal değişimler, dönemin aynası niteliği taşıyan edebî eserlerde yerini bulmuştur. Dönüşümlerle oluşan romanların kimliklerinde, Tanzimat ve Servet-i Fünûn dönemlerine ait izler bulunmaktadır. İncelemede Refet, Sefalet, A’mâk-ı Hayâl ve Gulyabani metinlerinin, yükselen roman anlayışlarıyla ilişkileri belirtilecektir.

Şehbenderzade Filibeli Ahmed Hilmi, insanî gerçeğe görünenin ötesindeki gözle bakarak ulaşabileceğini ve maddi boyuttaki saklı özün, gerçeği anlamadaki önemini savunmuştur. A’mâk-ı Hayâl romanındaki kurgunun, dönem bağlamında marjinal duruş sergilediği ve mistik ögeleri barındırdığı söylenebilir. Eserinde Batı’ya has bir tekniğin üzerine olan düşüncesini, doğru özle aktararak dünyaya bakışını belirtmiştir. İdeolojik fikirlerini sembolleştirerek, spiritüalizmi savunduğu da görülmektedir. Metin, maddenin arkasındaki gizli anlamı sorgulaması ve öteki hikâye çözümlemesiyle alegoriyi barındırmaktadır.

Romanda, Tanzimat döneminde görülen karakteristik isim seçimi yer almaktadır. Araştırmacı fıtratı olan Raci, “‘İsmiyle müsemma’ kahraman geleneğini hatırlatmaktadır” (Ekici, 1997, 572). Şüpheci karakteriyle “Ben küfür ile imandan, ikrar ile inkârdan, tasdik ile şüpheden ibaret bir şey olmuştum” (Şehbenderzade Filibeli Ahmed Hilmi, 2020, 9) söylemi üzerine, yol gösterici Âdem Baba; insanın acizliğini vurgulayarak, Raci isminin insan anlamına geldiğini belirtir. Âdem ismi de, ilk insanın adı olması ve romanda yol gösterici karakteri temsil etmesi açısından önemlidir.

Metinde, Tanzimat romanında karşılık bulan özelliklerden diğeri baba figürüdür. Tanzimat romanıyla ilgili “Her yazar, yarattığı metnin bir anlamda babasıdır, ama bu metne nasıl bir babalık yapacağı onun kişisel karar ve seçimine bağlıdır” (Parla, 2018, 49) söylemiyle Jale Parla, baba figürünün epistemolojik temelleri üzerine fikir geliştirmiştir. Dönemin romanlarında yol gösterici baba figürünün olmamasını, hatalar yapan karakterler üzerinden, eğitme ve ders verme amacı güdülmesiyle açıklayabiliriz. Raci’nin bir bakıma yazarı temsil etmesi, eserin tasavvufî boyutu olsa dahi; Âdem Baba’nın yol gösterici rehber özelliğini, baba figürüyle birlikte değerlendirmemizi sağlamıştır.

Hüseyin Rahmi Gürpınar, benimsediği köklü değişiklikleri aşılamak isteyen “yüksek felsefe” anlayışıyla öne çıkmıştır. Berna Moran, bu anlayışı üç aşamada değerlendirir. Toplumsal adalet çerçevesindeki değerlendirmesi ve halkçılığı, II. Meşrutiyet dönemi solculuk akımının bir parçasını oluşturmuştur. Halkı aydınlatabilmek adına Türkçenin sadeleştirilmesinin savunması Gulyabani’de görülmüştür. Aynı zamanda toplumsal ahlâk değerlerinin geçerliliği de irdelenmektedir. Diğer başlık kadın-erkek ilişkisi üzerinedir. Gürpınar kadın hakları konusunda aşk felsefesi, evlilik kurumu ve namus yaklaşımlarına bakışıyla diğer yazarlardan ayrılır. Din ögesinin halkın ideolojisinin belirlenmesindeki etkileyici rolünden bahsedilir. Hüseyin Rahmi, bu bağlamda insanları haksızlıklara karşı boyun eğdiren inançları çürütmeye çalışmaktadır. Gulyabani’de büyücülüğün, falcılığın; cin, peri, hortlak gibi doğaüstü varlıkların aldatmaca olduğunu belirterek, bu düşüncelere doğa yasalarına uygun biçimde açıklama getirmiştir (Moran, 2021, 129). Berna Moran’ın “Amacı Osmanlı/İslâm ideolojisindeki dinsel öge yerine Batı düşüncesindeki maddeci ve pozitivist ögeyi yerleştirmekti” (Moran, 2018, 68) yorumu durumu destekler niteliktedir. Devamında Gulyabani’yi gotik ve fantastik türlerinde örneklemiştir.

Ahmed Midhat Efendi’nin “Dikkat buyurulur ya? Vehim neyi büyültürse cin dahi o surette zuhura gelir” (Enginün, 2019, 224) düşüncesiyle birlikte, eserlerinde aklın karşısında eriyen kuruntular üzerine duran İnci Enginün; daha sonraki yıllarda yer alan benzer eser örneğine Gulyabani’yi belirtmiştir.

Fatma Aliye ve Emine Semiye kardeşler üzerinden Batılılaşma hareketlerinin kadın meselesi değerlendirilebilir. “Osmanlı’da özellikle Tanzimat dönemiyle birlikte filizlenen Batılılaşma ve modernleşme hareketi, kadın cinsiyeti üzerinde de olumlu değişimlere sebep olmuştur” (Aydoğdu Çelik, 2019, 155). Tanzimat dönemiyle birlikte, kadının toplumdaki yeri ve bireyselleşme sürecindeki hakları konusunda gelişmeler görülmüştür. Öteki kimliğine hapsolmuş kadınların edebiyatını, dönemin şartları bağlamında yorumlarken; yalnızca edebî eser ortaya koymuş olmasına bakmak, değerlendirme aşamasında yanılmamıza neden olacaktır. Her iki metin de koşullar göz önünde bulundurularak incelenecektir.

Dönemin kadın yazınının önceliği, bulundukları gerçeklik içinde bireyselleşme mücadelelerini aktarmaktır. Sermaye birikimine ve farkındalığa sahip kadınların, evlendiklerinde kendilerini aslında kaçtıkları gerçekliğin içinde bulmalarıyla yaşadıkları hayal kırıklılığından bahsedilir. Bu bağlamda Refet karakteri, bir öğretmenin verdiği mücadelelerle birlikte evliliği reddedip iktidarını korumasını eleştirel bir bakışla anlatmaktadır.

Emine Semiye’nin Sefalet’ini, Refet’den farklı kılan; susturulmuş gerçekler ve sahipsiz kötülüklerin varlığıdır. Sefalet’te kadının namus değerleri altındaki ezilişini, geleneksel patriarkal çerçevenin baskılarıyla birlikte gözlemleyebiliriz. Kadının iktidara sahip olması, namusunun bekçisi kamburuyla yaşamasına engel olamamıştır. Bu bağlamda Fatma Aliye’nin karakterlerine tanıdığı iktidar alanını, Emine Semiye’nin yazınında göremeyiz. Hastalık, melankoli ve hüznün fazlaca bulunması ise fikir dünyası olarak Tanzimat dönemi, duygu dünyası olarak Servet-i Fünûn dönemiyle ilişkilendirilebilir.

İncelemede romanlar, Tanzimat ve Servet-i Fünûn dönemine ilişkin yönleriyle belirtilmiştir. A’mâk-ı Hayâl’de Tanzimat döneminin izleri görülmektedir. Gulyabani’de batıl inanışlara, mantık çerçevesinde açıklamalar getirilmiştir. Fatma Aliye’nin eleştirileri, Tanzimat dönemindeki değişimler üzerinedir. Sefalet’in fikir dünyasının Tanzimat dönemi, duygu dünyasının Servet-i Fünûn dönemini yansıttığı görülür. Yazarların dönemlerin anlayışlarından etkilendiği görülmüştür. Eserlerinde her iki döneme ait izler barındırdığı söylenebilir.



KAYNAKÇA

Aydoğdu Çelik, Merve. "Tanzimat'tan Bir Kadın Profili: Fatma Aliye Hanım'ın Refet Öğretmeni." RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi 7/3 (2019), 146-157.

Ekici, M. Zeki. (1997) II. Meşrutiyet Devri Fikir Adamı Şehbenderzâde Filibeli Ahmet Hilmi Hayatı ve Eserleri. (Doktora Tezi), İstanbul Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.

Emine Semiye. Sefalet. İstanbul: Vakıfbank Kültür, 2020.

Enginün, İnci. Yeni Türk Edebiyatı Tanzimat'tan Cumhuriyet'e. İstanbul: Dergâh, 2019.

Gürpınar, Hüseyin Rahmi. Gulyabani. İstanbul: Özgür, 2015.

Moran, Berna. Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış 1. İstanbul: İletişim, 2021.

Moran, Berna. Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış 3. İstanbul: İletişim, 2018.

Parla, Jale. Babalar ve Oğullar: Tanzimat Romanının Epistemolojik Temelleri. İstanbul: İletişim, 2018.

Şehbenderzâde Filibeli Ahmed Hilmi. Âmâk-ı Hayal. Ankara: Dorlion, 2020.

Topuz, Fatma Aliye. Refet. İstanbul: İş Bankası, 2020.