Bir Kitap İncelemesi: Sana Özgürlük Vaat Ediyorum (Laurent Gounelle)

İnsan psikolojisine ilişkin önemli çıkarımlarda bulunan bu kitabı incelemeye ne dersiniz?


Bu kitap yazarın diğer kitapları gibi insan psikolojisine ilişkin önemli çıkarımlarda bulunmakla birlikte bizi içinde yaşadığımız dünyayı ve çevremizde ki insanların davranışlarını sorgulamaya da itiyor. İnsan kişiliklerine odaklanan kitap sayısız kişiliğin varlığına vurgu yapmakla birlikte 9 ana kişilik üzerinden kaleme alınmış. Yazar kitapta, kişiliğin insanın bu karmaşık dünyayı anlayabilmek adına geliştirdiği bir kılıf olduğunu savunmaktadır. “Yani kişilik, tamamen bilinçdışında, bilinmeyen ortam hakkında bize bir açıklama sağlayarak içimize güvenlik duygusu veren şeydir. Bir anlamda hepimiz kendi şifre çözücümüzü üretiriz ve bu da dünyaya ve kendimize belirli bir bakış açısı, yaşamak için ne yapmamız gerektiği konusunda bir görüştür.” (syf. 134)

Kitapta her kişiliğin özünde bir kaygı ile şekillendiği savunulmaktadır ve örneklem şeklinde oluşturulan 9 ana kişilik kendi kaygı ve yanılsamalarını içermektedir. Kitaba göre 9 ana kişiliğin eksen aldığı kaygılar şu şekildedir:

1.     Kişilik: Kötü ve ahlaksız bir insan olma kaygısı.

2.     Kişilik: Sevilmeyi hak etmeyen bir kişi olma kaygısı.

3.     Kişilik: Hiçbir değeri olmayan bir insan olma kaygısı

4.     Kişilik: Kendi kimliği olmayan, hiçbir önem taşımayan biri olma kaygısı

5.     Kişilik: Dünyanın ve insanların anlaşılmaz olduğu ve sizin de bununla başa çıkmak için yeterli olmadığınız kaygısı.

6.     Kişilik: Tehlikeli bir dünyanın içinde size destek olacak, yol gösterecek kimse olmaksızın yapayalnız ve çaresiz olma kaygısı.

7.     Kişilik: Yoksunluk ve acı çekme kaygısı, başkalarının gözünde yetersiz olma korkusu.

8.     Kişilik: İncinme ve başkaları tarafından kontrol altında tutulma tehlikesi içinde bulunduğum dünyada zayıf ve güçsüz olma kaygısı.

9.     Kişilik: Kaybetme ve ayrılık kaygısı.

Yazar kitapta her kişiliğin bu kaygıları eksenine alarak belirli davranışlarda bulunduğunu savunmaktadır. Bir nevi bu kaygılar onları belirli şekillerde davranmaya itmektedir. 

Kitabın en başında kişiliğini beğenmeyen ve diğer insanların kendinden emin kişiliklerine özenen baş karakterimiz diğer kişilikler ile yaşadığı deneyimden sonra aslında her kişiliğin iyi ve kötü yanları olduğunu keşfetmektedir. Bu durumda aslında yaşadığı sıkıntıların kişiliğini değiştirerek çözülemeyeceğini anlamaktadır. 

Kitabın sonunda kişiliğin aslında ne olduğuyla ilgili önemli bir çıkarım yapılmaktadır: “…bana asıl çarpıcı gelen şey, kişilikler değişse de benlik duygusunun, ‘ben’ fikrinin hep aynı kalıyor olması.” (syf.306)

Bu kapsamda aslında insanların kişiliklerinden ibaret olmadığı ve belli kişiliklere göre yaşamak zorunda olmadığı sonucuna varıyoruz. Herkes kendi özünü derinlerde bir yerde yaşamaktadır ve aslında kişiliklerinden bağımsız olarak da var olmaktadır.

Özgürlüğü ise seni belli kalıplara sokan kişilikten kurtulmak olarak açıklayan yazar bizi belirli kaygıların ve yanılsamaların içine hapseden kişiliklerin kendimiz olmamızı engellediğini savunmaktadır: "...kendinizi kendinize gösterebilmeniz için kişiliğinizden yavaş yavaş kurtulacak şekilde gelişmeniz gerekir." (syf.308)

Bu kapsamda inceleme yazımızı bence kitabın ana fikrini en güzel yansıtan bir cümle ile bitirebiliriz: “Ten de kişilik de ruhun maskeleridir.” (syf.306)