Sosyal Bilimler Olası Bir Küresel Salgında Ne İşe Yarar?
Sosyal bilimlerin olası bir salgında ne işe yarayacağı hakkında kısa bir değerlendirme.
Sosyal bilimler, sosyoloji ve sosyolojik düşünmenin olası bir küresel salgında ne işe yarayabileceğini tartışmadan önce bu konular hakkında biraz bilgi vermek gerekir. Sosyal bilimler kısaca, toplumu ve insanları ilgilendiren konuları içeren çeşitli dallardan bir araya gelen topluluktur. Sosyal bilimlerin temel amacı birbirine bağımlı, global bir dünyada, kültürel farklılıkları olan demokratik bir toplumun vatandaşları olarak, kamu yararına bilgiye dayalı, mantıklı kararlar verebilme yeteneği geliştirmek için genç insanlara yardımcı olmaktır. Bu sosyal bilimlerin önemli dallarından birisi olan sosyoloji kısaca toplum bilimi demektir. Sosyolojiyi farklı bir yere koyan ve ona belirleyici karakterini veren şey, insan eylemlerini geniş çaplı oluşumların öğeleri olarak görme alışkanlığıdır. Bu oluşumlar ise karşılıklı bir bağımlılık (eyleme girişilme ihtimalinin ve eylemin başarı şansının öteki faillerin kimler olduğu ya da ne yapabileceklerine bağlı olarak değiştiği bir durum anlamında bağımlılık) ağına takılmış faillerin rastlantısal olmayan birlikteliği biçiminde düşünülebilir. Sosyologlar bu şekilde hep birlikte ağa takılmanın insan faillerin muhtemel ve fiili davranışları açısından sonuçlarının neler olduğunu soracaktır. Bu gibi bilgiler sosyolojik araştırmanın nesnesine biçim verir; oluşumlar, yani karşılıklı bağımlılık ağları, eylemin karşılıklı koşullayıcılığı ve faillerin özgürlüklerinin genişlemesi ya da daralması sosyolojinin en ağırlıklı olarak üzerinde durduğu meselelerdir.
Sosyoloji bir toplumsal olaydaki olması gereken ile ilgilenmez. Durumun süreci içerisindeki olaylara objektif bir bakış açısı ile bakmaya çalışır. Çin'de ortaya çıkan ve tüm dünyayı kısa sürede etkisi altına almış olan korona virüs salgını sosyal hayatımız, sağlığımız hatta psikolojimiz için bir tehdit oluşturmaktaydı. Geçirdiğimiz pandemi süreci sona erdi ancak Korana virüs hala hayatımızın bir parçası ve sürekli mutasyona uğrayarak yeni versiyonlarının çıktığına dair haberler hala devam etmekte. Virüsün çıktığı ilk dönemlere dönecek olursak; virüsün görüldüğü yerlerde virüs yayılımını azaltıp, bitirmek için sosyal izolasyon tedbirleri alındı. Marketlerde uygulanan maske ve eldivenle alışveriş yapma, aynı zamanda maskesiz de sokağa çıkmama kararı da virüs için bir önlem olmakla birlikte bana göre insanları biraz da olsa korkuttu. Ben hem virüs süresince hem de sonraki süreçte sosyal bilimlere çokça ihtiyaç duyulacağını düşünüyorum. Öncelikle bu virüs süreci bitse bile bazı insanlar bir süre daha bu psikolojiden çıkamayacak ve sosyal hayatına devam etmeye çok kolay adapte olamayacaktır. Bu durumda psikoloji bilimlere büyük görev düşmektedir.
Sosyoloji ise, bu dönemde evde kalıp işe gidemeyen insanların maaşları hakkında yapılması gereken düzenlemeye, durumu yetersiz olan ve kira, market alışverişi gibi şeylere parası yetmeyen ailelere yapılması gereken yardıma, evde kaldığı için şiddet görse dahi pandemi yüzünden evden çıkamayan kadınlara yardım edilmesine dair konularda devletle bir arada çalışarak belli çözüm önerileri getirebilir. Bu durumda evde çok boş vakit bulan insanların kedini geliştirmeye, bir şeyleri sorgulamaya başlaması da felsefenin işe yarayacağı bir durumdur. Yani aslında hayatımızın her döneminde olduğu ve olacağı gibi sosyal bilimler olası bir salgın durumunda da oldukça fazla işimize yaramaktadır.