Sosyal Çürüme Nedir?

Günümüzde insanların sık sık duymaya başladığı "sosyal çürüme" kavramına ufak bir bakış.

Özellikle günümüz toplumunda artan suç oranı ile insanların sık sık duymaya başladığı "sosyal çürüme" kavramı ne anlama gelmektedir hiç düşünüyor muyuz?

Sosyal çürüme, toplumsal düzenin bozulması, toplumun çürümesi anlamlarına gelmektedir. Bir toplum içerisinde temel değerlerin bozulmaya başlaması ve bu durumun eşliğinde toplumsal yapıların da zayıflaması ile kendini göstermektedir. İnsanlar bu durumun sonucu olarak ortak etik değerlerden, birlik ve beraberlik durumundan uzaklaşmaya başlamaktadır. Peki ya bu durumlar ne gibi sonuçları beraberinde getirecektir?

Sosyal çürüme beraberinde çok büyük sorunları getirecektir. İlk soruna bakacak olursak, "toplumsal güvensizlik" sorunu. Peki ya nedir bu sorun?

Toplumsal Güvensizlik: Toplumdaki bireylerin birbirlerine karşı olan güveninin azalması ve ortak değerlere karşı tutumlarının zayıflaması "toplumsal güvensizlik" sorununu ortaya çıkartacaktır. Bu sorunun ortaya çıkmasında bir etken daha bulunmaktadır; "bireylerin insan ilişkilerinde kendi çıkarlarını ön plana alması" durumu. Bireylerin ilişkiler içerisinde kendi çıkarlarını ön plana alması, toplumsal dayanışma ve yardımlaşma gibi bağları zayıflatacaktır.

Suç Oranlarında Artış: Bir toplumda sosyal çürüme başladığı vakit suç oranlarında gözle görülür bir artış meydana gelmektedir. Aynı zamanda suç oranlarında artışın olması, sosyal çürümeyi de başlatabilmektedir. Bozulan değerler, şiddet, hırsızlık ve daha birçok sorunu beraberinde getirecektir. Bu artışta etkili olan diğer bir etmen, varolan hukuki düzenin ve ahlaki kuralların zayıflamasından mütevellit gelir. Zayıflayan yasalar, bireylerin istediği şekilde "at koşturması" durumuna girmesine sebebiyet verecektir.

Ekonomik Eşitsizlik: Yolsuzluk, rüşvet vb. durumların artması sonucunda ekonomik kaynakların eşit olmayan bir şekilde dağıtımı söz konusu olacaktır. Toplum içerisinde zengin ve fakir kesimlerin arasındaki farkın uçurum halini alması; gerilimin başlamasına sebebiyet verecektir. Bu durumlar "siyasal" problemleri de beraberinde getirecektir.

Siyasal Problemler: Yolsuzluk, rüşvet vb. durumların ortaya çıkarttığı en büyük problemlerden birisi siyasal problemler olacaktır çünkü, toplum bu olaylar sonucunda resmi kurumlara ve yönetime güvensizlik duyacaktır. Yöneticilere ve kurumlara karşı olan bu güvensizlik durumu halkın pasifleşmesine neden olacaktır.

Sosyal Yapıların Bozulması: Sosyal yapılar, "aile" ile karşılıklı etkileşim ile varlığını sürdürmektedir ve sosyal yapıların bozulmasında temel etmen olarak "aile" kurumunun bozulması kendini göstermektedir. Aile, bireyin ilk sosyalleşme alanıdır. Toplumsal değerlerin, normların ve kültürün bireye aktarıldığı ana noktadır. Öyleyse aile, bireyin topluma kazandırılması için temel nokta halindedir. Ailenin sosyal yapılar üzerinde bu denli büyük bir rolü bulunurken, sosyal yapıların da aile üzerinde bir etkisi bulunmaktadır. Sosyal yapılar, aileyi şekillendiren temel dışsal etkendir. Kültürel yapı, eğitim sistemi, ekonomik sistem vb. sosyal yapının unsurları, öncelikle aileyi ve ailenin de bireyi etkilemesine sebebiyet vermektedir. Bütün bu unsurlar içerisinden herhangi birisinin bozulmaya uğraması, sosyal çürümede bir etmen olacaktır. Özellikle işsizlik, adaletsizlik ve eğitimsizlik protestolara yol açacaktır. Bu durumlar sosyal patlamaların ve sosyal çürümenin derinleşmesine sebebiyet vermektedir.

Bütün bu sorunların meydana getireceği ortak bir sonuç bulunmaktadır. Sosyal çürüme, bireylerin topluma karşı yabancılaşmasına sebebiyet vermektedir. Ortak değerlerin kaybolması, sosyal bağların kopması ve "bireyselleşme" adı altında insanların çıkarcı bir hâl almasına sebebiyet verecektir. Sosyal çürüme, toplumun uzun vadede yapısal olarak tamamen bozulmasına ve temel yapı taşlarının dökülmesine götürecektir. Bu durum, ilerleyen süreçte daha derin toplumsal sorunlara dönüşebilir ve nihayetinde toplumun genel yapısında bir çöküşe yol açabilecek ciddi sonuçlar doğurabilir.