Sosyal Sözleşmeciler: Thomas Hobbes

Sosyal Sözleşem Nedir? Thomas Hobbes'un Sosyal Sözleşmesinde Devlet ve Toplum Kuramı


Sosyal sözleşme kuramcıları devletin nasıl ortaya çıktığını, meydana geldiğini toplum sözleşmesi ile açıklarlar. Hobbes, Locke ve Rousseau birbirinden farklı düşünür. Fakat devleti açıklarken aynı paradigmadan yararlanırlar. Buna sosyal sözleşme paradigması, kavramı denir.

Doğa Durumu: Bu üç düşünür de doğa durumu nedir sorusuna cevap aramıştır. Yani devlet öncesi durumu anlamak için bu kavramı kullanmışlardır. Doğa durumu devlet öncesi, devletin olmadığı önceki durum demektir. Bu tarihsel bir olay değildir. Bu düşünürler teorik olarak ele alır doğa durumunu. Otoritesiz, devletsiz bir toplum nasıl olabilir üzerinde durmaktadırlar. Bu üç düşünür de devletli topluma nasıl geçildiği ile ilgili teorilerini geliştirmişlerdir. Bu anlamda doğa durumu bu üç filozof için devlet teorileri geliştirmek için kullandıkları bir metafordur. Doğa durumu devlet öncesi durumu betimlemek için kullanılan bir metafordur.

Thomas Hobbes : Mutlakiyetçi Devlet 

Hobbes, yazmış olduğu Leviathan isimli eserinde mutlakiyetçi devleti savunur. Hobbes’a göre doğa durumu kötüdür; doğa durumunu olumsuzlar. Bir üst otoritenin olmadığı doğa durumu anarşik bir toplum düzenini yansıtır. Cezalandırma ve şiddet kullanma hakkı tek tek bireylerdedir. Bundan dolayı kaos vardır. İnsan insanın kurdudur. Bu anlamda doğa durumu insanların yaşamlarının güvenlikte olmadığı bir belirsiz durumunu yansıtmaktadır. Bu durum sürekli bir savaşı ifade etmese de bir belirsizlik durumunu ifade eder. Doğa yasası gereği her insan yaşamı tehlikede olduğunda güç kullanma (meşru müdaafa) hakkına sahiptir. Hobbes da tıpkı Machiavelli gibi insan doğasını kötü görür. Ona göre insan bencil, şiddete eğilimli ve kolay kandırılabilirdir.

İnsanlar doğa durumundan kurtulmak için bir sözleşme(anayasa gibi) imzalamış ve devleti kurmuşlardır. Herkes kendi elindeki güç kullanma hakkını bir üst otoriteye yani devlete devretmiştir. Artık devlet tıpkı Weber’in tanımında olduğu gibi meşru şiddet kullanma tekelidir.

Hobbes, sivil toplumdaki devletin mutlakiyetçi bir devlet olması gerektiğini savunur. Bir Leviathan gibi toplumdaki en üst otoriteyi devlet oluşturmalıdır. Devletin temel amacı ise birey güvenliğinin sağlanmasıdır. Mutlakiyetçi devlette yasama, yürütme ve yargı tamamen monarkın elindedir. Bu kuvvetler bölünemez; kuvvetler ayrılığı yoktur.

Hobbes esasında bir liberaldir. Fakat bireylerin güvenliğini sağlanması için böyle bir teori ortaya atmıştır. Ayrıca mutlakiyetçi devlet fikrini anlamak için Hobbes’ın yaşadığı dönemin de değerlendirilmesi gerekir. Bu dönemde İngilitere’de Prostestan ve Katolik iç savaşı yaşanmaktadır. Bu savaş sonrasında parlamenterler ile kraliyetçiler arasında geçen bir hal almıştır. 30 yıl boyunca İngiltere’de kan akmıştır. İşte bunun yaşanmasını tekrar istememektedir Hobbes. Bunun için de mutlakiyetçi devleti savunur.

Eleştiri: Doğa durumunu çok güzel tarif etmektedir. Devlete geçiş mantıklı bir argümana dayanıyor. Ancak devlet kurgusu o kadar mutlakiyetçi ki amacı olan bireylerin korunması devlet tarafından tehdit edildiğinde ne olacağı soruna yanıt vermiyor. Bu soruda yetersiz kalıyor. Devlet toplumun güvenliğini de ihlal edebilir. Hobbes’un handikabı budur.