Soul İncelemesi ve Hayata Dair Bazı Düşünceler
''İnsan bir şeye ulaşmayı mı, yoksa onu arzulamayı mı seviyor?''
Bir ortaokulda müzik öğretmeni olan Joe Gardner'ın en büyük hayali, bir caz orkestrasında piyano çalmaktır. Yıllardır bu tutkusunu gerçekleştirebilmek için çabalamıştır. Ve nihayet hayalindeki fırsat ayağına gelir; ünlü bir caz grubu ile çalma şansı yakalar. Ancak tam hayaline yaklaşmışken hayatı alt üst olur, bir çukura düşer. Joe, kendini birdenbire yaşamla ölüm arasında, arafta bulur. Fakat dünyada işi bitmemiştir daha. Ne yapıp edip dünyaya geri dönemliyim diye düşünür.
Bu dünyada, ölüm sonrası ve doğum öncesi yaşamlarını burada sürdüren ruhlar vardır. Ölmüş ruhların görevi, doğmamış ruhlara rehberlik etmek. Joe'nun eşlik etmek için eşleştiği ruh '22' adında inatçı bir ruhtur. 22 dünyaya gitmek istemez, hayatta bir amaç bulamayacağını düşünür. Joe, tutku ve hayatın anlamı gibi konularda 22'ye yol göstermekle görevlidir. Bu beraberlik Joe'nun kendi hayatına dair bazı şeyleri keşfetmesini sağlarken 22'de hayatta dair bakışını değiştirecektir.
Joe'nun başına gelen talihsiz olay sonrasında tekrar dünyaya dönebilmesi için 22'nin yardımına ihtiyacı vardır. İkisi beraber kayıp ruhların olduğu bölüme giderler, oradaki bir ruh dünyaya dönmelerine yardımcı olacaktır. Ancak bir şeyler ters gider ve bir karışıklık sonucu 22, Joe'nun bedenine girer; Joe ise bir kedinin bedenine hapsolur. 22, Joe'nun bedeninde hayatı deneyimleme fırsatı elde etmiş olur böylece.
22 başlangıçta dünyanın ne kadar anlamsız olduğunu düşünse de zamanla tahmin ettiği kadar kötü olmadığını fark eder. Bir dilim pizzanın tadı, rüzgarın dansı, sokak müzisyenin çaldığı müzik... Dünyayı farklı bir gözle görmeye başlar 22. Yaşadıkları sayesinde büyülenmiştir ve yaşamın anlamlı olabileceğini düşünür. 22 bunları yaşarken Joe ise yaşamın sadece büyük ideal ve hedeflerden ibaret olmadığı sonucuna varır. 22 öğretmiştir Joe'ya bunu. Joe küçük an ve basit deneyimlerin hayatı nasıl da güzelleştirdiğini fark eder.
Hayatın anlamı çoğu zaman derin felsefik sorularda aransa da belki de küçük şeylerde saklıdır. Günlük hayatın sıradan anlarında, uçan bir kuşun kanadında, yağan bir damla yağmurun sessizliğinde... Büyük resme fazla odaklanınca (belki de bu empoze edildiğinden) hayatın küçük detaylarını es geçiyoruz. Bu küçük ve önemsiz gibi görünen anlar aslında yaşamın en derin anlamlarını içinde bulundurur. Tabii görmek isteyene!
“Belki de gökyüzünü izlemek benim parıltımdır. Ya da yürümek..”
Joe, hayat amacının bir caz grubunda piyano çalmak olduğuna emindi. O bunun için yaratılmıştı adeta. Bir sürü macera ve aksiyonun ardından nihayet hayalini kurduğu o yerdeydi: sahnede. Ancak o an fark eder ki, arzuladığı şeyle elde ettiği aynı değildi. Daha farklı hayal etmişti uykularını süsleyen bu geceyi. Tam da burada sorulması gereken soru şudur: ''İnsan bir şeye ulaşmayı mı, yoksa onu arzulamayı mı seviyor?''
Belki de hayaller, gerçeklerden daha güçlüdür. İdealize ettiğimiz hayal kusursuz ve mükemmeldir. Ancak hayatın gerçekliği pürüzlü ve eksiktir. Bunun için arzuladığımızla elde ettiğimiz arasında uçurumlar vardır ve bu bizi düşündüğümüzden daha az tatmin eder.
Bakıldığında noksan bir şeymiş gibi algılanan bu durum, bir yönüyle yaşamı anlamlı kılar. Sürekli yeni bir hedef ve hayal peşinde koşmak bizi motive eder.
+Sorun ne, öğretmen?
-Hayatım boyunca bugünü bekledim. Daha farklı hissederim sanmıştım.
+Genç bir balıkla ilgili bir öykü duymuştum. Bir gün, genç balık yaşlı olanın yanına yüzmüş ve demiş ki: "Şu okyanus dedikleri şeyi arıyorum.". Okyanus mu, diye sormuş yaşlı balık. Şu an içinde yüzüyorsun. "Bu mu?" diye sormuş genç olan. Ama bu su. Benim aradığımsa okyanus.
Bol aksiyon ve mizahın felsefeyle harmanlandığı Soul, aileyle izlenebilecek güzel bir animasyon. Çocuklar kadar yetişkinlere de hitap ediyor. Eğer ebeveynseniz çocuğunuzla hayatın anlamı, anlam arayışına dair bazı konuları konuşmaya alan açar. Yetişkinseniz kendi varoluş yolculuğunuzda bazı sorgulamalar yapmanızı sağlayacaktır. İzleyin ve de izlettirin.
''Hayatın sunabileceği o kadar çok şey var ki, olasılıklarla dolu. Sadece nereye bakacağını bilmen gerekiyor.''