Taiji'de Katliam Başladı!

Esaret endüstrisi sonucu her yıl ortalama 2000 yunus Taiji kıyılarını kana boyayan av sezonunda canice yöntemlerle avlanıyor!


Japonya'nın Taiji kasabası yılın bu zamanlarında yunus katliamına ev sahipliği yapıyor. Tepkilere rağmen av 1 Eylül'de başladı. Binlerce yunusun cani yöntemlerle katledildiği avları ve tüm gizlenen gerçekleri dünyaya duyuran örgütler ise Sea Shepherd ve Dolphin Project. Türkiye'de ise Yunuslara Özgürlük Platformu ve Türkiye Vegan Derneği (TVD) Taiji'deki katliamlara ve yunus parkları gerçeğine dikkat çekiyor.

Yunuslar sadece eti restoranlara satılsın veya evcil hayvan maması yapılsın diye yakalanmıyor çünkü bu avcılar için yeterli bir ekonomik getiri sağlamıyor. Bunların yanında önemli bir kısmı da Türkiye de dahil dünyanın çeşitli yerlerindeki yunus gösteri merkezlerine satılıyor. Katliamın devamlılığını da bu sağlıyor. Yunuslara Özgürlük Platformu’nun edindiği CITES sözleşmesi ithalat verilerine göre, 2005-2017 yılları arasında Türkiye’ye 75 yunusun ithal edildiği görülüyor. 75 yunusun 34’ü ise Japonya’nın sürek avıyla ünlü katliam koyu Taiji‘de yakalanmış. Türkiye bu açıdan Taiji’deki kanlı ticarete ortak olan ülkeler arasında yer alıyor.

TVD'nin Taiji'deki katliam ve Yunus parklarıyla ilgili hazırladığı ve web sitesinde bulunan bilgilendirmedeki bazı maddeler şöyle:

1. Her yıl ortalama 2000 yunus, 1 Eylül’de başlayan ve Japonya’nın Taiji kasabasındaki kıyıları kana boyayan av sezonunda balıkçılar tarafından canice yöntemler içeren sürek avıyla yakalanıyor.

2. Esaret endüstrisi, doğadan yakalanan tek bir yunusu bugün ortalama 250 bin dolara satın alıp köleleştiriyor, işkence dolu eğitim süreçleriyle insana bağımlı hale getiriyor. Eğitimli yunuslar çok daha yüksek fiyata satılarak hayvan ticaretinin ve Taiji’deki katliamların devamlılığını sağlıyor.

3. Japon balıkçılar bu kanlı sürek avında, uzun metal sopalarla deniz yüzeyine vurarak yunusları korkutuyor ve sonar (yön bulma) sistemlerini bozarak sürüleri küçük bir koyda sıkıştırıyor. Katliam ve yunus parkları için hayvan ticareti de tam da burada başlıyor.

Eti için avlanan yunuslar, bedenlerine saplanan kancalar ve nefes aldıkları deliklere sokulan metal soparlarla dakikalarca ölüme terkediliyor ve kendi kanları içinde boğulmaları sağlanıyor. Anneleriyle yüzen yavru yunuslar suda çaresizce çırpınırken, sürüdeki önemli bireylerin avlanması veya canlı yakalanması sonucu sürüler dağılıyor, yavrular yollarını kaybederek hayatta kalma şanslarını büyük ölçüde yitiriyorlar. Av ve canlı yakalamalar, doğadaki yunus popülasyonlarına da zarar veriyor. Deniz parklarındaki ve tematik akvaryumlardaki tutsak yunuslar ve diğer deniz memelileri ise büyük bir stres altında ve mutsuzluk içinde ömürlerinin tamamını esarette geçirmek zorunda kalıyorlar. İnsan eğlencesi ve sözde terapi amacıyla sömürülen yunusların neredeyse tamamı, kronik stresten ülser olduğu için ölü balıklar arasındaki ilaç ve sakinleştirici takviyeleriyle canlı tutuluyor. Birçoğu da kısa süre sonra olumsuz şartlara, bireyler arasındaki kavgalara ve esarete dayanamadıkları için özgürlüğe yeniden kavuşamadan hayatını yitiriyor. (TVD)

4.Yüz binlerce yunus gibi ailesinden ve okyanustan koparılarak turistlere sergilenmek üzere Taiji’deki havuza hapsedilen ender rastlanan yavru albino yunus, Taiji’de yaşanan dramın ve hayvan hakkı ihlallerinin sembollerinden biri oldu. Yıllar sonra havuzdaki klor nedeniyle gözleri kapanırken, kronik stres ve sıkıntıdan tekrarlayan anormal davranışlar sergilediği görüldü.

Ocak 2014’te, Türkiye dahil dünya çapındaki yunus parklarına satılmak ve etleri için avlanmak üzere canice yöntemlerle canlı yakalanan yunuslar arasında, eşine az rastlanan yavru bir albino yunus da vardı.

Okyanuslarda ender rastlanan ve henüz yeterince gelişmemiş olan bu albino yavru, 18 Ocak itibarıyla balıkçılar ve yunus parkı sahipleri tarafından annesinden koparılarak, gösteriler için işkenceyle eğitilmek üzere Taiji Whale Museum’a (Taiji Balina Müzesi) kapatıldı. Annesi ise av sırasında balıkçılar tarafından öldürüldü.

Havuza kapatıldığı tarihten yaklaşık 10 ay ve 3 yıl sonra birkaç kez fotoğraflanan Angel’ın gözlerinin şiştiği, gösteri ve sergileme havuzundaki klor yoğunluğu nedeniyle ciddi zarar gördüğü tespit edildi.

Gözlerini açamayan Angel, albino olduğu için klor kaynaklı göz rahatsızlıklarına daha yatkın fakat videolarda, sadece Angel’ın değil, diğer yunuslarında aynı sorunu yaşadığı anlaşılıyor.

Alıkonduğu daracık ve kirli havuzda son çekilen videolarda ise, hayvanat bahçelerinde ve hayvanlı sirklerde esarete zorlanan yaban hayvanlarında sıkça görülen başını cama/duvara vurma ve üst üste kusma gibi anormal tekrarlayan davranışlar sergilediği görülüyor.

Angel’ın esarete alındığı 2013-2014 av sezonunda, 6 farklı türden yunusun canice yöntemlerle sıkıştırıldığı Taiji Koyu’nda 1450 yunustan 834’ü öldürüldü, 457’si ağır fiziksel ve psikolojik travmalı bir halde okyanusa geri bırakıldı ve 158’i de yüzbinlerce dolara yunus parklarına satılmak üzere canlı yakalandı. Kaçının esarette ve okyanusta hayatta kaldığı ise bilinmiyor.

Angel'ın videosunun son kısmında yazdığı gibi talep biterse zulüm de biter.

Yunus parkları, hayvan gösterileri, hayvanlı sirkler, hayvanat bahçeleri vb. Hepsi insanın hayvanlar üzerindeki tahakkümünün bir sonucudur. İnsan gibi bilinç sahibi olan hayvanların yaşam hakkını ve/veya özgürlüğünü onlardan alan hiçbir düzen desteklenmemeli, normalleştirilmemeli ve kabul edilmemelidir. Bir diğer ayrım ise hayvan refahı ve hayvan özgürlüğü arasında yapılmalıdır.

Kafesleri/duvarları/havuzları büyültmekle uğraşan hayvan refahı yerine tüm bunları boşaltmakla ilgilenen hayvan özgürlüğü temelinde hareket edilmelidir.

*Yazımda aktardığım maddelere ve daha fazla bilgiye yine https://tvd.org.tr/ adresinden ulaşabilirsiniz. Ayrıca Dolphin Project, Sea Shepherd ve Yunuslara Özgürlük Platformu web sitelerini ziyaret edebilirsiniz.