Tante Rosa ve Kadın Olmak
Kadınların, özgürce davranışlarının sonuçlarını bir de Rosa Teyze'den dinleyin.
Tam elimden kitapları düşürmüş, alışkanlığımı yitirme evresine gelmişken karşılaştık Sevgi Soysal'ın Tante Rosa'sı ile. Bana öyle iyi geldi ki! Çünkü bizden biri, bizim yaşadığımız o erkek egemen hegemonyasının içinde savaşan ve kendi gibi olmaya çalışan biri Rosa Teyze.
Kitabı okurken sıkılmak ne mümkün! Kitap, Tante Rosa'nın başından geçen 14 öyküden oluşuyor. Akıcı, ironili ve bir o kadar da kafamızı pencereden dışarıya çıkardığımızda görebildiğimiz, yakından tanıdığımız biri Rosa Teyze.
Aslında Soysal'ın oluşturmuş olduğu bu karakter onun teyzesi. Rahibeler okulundan kovulan teyzesi... Bir bakıma; annesi, kendisi, tüm kadınlar... Soysal burada Alman bir kadının vermiş olduğu tepkilerden çok, farkındalığa ulaşmış tüm kadınların topluma olan tepkisini sembolize etmiştir. Günümüzde de olduğu gibi "Kızlar bunu şöyle yapar veya yapmaz..." toplumsal ayrıştırmasını, toplumun kadına biçmiş olduğu rolleri, kendi karakteriyle de harmanlayarak bu kitap ile evrenselleştirmiştir.
Kadınların geçmişte veya günümüzde o baskın olan eril egemenliğinde, nasıl sıkışıp kaldığını; kendi gibi davrananamasını veya davransa bile ötekileştirildiğini gösteriyor bize öyküler. O yüzden okurken direkt olarak toplumda; "Özgürleşen bir kadının yabancılığını" görüyoruz. Kendi ayakları üzerinde durabilen, istemediği zaman çıkıp gidebilen bir kadın. Aslında Tante Rosa burada Alman olduğu için yabancı değil; kadına, o yaşam alanı verilmediği için insanların gözünde bir yabancı.
Eğer ki Tante Rosa'yı okursanız, benden ve tüm kadınlardan selam söyleyin ve teşekkür edin; "Hayatın kadınlar için nasıl zorlayıcı ve nasıl çelişkili bir yer olduğunu" bu şekilde evrenselleştirip bize sunduğu için...
“ …Sizlerle Başbaşa dergisindeki aşk romanlarında yazılanların doğru olmadığını anladığı zaman, anladığı zaman, ah o zaman…” (s.30)