The Boys-3. Sezon 2. Bölüm Eleştiri

The Boys Eleştiri serimize kaldığımız yerden yani ikinci bölümden devam ediyoruz.

The Boys 3. Sezon 1. Bölüm eleştiri yazımı okuduysanız eğer, serinin beni hangi noktalarda üzdüğünü, hangi noktalarda kızdırdığından bahsetmiştim. Tabii bunları yazmaya geçmeden önce önceki sezonlar ile alakalı görüşlerimi, geçtiği evreni ve dünya tasarımını da anlatmak zorundaydım. Bu yazı önceki yazı kadar uzun olmayacak diye umuyor ve daha fazla uzatmadan bölümün hikayesini karakterler üzerinden özetlemeye geçiyorum.

Bölümümüz, yunus sever dostumuz Deep’in ikinci sezonda bolca yardımını aldığı kolektif kilisesinin elinden nasıl ''kurtulduğunu'' anlatan bir filmin fragmanıyla açılıyor, hemen ardından da Homelander’ın doğum gününün bugün olduğunu öğreniyoruz. Biricik kahramanımızın her yıl olduğu gibi bu yılda özel bir programı ve doğum günü kutlama etkinliği olacak. The Boys'a dönecek olursak;

Hughie ve Starlight:


Geçen yılın gizemlerinden birisi olan “kafa patlatan” süper kötünün kimliğini, geçen seneden beri yanında çalıştığı kadın olduğunu 12 saat önce öğrenen hughie ve starlight bu konuyu kahvaltı sofrasında tartışmaktadır. Starlight’ın bu 12 saatlik süre zarfında gökten zembille inen belgelerinde Nadia’nın red river adlı, voughta bağlı bir sup-yetimhanesidir. Hughie’nin açamadığı kavanozu açan ve ben gelene kadar aptalca bir şey yapma diyen starlight, homelander’ın doğum günü kutlaması etkinliği için erkenden evden çıkar. Homelander’ın etkinliğinde sadece birkaç cümlesi olan starlight, daha önemli işleri olduğu için bir an önce halledip gitmek istese de, homelander’ın farklı planları vardır. Starlight’ı bir kaptan değil, aptal bir sarışın olarak göstermek istese de starlight bu aşağılamayı kabul etmez, Stan Edgar’ın yardımıyla birlikte eski metine geri dönerler.

Bu sahneler silsilesinde özetlerken de belirttiğim gibi starlight’ın bu kadar gizli belgeleri marketten sebze alırmışçasına almış olması inandırıcılığı kaybettiriyor. Stan Edgar’ın evlat edindiği bir çocuk varsa ve bu çocuk aşırı güçlü bir süper güce sahipse, böyle bir belgenin bulunabileceği tek yer edgarın ofisindeki gizli kasa veya şifrelenmiş online bir dökümandır. Nadia karakterini saklamak için bu kadar çaba sarf eden Stan, mantıken sahip olduğu şirketten evlat edineceği çocuğu öyle bir gizler ki çocuk hiç doğmamış sayılır resmi belgelerde. Belgenin içerisinden öğrenebildiğimiz tek bilgi yetimhanenin ismi olan red river. İlerleyen sahnelerde hughie kendi başına red rivera gidip veritabanındaki bütün dosyaları usbye aktarıyor ve stan-nadia ilişkisini ilk defa somut olarak görebiliyoruz. 3 klasör altında 1 png 1 mp4 ve bir txt dosyası var. Stan sahip olduğu şirkete bunları sildirtmeyecek kadar aptal mı? “Bir şey olmaz yav!” Mantığıyla umursamamış mı? Hard diski yaktırması lazım ne olur ne olmaz diye, her neyse hughie görüntüleri ve videoyu görünce kanı donuyor. 1 yıldır böyle birinin altında yalandan “kötü kahraman yakalamaca” oynadıklarını, voughtla savaşıyorum zannederken vought’un altında çalıştığını fark ediyor ve bu gerçek onu yasal yollardan uzaklaştırıyor.


Butcher ve Marvin:

Marvin namı diğer MM küçük kızının saçlarını tararken birden kapı çalar, çalan kişi butcherdır. Elinde geçen gece Quenn Maeve’den aldığı Soldier Boy belgeleri ve Vought kulesi 3d puzzle’ı ile birlikte. Marvin’in ailesini öldüren alçağın, Soldier boy adlı süper kahramanın belgeleri olsa da kızını terk etmek istemediği için butcher’ı geri çevirir. Butcher ısrar etse de, “babam ölü bir adamın peşinden gitti, hayatta olan iki oğlunu görmezden geldi. Aynı hataya düşmeyeceğim” diyen MM, kendi takıntılarına yenik düşmüş bir adamdır. Elinde bir şey olduğunu istemeye istemeye söyler ve butcher’a işine yarayabilecek birkaç belge uzatır.

Bu sahneyi genel olarak beğendim, üzerine çok söylenecek bir söz yok. Ancaaak marvin bölümün sonlarına doğru karısına “yapamıyorum, engel olamıyorum. Tiklerim yine başladı, biliyorsun soldier boy…” şeklinde sızlanırken karısının “yaparsın oğul, edersin evellallah, cihada gedeceksen ve geri geleceksen, bu kızın içün!” minimalindeki Diriliş Ertuğrul kokan sözleri etkileyici olmaktan çok türk dizilerini hatırlattı bana. Belki de zaten ikinci evliliğini yaptığı için ilkini pek önemsemiyordur, kim bilir?


Franchie ve Kimiko:

Butcher gunpowder man ile ilgilenirken Franchie ve Kimiko ise crimson contestle ilgilenmektedir. Voughtland eğlence parkına Contest’den bilgi almaya geldiklerinde, Kimiko ve “yaşayamadığı çocukluğu” devreye girer, pamuk şekerlere dünyanın en güzel şeyi gibi bakmaya, hız trenini ağzı açık bir şekilde izlemektedir. Franchie’ye binmek istediğini söylese de ilk baş işi halletmeleri gerektiğini söylenince kimiko ve çocukluğu üzülür. Voughtland’de bulunan Soldier Boy’u anmak için yapılmış bir belgeseli izlemeye gelirler. Tabii ki de belgesel saçmalıktan ibarettir, neden gelip bunu izlediklerini merak ederken bizler, perdenin arkasından çıkan ve şarkı söylemeye başlayan crimson contest’i görürüz. Kimiko ve “yaşayamadığı çocukluğu” bu konserden aşırı eğlenir. Sahne gösterisi bittikten sonrasında Contest’i set arkasında kendisine ayrılmış odada uyuşturucu çekerken Franchie ve “yaşanmamış çocuk” içeriye girer. Şarkını beğendim diyen velet kimiko ve maymun sever contest birbirleri ile iletişim kurarken Franchie arkadaki rafların tamamında maymun peluşlarını kurcalar. O iyi biri dese de görevini icra eden kimiko contesti duvara çalıp ellerini tutar ve sorgu başlar. Ağzı yoklanan Contest, belgeselde söylenenlerin doğru olduğunu söyler. İçeriye başka bir ailenin girmesiyle dikkati dağılan ekip contest’i ellerinden kaçırır ve kovalamaca başlar. Contest’in attığı alev topu bir çalışana çarpar, adam parçalarına ayrılır, millet korkup kaçışmaya başlar. Kimiko ve veledi bu sahnede şoka girer ancak Franchie’nin onu sarsması ile olay yerinden kaçmayı başarırlar.


Kimiko’ya gıcık oldum, açık ve net. Seni ve kardeşini kaçırıp, v bileşeni enjekte edip, silah olarak kullananlardan bile daha kötü olan Vought şirketine nefret beslemesi gerekir iken ellerinde çiçekler “lay lay lay dünya çok güzel lay lay lay” şeklinde etrafda ağzı açık bakıyor olması karaktere uyan bir şey değil. Bu kız sayısız insan öldürdü ki ekibe katıldıktan sonrasını saymıyorum bile. Contest’in aşk ve sevgi teması sahnede güzel yansıtılsa da 4 saniye sonra uyuşturucu çektiğini görmek “tüm suplar kötüdür” temasını destekliyor. Biraz banallaştığını hissediyorum sadece.


Sevdiğim sahneler olarak gunpowder vs buthcer (bir ve ikinci round) ve Homelander’ın intihar etmeye çalışan 16 yaşındaki küçük kızı kurtarmaya gelmişken stormfrontun öldüğü haberini duyup, kötü kişiliğine bürünüp tirat atması, sonrasında korkan ve atlamak istemeyen kızı zorla atlattırma sahnesi aşırı güzel sahnelerdi. Bu arada yıllık silahlananlar etkinliğinde çocukların silah boyama kitabı boyama detayı komik bir detaydı. Daha fazla uzatmadan ve 2. Bölümün cesedini daha fazla tekmelemeden önce bırakayım efendim. 3. Bölüm eleştirisinde görüşmek üzere! Sağlıcakla kalın.