Tiyatro ve Biz
Tiyatro bir değişim, dönüşüm çarkı, tıpkı hayatımız gibi
Tiyatro, MÖ Antik Çağ' da ortaya çıkmış farklı kültürlerde kendini anlatmıştır. Antik Çağ' da refah seviyesinin yüksek olan tabakasına ait etkinlik olarak görülmüştür. Yunancada tiyatronun karşılığı "görme yeri" olarak yer almıştır. Günümüzdeki adıyla tiyatro tarihi Dionysos (Müziğe, eğlenceye, zevke karşılık gelmiş olan Bağ Bozumu tanrının adıdır. ) adına yapılan törenlere dayanmaktadır. İlk tiyatro oyunu Atina' da yapılmıştır.
Tiyatronun ortaya çıkışı o zamana ait insanlarının mitolojik inançları, dansları, ritüelleri, dinsel tapınmalarıyla ortaya çıkmasında zemin oluşturmuştur. Bir diğer tiyatronun ortaya çıktığı zamanda, iptidai dönemde insanların doğa olaylarını kendi bedensel hareketleriyle ifade etmişlerdir, simgesel olarak temsil etmişlerdir.
Tiyatronun ilk örnekleri de kostüm kullanımı maskeler, oklar, oltalar olmuştur. Bunun yanı sıra farklı teknikler de geliştirmişlerdir.
Tiyatroda diyalog sürecine geçişi de belirli kalıplara göre yazılmaya başlanarak devam etmiştir. Daha sonra şiirsel nitelik önem kazanınca ve artı olarak yanıt veren de eklenince düşünceden kağıda dökülmeye başlamıştır.
Ülkemizdeki tiyatroyla Batı tiyatrosu tanışmış bir araya gelmiştir. Yansımalar etkilenmeye vesile olmuştur. ilk Türk tiyatrosu Şinasi'nin kaleminden olan Şair Evlenmesi' dir. Şinasi, Tanzimat Dönemi sanatçımızdır. İlk oynan tiyatro ise Namık Kemal 'e ait olup "Şair Evlenmesi" dir. Meddahlık, Karagöz ve Hacivat gibi geleneksel oyunlarımız da vardır tabi.
Cumhuriyet döneminde ödenekli ilk tiyatromuz "Darülbedayi" dir. Daha sonra adı İstanbul Şehir Tiyatrosu olarak değiştirilmiş, başına da Muhsin Ertuğrul geçmiştir.
İtalyanca olan "teatro" sözcüğü tiyatro olarak dilimize geçmiştir.
Dünyada ilk tiyatro yeri İtalya' nın Parma kentindedir ve 1618 yılından kurulmuş olan Farnese tiyatrosudur.
Dönemin değişmesiyle Rönesansı yaşayan halk arasında tiyatro modern hale gelmiştir. Böylece komedi tiyatrosuyla tanışmış oldu. Rönesans halkı ve William Shakespeare'in dünya bir oyun sahnesi, bizler de birer oyuncuyuz sözüyle dönemin tiyatrosuna katkı sağlayanlar arasına girmiş oldu.
William'ın bu sözünden yola çıkarak kendi dünyamıza bakalım. Baktığımız ve değerlendirdiğimiz her şey de proaktif bakış açımızla etkin olduğumuz rollerimiz var.
Dönüp durduğumuz dünya üzerinde hepimize farklı roller verilmiş ya da isteyerek kabul ettiğimiz rollerimiz olmuş. Diyalogumuzun akışta olması bizi ayakta tutan sebepleri görmemizle bağlantılı bu roller eşliğinde tabi. Hayatı seviyorsak akışta olmak her zaman güzeldir. Repliği değiştirebilir, istediğimiz rolü çoğu zaman seçebilir, özgür olabiliriz. Unutmamalıyız ki hep sahne üzerindeyiz, repliğimiz ise eğer farkediyorsak bilinçaltımızda yazılı. Orayı da ihmal etmeden dikkatli yaşamalıyız.
Kendi hayatımızın tiyatro oyuncusu olmak bizim varlığımız devam ettiği sürece sürecek. Dilerim yaşama hep umutlu bakıp sürecinde ve sonunda...
Cümlenin bitişini size bırakıyorum. Sevgilerle.