Toplumsal Bellek ve Fotoğrafçılık

Bellek, geçmişle bugünümüz arasında kurulan bir köprü gibidir.

Nasıl bir insanın geçmişe dair olumlu veya olumsuz yaşanmışlıkları bugününe ışık tutuyorsa; bir toplumun da toplumsal profilini o toplumun ''toplumsal belleği'' oluşturur. Toplumsal belleğin önemi büyüktür. Çünkü, toplumun potansiyel geleceğine etki eder. Kültür ve sanat endüstrisinin gelişmesiyle beraber, sanatçılar eserlerinde ''toplumsal bellek'' kavramından sıkça yararlanmıştır. Toplumun geçmiş yaşam tarzı ve yaşantılarından esinlenen sanatçılar, eserlerinde geçmişte atıfta bulunmuş ve geçmişi sembolize etmeye başlamıştır. Toplumsuz kültür, kültürsüz toplum düşünülemez. Kültür, toplumları besleyerek onların devamlılığını sağlar.

Özellikle Türk toplumu gibi farklı kültürel zenginlikleri bir arada yaşayan toplumlarda, tüm kültür ve görüşleri bir araya getiren toplumsal olaylar vardır. Bunlara doğal afet olayları ve toplumsal zaferler örnek gösterilebilir. Bu tarz olaylarda, hiçbir görüş ayırmaksızın toplum birlik ve beraberlik içinde hareket eder. Toplumsal belleğimize yer eden bu olaylar, sanatçıların bir nevi arşividir. Yeri geldiğinde bu olayları sanat eserleri aracılığıyla bizlere hatırlatırlar. Bunu yaparken de insan belleğinde bulunan, bizlere çeşitli anıları hatırlatmayı sağlayan ''işaret noktalarını'' kullanırlar. Fotoğraf, sahip olduğu görsellik sayesinde işaret noktalarımıza kolay ulaşılabilirlik açısından önemli ve tercih edilen bir sanat eseridir.

Özellikle belgesel fotoğraf ve belgesel fotoğrafçılık kavramları bunu en iyi şekilde ifade eder. Çünkü var olan olduğu şekilde ve kanıtlı bir biçimde aktarılır. Sanatçı, sanatını tüm gerçekliğiyle ortaya koyar ve belleğimize çok daha kolay bir biçimde erişir. Adı üstünde ''belge'' niteliği taşıyan belgesel fotoğrafçılık, fotoğrafın hiçbir şekilde süslenmeden en yalın haliyle bizlere ulaştırılmasını önemser. Ancak bunu yaparken de çeşitli mesajlar vermekten kaçınmaz.

Bu noktada fotoğrafçını ''gözü'' de en önemli unsurlardan biri olarak devreye girer. Çünkü asıl önemli olan, o an yaşanırken bunun ne şekilde fotoğraflandığı ve nasıl bir mesaj vererek yansıtıldığıdır. Herkes fotoğraf çekebilir ancak herkes fotoğrafçı olamaz. Fotoğraf çekenlerden, fotoğraf sanatçısını ayıran nokta tam olarak buradadır; fotoğrafı çeken kişinin hayata bakış açısı, sahip olduğu kültürel birikim ve estetik kaygı fotoğrafın oluşmasını sağlayan birbirine geçmiş halkalar gibidir.

Nesiller arası köprüyü de sağlayan toplumsal bellek; geçmişte var olan yaşam tarzlarını ve sosyolojik aktivitelere olan yabancılığımızı azaltıp, o dönemi anlayabilmemize yardımcı olur. Günümüz teknolojisiyle birlikte, dünya devamlı bir şekilde gelişen ve dönüşen bir yer haline gelmiştir. Bu nedenle toplumların yaşantıları hızla değişim gösterebilmektedir. Nesil ve dönem farkı arayı açmaktadır. İşte bu noktada, sanatçılarımız bizim işaret noktalarımızı göz önünde bulundurarak, adeta bir zaman makinesine atlarmışçasına bize o dönemin getirilerini hissetirebilmektedir.

Görsel Kaynakça: Pinterest