Türk Mitolojisindeki Tanrıçalar ve Kadın Yaratıklar 

Türk destanlarındaki tanrıçaları ve yaratıkları tanıyalım.

Mitoloji her kültürün dinamiğine ve toplumsal kabullerine göre ortaya çıkan, ulusların doğuşlarına ve inançlarına dair hikayeler barındıran söylenceleri inceleyen alandır. Bu yazıda Türk toplumlarının destanlarında yer alan ve Tanrıça ile Yaratık olarak nitelendirilen kadın figürleri inceleyeceğiz.

Tanrıçalar

Deniz Tanrıçası Ak Ana: Evrende hiçbir şey yaratılmamışken ve her yer yalnızca berrak sulardan ibaretken Tanrı Ülgen’e yaratma konusunda ilham verip, ona yol gösteren tanrıçadır. Işıktan oluşan bedeninin alt kısmı tıpkı deniz kızları gibi kuyruk biçiminde ve mavi renkte tasvir edilir.  Türk mitolojisinde hayatın mutlak nesnelerine dair varoluş fikrini ortaya atan ve yaşam döngüsünü başlatan kadın figürdür. Yaratılış Destanı’nda geçmektedir. (Türk, Tatar, Altay) 

Güneş Tanrıçası Gün Ana: Türk ve Altay mitolojisinde insanların ilk büyük annesi olarak kabul gören ve göğün en yüksek katında yaşadığına inanılan tanrıçadır. Türklerde güneş sıcaklığı temsil eder, bu sebeple tanrıça dişil bir ruh olarak kabul edilmiştir. Farklı toplumlarda Kün Ana ve Yaşık Ana biçiminde de adlandırılmaktadır.

Doğurganlık Tanrıçası Umay Ana: Bebekleri ve hayvanları korumasının yanı sıra iyiliği ve güzelliği ile bilinen mitolojik karakterdir. Bazı inanışlara göre yeni doğum yapan bir anneyi ve bebeğini üç gün boyunca korumakta ve gökyüzünden getirdiği süt damlasını bebeğin ağzına sürerek gülmesine sebep olmaktadır. Elbisesi, uzun saçları ve boynuzları ile tanımlanır. Bereketli ve etrafına ışık saçan tanrıça, Türk mitolojisinde oldukça önemli bir kadın figürdür. Manas Destanı’nda geçmektedir. 

Doğa Tanrıçası Toprak Ana: Bereketi, yaşamı ve gücü temsil eden tanrıça, göğün üçüncü katında yaşar. İnsanlara iyilik yapar ve yol gösterir. Yeniden doğumu temsil ettiği sebebiyle bebeği olmayan kadınlar ağaç altında Toprak Ana’dan yardım isterler. Küçük çocukları emzirerek onlara güç verir ve birer yiğit olmalarını sağlar. Bilge bir kadındır ve öğütleri çok kıymetlidir. İnsanlar onun için kurban adarlar. Genel anlamıyla doğumu, yaşamı ve ölümü sembolize etmektedir.

Doğum/Temizlik Tanrıçası Kübey Hatun: Kadınlara doğum anında yardım ettiği ve çocuklara yaşam ruhu verdiği için doğum tanrıçası olarak da bilinen Kübey Hatun, dişiliği simgeleştiren tanrıçadır. Yeryüzündeki saf ve temiz olan her şeyi koruyan karakter, doğum sırasında kadınların yanında olarak acılarını hafifletir ve onları korur. Orta yaş görünümlü ve uzun saçlı bu mitolojik figürün belinden aşağısı ve bacakları ağacı anımsatır. Göğsünden şifalı süt akan tanrıça, hayatını yaşam ağacında sürdürmekte ve güzelliği ile bilinmektedir.  

Ateş Tanrıçası Od Ana: Gök yerden ayrılırken yaratıldığı söylenen tanrıça, evlerdeki ve çadırlardaki ocağı ve ateşi korur. Kırmızı örgülü saçları, al atı ve koyu kırmızı kaftanıyla yaşlı bir kadın olarak betimlenir. Yedi oğlu olan bu kadının oğulları da ateş tanrısıdır. Od Ana varlığı ile ülkesinin ve etrafındakilerin güvenliğini sağlar. Türk, Altay, Moğol toplumlarında ve diğer kültürlerde ateş tanrıçası birçok farklı şekilde isimlendirilmiştir. Oğuz Kağan Destanı’nda geçmektedir.

Yaratıklar 

Çay Ninesi: Türk ve Azeri kültürlerinde çayda, ırmakta yaşadığına inanılan yaşlı kadın figürdür. İnanışlara göre köprüden geçen insanlar suya fazla bakarsa buna kızar ve cezalandırmak için onların başını döndürür. Çaya zarar veren, çöp atan insanları korkuttuğu söylenen bu mitolojik karakter, su merasimi ile bağlantılı kötü bir ruhtur. 

Alkarısı: Başlangıcının Şamanizm’e kadar ulaştığı bu efsanede Albastı; Türk, Anadolu ve Altay kültürlerinde lohusa kadınlara musallat olmasıyla tanınan mitolojik yaratıktır. Yeni doğum yapan kadınlara ve bebeklere zarar vermek isteyen, onların ciğeri ve bağırsağı ile beslendiği söylenen figürdür. İnanışlara göre Alkarısı ve lanetinden korunmak için lohusa kadını yalnız bırakmamak, ışık veya ateş yakmak, kırmızı örtü sermek gibi birtakım çözümler üretilmiştir. Mitolojide Albastı, Albas ve Al Ana karakterleriyle bağlantılı olduğuna inanılır. 

Demirkıynak: Kazak, Kırgız, Türkmen ve Özbek destanlarında geçen Tepegöz yaratığının kız kardeşi veya kızı olarak tasvir edilen yaratıktır. Bigadiç Dağları'nda yaşadığını düşünülür. Demirkıynak isminin yanı sıra Demirburun ve Demirtırnak olarak da isimlendirilir. Sudan korktuğu bilinen bu figürün fazlasıyla kötü koktuğuna ve kılıktan kılığa girerek insanları kandırdığına inanılır. Birçok kişinin delirmesine sebep olan kötü ruh, yarı gerçek yarı efsanevi bir varlık olarak kabul görür. 

Yazıda wikipedia'dan kaynak alınmıştır.

İyi okumalar dilerim.