Üç Dünya Tipolojisi

20. yüzyılın 'üç dünya' düzeni: Kapitalist Batı, Komünist Doğu, Gelişmekte Olanlar. Ekonomik, ideolojik ve siyasi ayrımlar...

20. yüzyıl; savaşlar arası dönemden Soğuk Savaş’a, Soğuk Savaş’tan Doğu Avrupa devrimlerine kadar olan süreç, net bir siyasi sınıflandırmanın yaşandığı bir dönem olarak karşımıza çıkmıştır. Özellikle savaşlar arası dönemde ortaya çıkan Stalin Rusya’sı, Faşist İtalya ve Nazi Almanya’sı gibi otoriter devletlerin ortaya çıkmasıyla dünya iki kola ayrıldı: demokratik devletler ve otoriter devletler. Demokrasi ve totalitarizm arasındaki keskin ayrım, Faşizmin ve Nazi rejiminin yıkılmasıyla sona ermedi; aksine, Soğuk Savaş döneminde farklı bir kimliğe bürünerek Soğuk Savaş dönemi düşmanlıkların ve ideolojik ayrılıkların temelinde yer aldı. Ancak, bu ayrımlar, artık sadece demokrasi ve totalitarizm olarak sınıflandırılmayacaktı. Fransız demograf Alfred Sauvy bir siyasi sınıflandırma fikri attı: Üç Dünya Tipolojisi!

· Kapitalist ‘birinci dünya’,

· Komünist ‘ikinci dünya’,

· Gelişmekte olan ‘üçüncü dünya’.

 

Bu üç dünya yaklaşımının temelinde ekonomi, ideoloji, siyasi sistemler yatıyordu. Sanayileşmiş batı rejimleri ekonomik anlamda ‘birinci’ olarak görülüyordu, çünkü nüfusları en yüksek kitle refahı seviyelerinden faydalanıyordu. 1983 yılında bu ülkeler, dünya nüfusunun sadece yüzde 15’ini oluşturmasına rağmen, dünya gayri safi yurt içi hasılasının (GSYİH) yüzde 63’ünü üretiyorlardı (Dünya Bankası, 1985). Komünist rejimler, büyük ölçüde sanayileşmiş ve nüfusun temel maddi ihtiyaçlarını karşılayabilen ‘ikinci’ idi. Bu ülkeler, dünya nüfusunun yüzde 33’ünü oluştururken, dünya GSYİH’sının yüzde 19’unu üretiyorlardı. Afrika, Asya ve Latin Amerika’nın az gelişmiş ülkeleri, ekonomik olarak bağımlı ve genellikle yoksulluktan muzdarip oldukları için ‘üçüncü’ idi. Dünya nüfusunun yüzde 52’sini oluştururken, dünya GSYİH’sının yüzde 18’ini üretiyorlardı.

 

Ancak birinci ve ikinci dünya ülkeleri arasındaki ideolojik ayrım, üçüncü dünya ülkelerinin kaynaklarına erişim ve kullanım konusundaki emellerinden dolayı ortaya çıkan çatışmalar, bu rekabeti daha da çok kıztırmıştı.


Birinci dünya, özel teşebbüs, maddi teşvikler ve serbest piyasa gibi "kapitalist" ilkelere bağlıydı;


İkinci dünya, sosyal eşitlik, üretim araçlarını toplumsallaştıran, kolektif çabaya önem gösteren ve merkezi planlama temelli "komünist" ilkelere bağlıydı. Farklı sistemlere sahip olmaları, farklı siyasi yaklaşımlara sahip olmalarına neden oldu. Birinci dünya ülkelerinin rejim anlayışı, rekabetçi bir iktidar ve seçim mücadelesine dayanan liberal-demokratik politikalarken; İkinci dünya rejimleri, "iktidardaki" komünist partilerin egemen olduğu tek partili devletlerdi.



Üçüncü dünya rejimleri ise tipik olarak otoriterdi ve geleneksel monarşiler, diktatörler veya basitçe ordu tarafından yönetiliyordu.


Üç dünya sınıflandırması, ABD'nin egemen olduğu Batı'nın, SSCB'nin egemen olduğu Doğu ile karşı karşıya geldiği iki kutuplu bir dünya düzeni tarafından destekleniyordu. Ancak, bu sınıflandırma, 1970’lerden sonra yapılması zor bir hal aldı. Yeni ekonomi politikaları, ülkelerin refah seviyesini arttırırken, Asya Kaplanı ülkeler mucizelere imza atarak ekonomilerini arşa çıkarıyor, petrol zengini ülkeler petrol satışlarıyla ekonomilerini giderek güçlendiriyorlardı. Aynı zamanda ise Sahra Altı Afrika bölgelerinde yoksulluk öylesine arttı ki, “dördüncü dünya” kavramı ortaya çıktı. Dünyada bu gelişmeler yaşanırken, birçok üçüncü dünya ülkesinde de demokratik atılımlar yaşanmaya başlamıştı. Bu durum, artık üçüncü dünya ülkelerinin otoriter rejimlere sahip olmayacağı anlamına geliyordu ve bu yüzden "üçüncü dünya" ifadesi yerine "gelişmekte olan dünya" ifadesi kullanılmaya başlandı.


Üç dünya sınıflandırması, 1989-91 Doğu Avrupa devrimlerinin SSCB ve diğer Ortodoks komünist rejimlerini yıkmasıyla eski popülaritesini kaybetti. Bu dönüm noktası, Francis Fukuyama'nın "Tarihin Sonu" olarak adlandırmasına neden oldu. Artık liberal demokrasi kazanmış, ideolojik ayrımlar fiilen sona ermiş ve dünya, iki kutuplu düzenden tek kutuplu düzene, ABD'nin tek başına yönettiği bir yapıya dönüşmüştü.

 

 

KAYNAKÇA:

·Heywood, A. (2013). Politics. Chapter 12: Government, Systems and Regimes.

·Eicholtz, B. (2021, January 23). Context Research Presentation: What Makes Up the Three Worlds Theory? Retrieved from https://u.osu.edu/cs1100sp21fechtel/2021/01/23/context-research-presentation-what-makes-up-the-three-worlds-theory-benjamin-eicholtz/

Kersbergen, K., & Vis, B. Three worlds’ typology: Moving beyond normal. Retrieved from https://www.semanticscholar.org/paper/Three-worlds%E2%80%99-typology:-Moving-beyond-normal-Kersbergen-Vis/9c779fbd5263c30e3fbf4fd2b0761f4a69cdb73c