Ukrayna Mültecilerinin ve Diğerlerinin Dünya Basınındaki Yeri

Basın ilkelerine göre mülteciler hakkında yapılan ve etik olmayan haberleri beraber inceleyelim.

Medya ahlakı ilkelerine göre habercilikte kabul edilemez bazı maddeler vardır. Haberin uygunluğunun, uygun olup olmadığı bu ilkelere bağlıdır. Bunlardan biri de yayınlarda hiç kimse; ırkı, cinsiyeti, yaşı, sağlığı, bedensel özrü, sosyal düzeyi ve inançları nedeniyle kınanamaz, aşağılanamaz. İlk haberimizde de ‘’Sarin gazının Müslüman ve farklı kültürden insanlara kullanılması başka bir şey. Ama ya Avrupa topraklarında Avrupalılara karşı kullanılırsa diye ‘’ bir açıklama yapılması hem din ayrımı hem ülke ayrımını gözler önüne seriyor. Her insan, her ülkenin vatandaşı sağlıklı yaşama hakkına sahip ama bu açıklamaya göre tam tersi bir durum söz konusu.

Yine başka bir madde de ten rengi, göz rengi, saç rengi gibi fiziksel özelliklerin de haber yaparken ayrımcılık gibi sunulması. Buna örnek olarak: BBC ye konuşan Ukrayna Başsavcı Yardımcısı David Sakvarelidze "Benim için çok duygusal çünkü mavi gözlü ve sarı saçlı Avrupalıların öldürüldüğünü görüyorum" ifadelerini kullandı. Fiziksel özellikleriyle insanların bu kadar çok ayrıştırılması kabul edilemez bir ifadedir. Bu tamamen diğer farklı renkteki siyahi ve farklı göz rengindeki başka ülke vatandaşlarını aşağılamaktır. Elinde olmayan sebeplerle siyahi doğan vatandaşlara ikinci sınıf muamelesi yapmaktır.

Haber yaparken dikkat edilmesi gereken bir madde de kişileri ve kuruluşları, eleştiri sınırlarının ötesinde küçük düşüren, aşağılayan veya iftira niteliği taşıyan ifadelere yer verilmemesidir. Bu haberde de örnek olarak şöyle bir demeç verirsek: İngiltere merkezli ITV News muhabiri Lucy Watson da bir tren istasyonundan yaptığı yayında "Ukraynalıların başlarına düşünülemez bir şey geldi. Burası gelişmekte olan bir üçüncü dünya ülkesi değil, burası Avrupa." ifadelerini kullandı. Muhabir gelişmekte olan ülkelerin hepsini küçümseyerek, sanki bu durum onların başına gelse çok normal kabul edilebilecek bir yorumda bulundu. İster gelişmiş olsun ister gelişmemiş bir ülke olsun hiçbir haksız işgal haklı sebeple gösterilemez. Bu aynı zamanda muhabirin kendine olan saygısının diğer ülke vatandaşları tarafından düşmesine sebep olabilecek bir söylem olmuştur.

Başka bir örnek de verecek olursak eğer: The Daily Telegraph'ta Daniel Hannan'ın imzasıyla çıkan yazısında "Bize çok benziyorlar. Bu durumu çok şoke edici kılıyor. Ukrayna bir Avrupa ülkesi. İnsanlarının Netflix ve Instagram hesapları var, özgürce oy kullanıyor ve sansürsüz gazeteler okuyor. Savaş artık uzaktaki fakir insanların başına gelen bir şey değil" denildi. Bu açıklama da tamamen diğer ülkeleri küçümseyici amacıyla kullanılmıştır. İnsanlar karınlarını zor doyuruyorken elinde olmayan imkanlar yüzünden hiç kimse küçümsenmemeli ve eşit olmayan şartlarda karşılaştırılmamalıdır.

Medya ahlakı ilkelerinin aslında nasıl hiç önemsenmeden çiğnendiği bir kez daha anlaşılmıştır. AA muhabiri, savaş şartlarındaki olağanüstü günlerini yaşayan Ukrayna'dan farklı ülke sınırlarına geçen Afrikalı öğrencilere ve ailelerine ulaşarak yaşadıklarını sordu. Romanya'ya geçen Esvatinili öğrenci Vukile Dlamini, hayatının en zor yolculuklarından birini yaptığını belirterek, "Çok fazla ırkçılığa maruz kaldık. Polis bize silah doğrulttu. Hala yaşadıklarımın etkisi altındayım. Fiziken ve ruhen çok yıprandım." dedi. Her ne kadar maddelerce belirlenmiş medya ahlakı ilkeleri olsa da dünyada ırkçılık, din, renk, dil savaşları devam ettiği sürece bu tarz ayrıştırıcı haberlerde bitmeyeceğe benziyor. Ayrıca bunları daha çok yabancı basının yapması gözlerden kaçmıyor.