Umuda Giden Yol: Darien Geçidi

Olayların, başlıkların ve sayıların ötesinde, göz ardı edilen bir insan yaşamı var.

Göç kavramı aslında yeni bir şey değil. Geçmişimize saç telimizle yaptığımız yolculukla elde ettiğimiz sonuçları atalarımızın zamanında gerçekleştirdiği göçlere bağlamak da yanlış olmaz. Eski hayatın normali göç günümüzde eskisi gibi gerçekleştirilen bir mesele değil. Çizilmiş sınırlar var ve bunun ötesine geçebilmek için yasal veya yasadışı yollara başvurmak zorunda kalınıyor. 

Darien Geçidini kullanarak Orta Amerika’ya, Meksika oradan da Amerika Birleşik Devletleri’ne geçmek göç etmenin yasadışı yollarından biri. Bu geçit coğrafi olarak Panama’nın güneyindeki Darién Eyaleti'nden Kolombiya'nın Chocó Bölümü'nün kuzey kısmına kadar uzanan ve Amerika kıtalarını birbirine bağlayan bu nokta oldukça tehlikeli olmasına karşın Venezuela, Küba, Ekvador, Haiti ve Kolombiya ve pek çok ülkeden insanların tercih ettiği bir göç yolu. Hatta, günümüzde bu bölgeye Pakistan, Çin, Suriye ve Afrika ülkelerinden  göçmenlerin de kullandığı bir yol olmaya başladı.

Darién Geçidi, Panama ve Kolombiya arasındaki sınırı kapsayan uzak, tehlikeli ve yoğun ormanlık bir bölgedir. Yaklaşık 160 kilometre uzunluğundaki bu alan Kuzey ve Güney Amerika arasında önemli bir coğrafi ve altyapısal ayrım oluşturur ve eğer burada yaşayan kabilelerden biri değilseniz bu alanda hayatta kalmak oldukça zor. Zehirli yılanlar, yırtıcılar, hastalık taşıyan böcekler, kalın çalılıklar, dik tepeler, bataklıklar, ansızın bastıran yoğun yağmurlar, karanlık, sınırlı ve zehirli kaynaklar ve sıralayabileceğimiz pek çok tehlikeyle burun buruna yeni bir hayatın umuduyla yol alıyorlar.

2023 yılında, yaklaşık 460 bin göçmen Amerika Birleşik Devletleri’ne doğru Darien Geçidi’ni kullandı. Ne yazık ki, bu göçmenleri bekleyen tehlikeler yalnızca doğal faktörlerle sınırlı değil. Kaçırılan çocuklar ve kadınlar, cinsel istismar ve şiddet, geçidin diğer karanlık yüzünü oluşturuyor. Sınır Tanımayan Doktorlar, 2023 yılında bölgedeki bu duruma dikkat çekmek amacıyla paylaştıkları bir yazıda göçmen bir kadının şu sözlerini aktarıyor: 'Bir yılan hayatınızı sona erdirmez. Hayatınız, ormanın içindeki size tecavüz eden ve sizi öldüren adamlar tarafından sona erdirilir.' Bu sözler, geçitte yaşanan durumu acı bir şekilde gözler önüne seriyor. Kadınları ve çocukları bu tehditten koruyacak herhangi bir önlem veya yaptırım bulunmuyor. Ayrıca, damgalanmaktan ve başka nedenlerden ötürü yaşadıklarını bildirmekten korkanların sayısı da az değil.

Bu durum karşısında Sınır Tanımayan Doktorlar, Güney Amerika, Orta Amerika, Meksika ve Amerika Birleşik Devletleri arasındaki göç rotası boyunca farklı noktalarda, hareket halindeki insanlara ücretsiz ve gizli destek sağlamaya çalışıyor. Ayrıca, diğer uluslararası yardım örgütleri de göçmenlere destek olmak için bölgede bulunuyor. Ancak, bölgenin bir yağmur ormanı olması, yardım örgütlerinin desteğini her noktaya ulaştırmasını zorlaştırıyor.

Peki, bu insanlar neden bu zorlu yolu tercih edip göç ediyor? Çünkü insanların güvende hissettiği bir hayatları yok. Fakirlik, siyasi istikrarsızlık, eğitim ve sağlık alanındaki yetersizlikler, artan suç oranları ve insan hakları ihlalleri karşısında insanların tek umudu, bu geçidi aşıp yeni bir hayat kurmak oluyor. Göç etmek oldukça zorlu bir süreç, göç ettikten sonrası da öyle tabii. Yeni bir hayat kurmaya başlayanların çoğu her gün ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve ayrımcılıkla karşı karşıya kalıyor.

Göç etmek bir suç değil. Siyasetçilerin ve kamuoyunun empoze ettiği nefretten kurtulmak ve işlenen insan hakları ihlallerine ses çıkarmak gerekiyor. Buzdağının ardını görmek cesaret istiyor. Sadece olayların, başlıkların, sayıların ya da sıfatların ötesinde insan hayatı var ve ipin ucu bize değmediği sürece bunu göremiyoruz.