Unutulmuş.

Bu şehrin sokaklarında eskimiş adımlarımız, yine bu şehrin bir sokağında unutulmuş adımız. Kandırılmış, hırpalanmış, aldatılmış. Bir başka şehir bırakılmış, şehirlerarası yolculuklarda bırakılan hep aranmış. Bir biletimiz yok elimizde, ne bir merhabamız var gidilecek o yerde, ne de bir hoşçakal terk edilen bu şehirde. Kayıp bavul misali, uzun süre beklersek, bir pulla yollarlar mı bizi de babamızın memleketine? Ara, bul, öğren. Hangi Adem evladı bu şehirden mutlu ayrıldı? Griliği sadece sokaklarda mıydı, geçip gidilen bütün o yollar gerçekten yabancı mıydı? Kaç kişi kendini yalnızlığından astı, kaç kişi sevdasını bir sokağa yazdı? Kaç kişi kavuşamadı, kaç kişi tutunamadı, kaçamadı ama yine de kalamadı? Bir kadın düştü, Tunalı yolundaydı, kimse kaldırmadı. Bir adam ağladı, metrodaydı, gitarlar susmadı. Kaybolmuşlara kimse bir mum yakmadı. Yanmayan mumların griliği kenti boyadı; kadının düşmüşlüğü, adamın kırılmışlığıyla bir olamadı ama bölünmez sandığımız bütün o göğe bir oldu aktı. Gökte parlayan o tek yıldız bu bir oluşa ses çıkarmadı. Tek şahit o olduğu için de başka kimseler duymadı. Bu bir iç döküş olmalıydı ama bu yazdıklarım kafamdakilere pek de uymadı.