Uygunsuzluğun ucunda
Henry Miller'ın çok tartışmalı kitabına kısa bir bakış.
Herkese merhaba! Bugün alışıldık şekilde bir başka kitap yazısıyla geldim. Hakkında yazmak istediğim kitap Henry Miller'ın bir dönem bazı ülkelerce yasaklanmış ve çok uygunsuz bulunmuş kitabı Yengeç Dönencesi.
Söz konusu kitapla benim tanışmam da okulda sıralarında yapmamız gereken bir proje ödevi sayesinde oldu. Daha öncesinde de yasaklı ve birçok konudan tartışmalara sebep olmuş bu kitabı sadece ismen biliyordum. Hocamızın bize verdiği kitap listesinde adını görünce hemen bunu yapmak için proje arkadaşımla konuştum ve ortak karar ile bu kitabı sipariş verip okumaya başladık.
Kitap aslında Henry Miller'ın 1930'lu yıllarda Paris'te geçirdiği yılları anlatıyor. Bu çok masum bir konu gibi görünse de kitabın anlatıcısı, başka bir ülkede karısını ve küçük kızını arkada bırakıp Paris'e geliyor. Paris yaşamı sırasında ise sanatçılardan fahişelere kadar geniş bir arkadaş çevresi ediniyor kendine. Hatta bir arkadaşının karısına aşık bile oluyor.
Kitabın bazı ülkeler tarafından yasaklanmasının sebebi ise ahlaki ve geleneksel açıdan hiçbir sınırının olmaması. Örneğin Henry Miller kitapta açıkça yaşadığı cinsel birliktelikleri, en ufak detayına kadar anlatıyor. Ancak Henry Miller'ın başka kitaplarının okumuş olanlar bilir ki Henry Miller'ın üslubu budur.
Yaşadıklarını tabiri caizse sokak ağzı ile filtreden geçirmeden aktarır. Ve buna edebiyat otoriteleri de yeraltı edebiyatı adını verir. Kitabın daha ilk sayfasında Henry Miller kendini ve kitabını şu sözlerle açıklar: ''Bir yıl önce, altı ay önce, sanatçı olduğumu düşünüyordum. Artık düşünmüyorum, öyleyim. Edebiyat sayılan her şey beni terk etti. Yazılacak kitap kalmadı, tanrıya şükür.''
Yazar dahi bu sözlerle aslında okuyucuyu gelecek sayfalar hakkında uyarırken hangi hayalperest çocuk-genç kitabı bekler ki?
Benim kitapla olan derdim ise çok başka. Yengeç Dönencesi kitabı, Henry Miller'ın yoksulluk dolu Paris güncesidir. Orada beş parasız ve yalnızken yaşadıklarıdır. Buraya kadar cepte ancak kitabı okudukça göreceksiniz ki Henry Miller'ın bu yaşayışı değiştirmek için yaptığı hiçbir şey yok. İnanılmaz tembel ve insanlık onuruna yakışmayacak şekilde sadece hayatta kalmaya odaklı bir şekilde günlerini geçiriyor.
Sonuç olarak kitap kendi türünü ve yazarını iyi yansıtan bir sanat eseri. Umarım siz de okuyup beğenirsiniz.