Wilfred Owen Exposure Şiir Çevirisi

Wilfred Owen Exposure şiir çevirisinin farklı bir yorumunu okumaya ne dersiniz?

AÇIKTA

Bıçak misali acımasız doğu rüzgarları beyinlerimizi sızlatıyor,
Gecenin sükuneti hiçbirimizi uyutmuyor,
Canlı cansız alev en içten anılarımızı allak bullak ediyor.
Sessizlik endişe verici, nöbetçiler fısıldaşıyor; meraklı, endişeli;
Ancak hiçbir şey olmuyor.

Çılgın fırtınalar teli çekiştiriyor izliyoruz,
Dikenlerin arasındaki insanların seğiren acıları misali.
Kuzeyde aralıksız yanan top ateşleri gürlüyor,
Uzaklardaki başka bir savaşın tevatürü misali.
Burada ne işimiz var?

Şafağın yakıcı ızdırabı büyümeye başlıyor,
Tek bildiğimizse savaşın sürüşü, yağmurun ıslaklığı ve bulutların her zaman fırtına getiriyor oluşu.
Şafak doğuda bir araya yığıyor kasvetli ordusunu,
Bir kez daha ümitsiz titreyen gri saflara saldırıyor;
Ancak hiçbir şey olmuyor.

Birbiri ardına uçuşan mermiler sessizliği bozuveriyor,
Öyle ki çok daha az ölümcül karla kararan havadan.
Kümeleşen, duran ve sonra yeniden başlayan kar sağanağı boyunca
Rüzgarın umutsuzluğuyla sağa sola savrulan mermileri izliyoruz;
Ancak hiçbir şey olmuyor.

Parmak uçlarımızdaki kömür karası boyalarla solgun lapalar yüzlerimizde hissediliyor,
Oyuklar açıyor, mazi olmuş hayallere dalıyor ve boşluğa bakıyoruz –kar sersemletiyor.
Çimenlerde hendekler açıyor, güneşin altında uyukluyoruz –güneş sersemletiyor.
Bahar karatavukların telaşıyla dolup taşıyor,
Yoksa ölüyor muyuz?

Soluk, puslu ateşe ilişirken gözlerimiz, yavaşça süzülüyor ruhlarımız eve
Koyu kırmızı cevheri kabuklarıyla cırcır böcekleri ötüşüyor orada.
Masum fareler bayram ediyor saatlerce; ev onlarındır!
Kepenkler ve kapılar kapalı; kapılar üzerimize kapalı;
Ölümümüze geri dönüyoruz.

Aksi takdirde pek de lütufkar olmayan ateşin kavuruşunu bildiğimizden
Şimdilerde gülümsemiyor güneş bir çocuğa, tarlaya yahut meyveye.
Tanrı’nın yenilmez baharı uğruna aşkımız korkumuz oluyor
Tamda bu nedenle memnuniyetle burada bulunmaktayız ve tamda bu nedenle doğduk;
Tanrı aşkıyla ölüyoruz.

Bu gece ayaz bu çamuru ve bizi nişan alacak,
Pek çok el bürüşerek, alınlar buruşarak.
Gömme merasimi, titreyen ellerde kazma ve kürek
Bir an için durdurun yarı bilindik simaları, hepsinin gözleri buz kesilmiş;
Ancak hiçbir şey olmuyor.