X'in Muhteşem Olasılıktaki Bir Günü
Bu yol yeni maceralara çıkar.
Çalan alarmı heyecanla kapattı. Geceden hazırladığı temiz ve şık giysilerini özenle aldı bir gece önce koyduğu kapı kolundan. Nocturnes, Op. 9: No. 1 in B-Flat Minor, Larghetto Luke Faulkner ‘ı açarak gözlerini kapattı ve heyecanla etrafında dönmeye başladı dans ritminde. Her şeyi ritimle yapardı. Sade bir yaşamdan olabildiğince uzaklaşmış, dümdüz insanlardan hiç hoşlanmazdı. Orkestra şefi gibi hazırlandı. Bugün ayrıca intizamlı ve uzaktan bile parfüm kokusu gelir vaziyetteydi. Kulaklıklarını taktı, kapının önüne çıktı. Derin bir nefes alarak ‘’Bana verilen bu yaşam hediyesi için teşekkür ederim’’ dedi. Her sabah yapardı her günün sunulan bir hediye olduğunu düşünür, geleceğe dair plan yapmaz, günlük egzersizlerini yapar, gelecek eğer gelecekse zaten hazır bekliyor olacağından şimdiki zamanda seyahat etmeyi uygun görürdü. Zaten yaşanacak bir gün vardı o da tek gün ve bugündü gereksiz harcayamazdı. Onun için gelen büyük uzun araca binerken girdiği orkestra şefi havası gitmemiş piyanodaki sanatçıdan aldığı ritmi boş çevirmemişti. Yürümesine devam etti ondan önce gelenlerin hayran bakışlarıyla. Enerjisini sömürmemesi için yolculuk esnasında evlere ve insanlara bakmaz sonsuz şekilli bulutlarla kaplı gökyüzündeki her biri biricik ve tek olan kuşlarla aşk yaşardı. Ahenkleri onu delirtir onlarla birlikte olmak her kanat çırpışlarını ritme dökmek için nelerden vazgeçebileceğini düşündüğü an fazlasıyla ileriye gitmiş olduğuna şaşırır kendine yakalanmış olmanın verdiği mahcubiyeti taşırdı. Üstüne giyindiği elbiselerden biriydi bu genelde utangaçlığı almadan çıkmazdı. Koluna girerdi o nereye giderse o da onunla mutlu mesut yaşardı ya da sosyal medyada olduğu gibi mutlu görünen ve ne yazıkki tam aksi olduğuna şüphe getirmeyen toksik ilişkilerdendi. Tam bir eski dosttu bırakmaya niyeti olmayan.. Bir süre sonra günler öncesinden alıp okuma fırsatı bulamadığı dergisinin yanında olduğunu anımsayarak büyük bir zevkle açtı yirmi ikinci sayfasını. Herkes gibi olmayı seçmediğini biliyor olmalısınız.
''Dünyaya gözlerini açmak, hayat denen bir yolculuğa ilk adımını atmaktır. Bu yolculuğa başlamak insanın elinde olmayıp tamamen bir lütuftur. Lütuf ise kişinin eriştiği veya nail olduğu imkanların farkına varması ile anlaşılır. Aynı yolu yürüyen iki kişiden biri yolu kahır, diğeri ise lütuf olarak nitelediğine göre mesele yola biçilen anlam ve bu anlamın kişiyi inşa etmesidir.'' Renklerden Ayrılık,Sulhi Ceylan, İzdiham Dergisi
Varmak üzere olduğunu fark ettiğinde acele hareketlerle koltukaltına koydu dergiyi. Hangi sayfada kaldıysa düzeltmez o sayfa açık kalırdı. Her şeye anlam yüklemeyi ve çocuklara gülümsemeyi severdi. Arkadan gelen ses ile şef duruşuyla bitirdi konseri ve indi otobüsten. Orkestraya el şıklatarak tebessümündeki gamzenin içinde alaycılık ve bolca kahkaha gizliydi. Başka bir hikayenin içine devam ediyordu gözleri.