Yahya Akyüz'e Göre Eğitim ve Öğretim
Eğitim tarihi alanında yaptığı çalışmalarla göz dolduran Yahya Akyüz'ün nazariye ve görüşlerine yakından bakalım.
Yahya Akyüz, eğitim bilimleri açısından önemli çalışmalar yapmış ve Türk Eğitim Tarihi isimli dersin eğitim fakültelerindeki programlara girmesi konusunda ısrarcı bir tavır takınmış bir bilim insanıdır çünkü tarih öğretmenliğinin bile eğitim programında Türk Eğitim Tarihi dersinin olmaması özellikle onun için kötü bir durumdur. Akyüz, eğitim ve öğretimi birbirinden ayrı kavramlar olarak değerlendirmiş ve açıklamıştır.
Akyüz’e göre eğitim; ‘’ Kişinin zihni, bedeni, duygusal, toplumsal yeteneklerinin, davranışlarının istenilen doğrultuda geliştirilmesi, ya da ona bir takım amaçlara dönük yeni yetenekler, davranışlar, bilgiler kazandırılması yolundaki çalışmaların tümüdür.’’. Öğretimi ise şöyle tanımlamıştır; ‘’ Teşkilatlı ve düzenli olarak genellikle bir öğretim kurumunda (okul vs.) öğretmenler tarafından, öğrencilere, araç gereç kullanılarak bilgi aktarılması ve öğretilmesi çalışmalarının tümüdür.’’. Bu tanımlamalardan yola çıkarak diyebiliriz ki eğitim, öğretimi de içerisine alan bir kavramdır.
Akyüz, Türk eğitim tarihini fikirsel ve örgütsel olarak ikiye ayrı grupta değerlendirmiştir. Fikirsel olarak Türk eğitim tarihi zengin ve değerlidir, Farabi, İbni Sina, Balasagunlu Yusuf, Kaşgarlı Mahmut, Katip Çelebi, Erzurumlu İbrahim Hakkı gibi düşünürlerin düşünceleri evrensel ve insancıldır. Öyle ki İbni Sina’nın yy.lar önce ifade ettiği düşünce ve kavramlar Rönesans aydınlarına yol göstermiştir. Akyüz’e göre Türk milletinin bağımsız ve özgür yaşama düşüncesi de eğitimin düşünsel bir parçasıdır. Yüce Atatürk’ün Nutuk’unda gerekçelendirilmiş olarak anlattığı her gerçek Akyüz’e göre yine bu eğitim düşüncesinin fikirsel bir parçasıdır. Akyüz’e göre örgütsel yönü ise Enderun mektepleriyle başlarda çok iyi dizayn edilmiş giden bir sisteme sahiptir, öğrenciler yeteneklerine göre yönlendirilmiş ve önemli devlet kademelerinde yer alan devlet görevlileri yetiştirilmiştir. Medreselerin de 16. yy.daki bozulmalardan etkilendiğini ve beraberinde sistem olarak bozulduğunu ifade etmiş, Osmanlı döneminde okullaşmadaki Batılı çalışmaları beklenen etkileri göstermemiştir çünkü bu okulların programları hazırlanırken geçmişten ders alınmamıştır.
Akyüz’ün Ceviz Ağacı Nazariyesi adı verdiği bir kuramı da mevcuttur. Bu kurama göre Akyüz bugünkü eğitimin nasıl olması gerektiğini tarihsel örneklerden yola çıkarak açıklamaya çalışmıştır. Ceviz ağacı benzetmesi şu şekilde açıklanabilir: ‘’Yani hem doğal ağaçlar gibi kökü yerde ve sağlam olmalı, başka deyişle ilköğretime çok önem verilmeli (fakat orta ve yüksek öğretim de ciddiyetle ele alınmalı), hem de eğitim sistemimiz öğrencilere bilgileri hazır olarak sunmalıdır.’’ Tuba Ağacı ve Kiraz Ağacı gibi eğitim nazariyeleri de mecvuttur ancak kiraz ağacında ve tuba ağacında meyvelere erişmek oldukça kolaydır ağaçtan alındığında doğrudan yenilebilirler, ceviz ağacının meyvesi ise öyle değildir cevizi yemek için önce kabuğunu kırmak gerekir. Yani, öğrencinin bilgiye ulaşırken kendi çabasını göstermesi gerekir ve öğrencinin o bilgiyi araştırıp bulması gerekir.
Özetle Akyüz, Türk Eğitim Tarihi dersinin özellikle eğitim programlarında yer alması için çaba sarf etmiş, Türklerin fikri olarak dünya tarihine eğitim konusunda katkıları olduğunu ifade etmiş ve Ceviz Ağacı Nazariye’siyle eğitim camiasında kendisine bir yer edinmiş değerli bir eğitimcidir.