Yankı Odası

‘’Birçok insan doğru bilgiyle değil, doğru bildiği yanlış bilginin onaylanmasıyla daha çok ilgilenir.’’

Günümüz insanı dijital teknolojiler ile içe içe bir yaşam sürdürmektedir. Özellikle sosyal medya 21. yüzyıl insanının hayatında büyük bir zaman geçirme aracı olarak yer almaktadır. Konveksiyonel medyaya alışan insanlık, 21. yüzyılın oluşturduğu ortam gereği yeni medyanın dünyasına girmiş ve olumlu ya da olumsuz birçok durumla karşı karşıya kalmıştır. Bu durumlardan bir tanesi de yeni medyanın çok sesli bir araç olarak benimsenmesiyle başlayan ancak kullanıcıların gitgide kişiselleştirmiş içeriklere maruz kalarak yankı odalarına hapsolmasına neden olan başlayan tartışmalar olarak görülmektedir. Bu noktada Hülür ve Bayır (2021), ‘’Gelişmiş iletişim teknolojileri çok sesliliği ve çeşitliliği artıracağına yönelik bir beklenti olduğu için yankı odalarının günümüz kültürüne hakimiyeti şaşırtıcı bulunmaktadır’’ şeklinde bir tespitte bulunmuşlardır.

Peki nedir yankı odası?

Literatürde farklı alanlarda yankı odası tanımlamaları ve çalışmaları ile karşılaşmak mümkün. Ancak benim bu yazıda irdeleyeceğim yankı odası iletişim alanındaki yankı odası kavramı üzerine olacak. Bir araştırmada yankı odasını Narin (2018)’de ‘’belirli bilgilerin, düşüncelerin, kanaatlerin veya inançların kullanıcıların dijital medya kanallarında seçtikleri mesajlar aracılığıyla tekrarlanarak güçlendirilmesi durumunu anlatan metaforik bir terimdir.’’ diyerek aktarmıştır. Hülür ve Bayır (2021)’a göre ise ‘’yankı odası olgusu, doğruluk sonrası çağın bir boyutu’’ olarak görülmektedir. Hülür ve Bayır’ın bu bakış açısının temelinde evrensel doğrunun olup olmaması noktasında bir felsefe yatmakta olduğunu düşünebiliriz. Çünkü günümüz toplumunda insanlar artık kendi doğrularının peşinden koşmakta ve kendi doğrularını yaratma gayreti içinde nesnel gerçekliklerden kopmaktadır. Yani herkesin bir öznel gerçeklik yarattığını söylemek mümkündür.

Yankı odasının daha iyi anlaşılabilmesi ve yankı odalarının ne kadar hayatımıza etki ettiğini saptayabilmek için yankı odalarının nasıl oluştuğunu incelemek gerekli olmaktadır.  

Bireyin yankı odası temel olarak bakıldığında sosyal medya algoritmalarıyla ve kullanıcının kendi filtreleme özellikleri nedeniyle oluşmaktadır. Kullanıcının bıraktığı her iz (bilgi, beğeni, yorum, etkileşim, tıklama, izleme, paylaşma vb.) benzer düşüncenin önüne daha çok çıkmasını sağlamaktadır. Çünkü sosyal medyanın çalışma algoritması birbirine benzeyen kullanıcıları veya içerikleri bir araya getirme amacıyla hareket etmektedir.

Sosyal medya bu amaçla hareket ederken kullanıcılarda aynı zamanda kendi beğenilerine yakın fikir ve düşüncelerle daha çok ilgilenme eğilimindedir. Benzer fikir ve düşüncelere sahip olan insanları takip etmeye daha çok yatkın olmaktadırlar. Hatta Hülür ve Bayır’ın (2021) aktardığı üzere ‘’Birçok insan doğru bilgiyle değil, doğru bildiği yanlış bilginin onaylanmasıyla daha çok ilgilenir.’’ Bu nedenlerle sosyal medya kullanıcıları kendi görüşlerini destekleyen hesapları takip ederken bir taraftan da karşısına algoritmanın işlemesi için sürekli kendi fikirlerini destekleyen kullanıcılar ve görüşler çıkmaktadır. Bu durum, bireylerin geniş bir bilgi yelpazesine erişimini engelleyerek farklı medya kaynaklarının çeşitliliğinden yararlanma imkânını sınırlayabilmesine neden olmaktadır.

 Yankı odalarının özellikleri nelerdir?

Yankı odalarına bakıldığında bilgilerin filtrelendiğinden bahsetmek gerekir. Bu filtrelemeyle kişi, kendisine yakın hesaplar ve düşünceler arasında kalmaktadır. Böylece yankı odalarının içinde sınırlayıcı bir ortama maruz kalarak kendi yarattığı odasındaki bilgi kaynaklarına bağımlı kalmaktadırlar. Benzer görüşlerin bulunduğu kaynaklardan bilgi almak ise gerçekliğin kırılmasına neden olmaktadır. Yani kişi nesnel bilgilerden çok takip ettiği kişilerin bakış açılarına öznel gerçeklerine maruz kalmaktadır. Böylelikle kişi kendine sunulan çerçevelerle sıkışarak diğer bakış açılarından uzaklaştığı görülür.

Yankı odaları yapısal olarak dışlayıcı ve ötekileştiricidir (Hülür ve Bayır, 2021) demek kaçınılmaz olmaktadır. Bu kullanıcıların maruz kaldıkları içerikler doğrultusunda dijital bir izolasyon ortamı oluşturmalarına neden olmaktadır. Bu izolasyon, karşıt düşüncelerden uzaklaşma ve hatta bu düşüncelere karşı olumsuz tutumlar geliştirme eğilimini artırmasıyla empati yoksunluğuna ve bireylerin radikalleşme yönünde hareket etmelerine zemin hazırlamaktadır. Bu durum kutuplaşma ve ayrımcılık gibi ileri boyutlara da taşınabilmektedir.

Sonuç olarak; dijital teknolojilerin yaygın kullanımıyla birlikte, insanlar farklı enformasyon kanallarından bilgi edinme amacıyla yeni medyaya yönelmişlerdir. Ancak paradoksal bir şekilde, bu yeni medya ortamı kullanıcılar tarafından kendi var olan inanç ve düşüncelerine uygun bir şekilde şekillendirilmiştir. Kullanıcılar, çoğunlukla benzer duygu ve düşüncelerin bir araya geldiği yankı odaları oluşturarak, kendilerine tanıdık ve onaylayıcı bir ortam yaratma eğilimindedirler. Bu durumda, kullanıcıların ve sosyal medya algoritmalarının etkileşimi, yankı odalarının oluşumunda önemli bir rol oynamaktadır.


Kaynakça:

Hülür, H. & Bayır, M. (2021). Doğruluk-Sonrası Çağın Bir Boyutu Olarak Yankı Odası . International Journal of Entrepreneurship and Management Inquiries , 5 (9) , 245-254 . Retrieved from https://dergipark.org.tr/tr/pub/ijemi/issue/66427/1008108

Narin, B. (2018). Kişiselleştirilmiş Çevrimiçi Haber Akışının Yankı Odası Etkisi, Filtre Balonu ve Siberbalkanizasyon Kavramları Çerçevesinde İncelenmesi . Selçuk İletişim , 11 (2) , 232-251 . DOI: 10.18094/josc.340471